WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; 1-Suça sürüklenen çocuğun, müştekinin abisinin ikametinin yer aldığı, etrafı duvar ile çevrili ve kapısı bulunan binanın bahçesinde bulunan motosikleti çalması şeklindeki eyleminin, 6545 sayılı Kanun değişikliği sonrası hali ile 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanun’un 142/1-e maddesi gereğince uygulama yapılarak eksik ceza tayini, 2-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına îlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin, 5560 sayılı yasanın 40. maddesi ile değiştirilmesi öncesinde, çocuğun üç yıla kadar hapis veya adli para cezasına mahkum edilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği,ancak denetim süresinin 5 yıl olarak belirlenmesinin gerektiği, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun değişikliği ile, 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesine yapılan yollama nedeniyle iki yıl ve daha az süreli hapis veya adli para cezalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının olanaklı hale geldiği ve 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca denetim süresinin ise üç yıl olarak belirleneceği, her iki hüküm ayrı ayrı ve bütün olarak değerlendirildiğinde, üç yıla kadar hapis cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına olanak veren 5560 sayılı Kanun değişikliği öncesindeki 5395 sayılı Kanunun...

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : NÜFUSTA SOYADI DÜZELTİLMESİ İSTEMLİ KARAR : Kuşadası 3....

      e karşı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 43 üncü maddesinin birinci fıkrası; mağdur ...'e karşı ise çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı Kanun'un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.06.2015 tarihli ve 2014/270 Esas, 2015/174 Karar sayılı kararı ile mevcut delillerin değerlendirilmesi ile sanığın mağdur ...'e karşı çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi lehe kabul edilerek 5237 sayılı Kanun'un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; mağdur ...'...

        cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına olanak veren 5560 sayılı Kanun değişikliği öncesindeki 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesinin suça sürüklenen çocuğun lehine olduğu ve denetim süresinin ise beş yıl olarak belirlenmesinin gerektiği, aksine uygulamanın karma uygulama olacağı, yeni suçun beş yıllık denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23/10. maddesindeki koşullar oluştuğu ve hükmün açıklanmasında yasaya aykırılık görülmediğinden tebliğnamenin bozma görüşü benimsenmemiştir Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          KARŞI OY Suç tarihinde on yedi yaşında olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ile çocuğun cinsel istismarı(iki kez) suçlarından dolayı yapılan yargılama neticesinde Aydın 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2013 tarihli kararıyla suça sürüklenen çocuğun çocuğun cinsel istismarı ve zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, Yargıtay kapatılan 14.Ceza Dairesinin 11.11.2020 ve 2016/5112 Esas, 2020/4891 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğa isnat edilen eylemlerin zincirleme olarak çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturacağından bahisle bozma kararı verildiği anlaşılmakla oluşa uygun kabule göre lehe olan 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi 5237 sayılı TCK’nın 103/1, 4 maddelerine temas eden suçun öngörülen cezasınınüst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-d, 66/2. maddeleri gereğince 10 yıllık asli dava zamanaşımına tabi bulunduğu, asli zamanaşımı süresini en son kesen işlemin ise...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı HÜKÜM : Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Mağdurun aşamalardaki samimi anlatımları ve adli raporu,tanık beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamına göre, olay tarihinde suça sürüklenen çocuğun cebir ile mağduru tutarak sarılması,kıyafetlerini çıkarmaya çalışması ve yırtması,mağdurun direnmesine rağmen kalçasına dokunmaya çalışması şeklindeki eylemlerin 6545 sayılı kanun değişikliği öncesi TCK’nın 103/1,103/4 maddelerinde...

              davada bir vasıf değişikliği olmadığı ve sanığın cezalandırılmasına yer olmadığına karar verildiği halde, ayrıca kamu davası bulunmayan çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan ek savunma verilerek mahkûmiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık, katılan mağdure vekili ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece; "Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Hukuki Gerekçe: Anayasa mahkemesi'nin 25/06/2015 ve 2013/ 3434 numaralı, 11/11/2015 tarih ve 2013 /9880 numaralı 20/07/2017 tarih ve 2014 / 1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerini kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasanın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu koruma bakım ve gözetim hak ve benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkını da yer aldığı eşlerinin evliliğin devamı boyunca ve boşanma da sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini çocuğun bir aileye mensup heyetinin belirlenmesi amacıyla...

                Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, alınan sosyal inceleme raporu göz önüne alındığında; dava konusu çocuğun tarafların boşanması ile birlikte velayetinin anneye verildiği, çocuğa fiilen anne tarafından bakıldığı, davalı annenin çocuğun bakım ve ihtiyaçları ile ilgilendiği, çocuğun bu konuda menfaatlerinin ihlal ve mağdur edildiği konusunda delil bulunmadığı, çocuğun anne yanında şiddet ve baskı gördüğüne dair iddia edilen delillerin ibraz edilmediği, davalı annenin başka biri ile gayri resmi birliktelik kurup iki çocuğunun daha olduğu, ancak, bu durumun velayet değişikliği yönünden tek başına haklı bir neden oluşturmayacağı, boşanma/velayet kararı ile birlikte baba ile çocuk arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesis edildiği, çocuk ile baba arasında uzun süreli yatılı kişisel ilişki kararının uygulanmasından sonra oluşacak sonuca göre çocuğun menfaati yönünden velayet değişikliği konusunda değerlendirme yapılabileceği, bu hali ile, mahkemenin kararda yazılı nedenlerle velayet...

                UYAP Entegrasyonu