Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece müşterek çocuğun resmi velayetinin davalı annede olmasına rağmen çocuğun taraflar arasındaki mutabakat uyarınca 22.10.2010 tarihinde annesi tarafından davacı babaya teslim edildiği, daha sonra 2012 yılı içerisinde çocuğun yeniden anne yanına alındığı, bir süre anne yanında kaldıktan sonra çocuğun yeniden baba yanına bırakıldığı ve halen çocuğun baba yanında kaldığı, uzman raporlarında çocuğun baba yanında mutlu olduğunun ve velayetinin anneden alınarak babasına verilmesinin uygun olduğunun belirtildiği, çocuğun mahkeme huzurunda da babası ile birlikte kalmak istediğini ifade ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur....

    Dairemizin 24/02/2021 tarih, 2020/912 Esas, 2021/367 Karar sayılı kaldırma kararı sonrasında verilen ilk derece mahkemesinin 03/11/2021 tarihli kararında özetle; çocuğun idrak yaşında olduğu ancak velayeti hususunda çelişkili beyanlarda bulunduğu ve bu sebeple uzman heyeti görevlendirildiği, heyetin raporunda çocuğun annesi ile kalmasının yüksek yararına olacağının belirtildiği, çocuğun 2012 doğumlu olduğu, çocuğun duruşmadaki beyanında uzun süredir annesi ile yaşadığını beyan ettiği, uzman heyetine de verdiği beyanında babasının kendisine az zaman ayırması nedeni ile rahatsız olduğunu beyan ettiği, davacı annenin velayet görevine yerine getirmede sosyal çevre desteğine sahip olduğu, çocuğun yaşı itibari ile anne bakımına ve sevgine muhtaç olduğu, mevcut durumda annesi ile yaşadığı anlaşıldığından çocuğun yüksek menfaati nazara alınarak müşterek çocuğun babada olan velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine, çocuğun baba ile bağının kopmaması ve yine yüksek menfaati nazara alınarak çocukla...

    İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; çocuğun yıllardır anne yanında yaşadığını, baskı altında kaldığını, asıl olanın çocuğun menfaati olduğunu, raporda çocuğun psikolojik durumuna değinilmediğini, annenin kardeşinin şizofreni hastası olduğunu, bu durumun çocuğun sağlığını etkileyebileceğini, kadının maddi durumunun yeterli olmadığını, kardeşlerin ayrılmaması için kararın kaldırılarak velayetin babaya verilmesini talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/208 KARAR NO : 2023/212 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : GEMEREK ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 09/06/2022 NUMARASI : 2022/33 ESAS, 2022/103 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 velayetinin değiştirilmesi talep edilen çocuk Göktürk Hüray'ın vefat eden annesi Ayçin'in babası yani çocuğun dedesi olduğunu, müvekkilinin kızı Ayçin'in 06.01.2021 tarihinde vefat ettiğini, çocuğun velayet hakkının babası T3 olduğunu, T3 aleyhine Niğde 1....

    de göz önüne alınarak davalı-karşı davacının velayetin değiştirilmesi talebinin çocuğun menfaatine olduğunu ispat edemediği , velayetin annesinde bırakılmasının bu aşamada çocuğun menfaatine ve talebine uygun olduğu, Davacı karşı davalı kadının yoksulluk durumu yaptırılan21/02/2020 havale tarihli kolluk araştırma tutanağı göz önüne alınarak tespit edilmeye çalışılmış bu doğrultuda asgari ücretle çalıştığı herhangi bir taşınır veya taşınmaz mal varlığının ayrıca beyaz eşyasının bulunmadığı, bu nedenle ailesinin yanında ikamet ediyor olduğu anlaşılmış , Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde büro personeli olarak çalıştığı ve aylık 2.716,19 TL.maaş aldığı dosyaya getirtilen evraklardan anlaşıldığından kadının bu geliri yoksulluk durumunu ortadan kaldıracak seviyede görülmeyerek yoksulluk halinin devam ettiği kanaatine varılmış,"gerekçesi ile; "Davacı-karşı davalının davasının KISMEN KABULÜNE, Davalı-karşı davacının velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasının kaldırılması ve yoksulluk nafakasının...

    Çocuğun üstün yararı gereği, anne hiçbir gerekçe göstermeden, sırf velayetin kendisinde olduğunu ileri sürerek çocuğa kendi kızlık soyadının verilmesini isteyemez. Anne tarafından çocuğun soyadının değiştirilmesi davası açıldığında, çocuğun üstün yararına bakılır. Eğer çocuğun üstün yararı varsa annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir. Üstün yarar yoksa davanın reddine karar verilmelidir. Somut olayda, velayet hakkına sahip davacı anne, davalı babanın çocuğa karşı ilgisiz olduğunu, babanın uzun zamandır çocuğu görmediğini, iletişiminin olmadığını, soyadlarının farklılığı sebebiyle günlük işlemlerde sorunlar yaşadıklarını, çocuğun okul hayatında da bu durumdan rahatsız olduğunu ileri sürmüş, davacı tanıkları da davalı babanın altı yedi yıldır çocuk ile hiçbir bağının olmadığını, telefonla bile görüşmediğini, çocuğun annesi ile olan soyadı farklılığının okul ve sosyal hayatında olumsuz etkileri olduğunu, çocuğun defter ve kitaplarına sadece ismini yazdığını beyan etmişlerdir....

      Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu isteğin esastan incelenerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir....

        Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan ... , ... ve Mülkiye'nin " ... " olan soyadının " ... " olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Evlilik birliği içinde doğan çocukların doğumla kazandığı " ... " aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği " ... " soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen ... , Mülkiye ve ... ergin kişi değil, çocuktur. Davacı annenin velayeti altındadır....

          Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu isteğin esastan incelenerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir....

            Dolayısıyla çocuğun önadının değiştirilmesi için yasal temsilcileri tarafından açılan davalarla, ergin kişilerin ad ve soyadlarının değiştirilmesi davalarında görevli mahkemenin 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde yer alan hüküm gereğince asliye hukuk mahkemesi olduğunda bir duraksama bulunmamaktadır. Çocuğun hangi soyadını alacağı konusunda, yukarıda gösterildiği gibi Türk Medeni Kanununun 321. maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda, Soyadı Nizamnamesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte düzenlenmeler mevcuttur. Bu düzenlemelere göre çocuk evlilik içinde doğmuş ise; ailenin, başka bir ifade ile babanın: evlilik dışında doğmuş, babayla bir soybağı kurulmamış ise anasının: soybağı ana ve babanın sonradan evlenmesiyle veya tanıma (TMK. m.295) yahut da mahkeme kararıyla (TMK. m. 301) kurulmuş ise babasının soyadını almaktadır....

              UYAP Entegrasyonu