Aile Mahkemesinin 2012/691 esas, 2013/302 karar sayılı kesinleşmiş velayet kararı ile velayeti anneye bırakılan 05/05/2007 doğumlu ... ile davalı baba ... arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılarak her hafta sonu Pazar günü saat 10:00 ile aynı gün 17:00'ye kadar, dini bayramların 2. günü saat 10:00'dan 3. günü saat 18:00'ye kadar, her yıl Sömestr tatilinin başladığı ilk Pazartesi günü saat 10:00'dan takip eden Pazartesi günü saat 10:00'a kadar ve her yıl 1 Temmuz saat 09:00'dan 31 Temmuz saat 17:00'ye kadar, anneden alınarak babaya verilmesine, şahsi ilişkinin bu şekilde tesisine" şeklinde kişisel ilişki kurulmuştur. Bölge adliye mahkemesi, davacı annenin kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş ve karar davacı anne tarafından temyiz edilmiştir. Velayeti annede olan çocukla davalı baba arasında, annenin velayet hakkını kullanmasına engel olacak şekilde her haftasonu kişisel ilişki tesis edilmesi yerinde değildir....
(TMK. m.336/1) Üçüncü kişilerin ve özellikle hısımlarının, çocukla kişisel ilişki kurmasına rıza gösterme, velayet hakkı sahibine veya çocuk kendisine bırakılana aittir.(TMK. m.326/3) Velayet hakkı ana ve babaya birlikte ait olduğuna, çocuk, bunlardan birine bırakılmamış bulunduğuna göre, husumetin velayeti ana ile birlikte kullanan babaya da yöneltilmesi, göstermesi halinde delillerinin toplanması gerekir. Babanın duruşmada “tanık” olarak dinlenmiş olması onu davanın “tarafı” haline getirmez. Çocuk üzerinde velayet hakkı sahibi olması husumetin yöneltilmesini gerektirmektedir. Husumetteki eksiklik tamamlanmadan davanın esası incelenemez. Açıklanan sebeple hükmün bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz....
Bunun da velayeti, hükümle anneye bırakılmış, hükmün üçüncü bendinde, velayet kendisine verilmeyen babanın çocukla kişisel ilişkisi düzenlenmiştir. Hal böyleyken, hüküm sonucunun beşinci maddesinde “velayeti babaya bırakılan çocukla anne arasında kişisel ilişki tesisine” şeklinde karar oluşturulduğu da görülmektedir. Tarafların ikinci bir çocukları olmadığına, var olan tek çocuğun velayeti de anneye bırakıldığına ve hükmün üçüncü bendinde babanın bu çocukla kişisel ilişkisi düzenlendiğine göre, hüküm sonucunun beşinci maddesinde yer alan “ velayeti babaya bırakılan çocukla davalı anne arasında kişisel ilişki kurulmasına” dair düzenleme bir bozma sebebi oluşturmaz. Hükümde bozulması gereken bir yön bulunmamaktadır. Düzelterek onama için, bir bozma sebebinin var olması ve hükmün bozulmasının gerekmesi, ancak bozma sebebi oluşturan bu husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması gerekir....
İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak iki haftada bir pazar günü saat 10:00- 13:00 arasında çocukla baba arasında kişisel ilişki tesis edilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Velayetin değiştirilmesinde olduğu gibi kişisel ilişki düzenlemesinde de esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki kurulmasından beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....
Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında analık veya babalık duygularını tatmini de önemlidir. Somut olayda yapılan yargılama ve toplanan delillerden özellikle davacı-karşı davalı babanın 26.01.2015 tarihinde açtığı ve Yargıtay denetiminden geçerek 18.04.2016 tarihinde kesinleşen kişisel ilişki davasında düzenlenen kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektiren yeni bir iddia iş bu dosyada davalı-karşı davacı anne tarafından ileri sürülmediği gibi çocukla babası arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektiren somut bir olgu da ispat edilememiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı annenin davasının reddine karar verilmesi gerekirken davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Dava; davacı dede ile torunları arasında kişisel ilişkinin düzenlenmesi istemine ilişkindir. TMK.md.325. maddesi gereğince; olağanüstü hallerin varlığı halinde, üçüncü kişi sıfatıyla çocuğun anneannesi ve dedesinin de çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı mevcuttur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Somut olayda; çocukların babasının eşini kasten öldürmeye teşebbüs, eşinin annesini kasten öldürme suçlarından Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/566 Esas sayılı dava dosyasında yargılandığı ve mahkumiyetine karar verildiği, cezasının henüz kesinleşmediği, tutuklu (hüküm özlü) olduğu anlaşılmıştır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayet-Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından, kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet kendisine verilmeyen taraf ile ortak çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında, analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. Davacı- davalı baba ile velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 18.09.2016 doğumlu Zülal Sare Pala arasında "Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında her yılın Şubat ayında 1....
Davalı erkek ile ortak çocuk ... arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken tarafların farklı şehirde oturuyor olmaları ve çocuğun yaşı gerekçesiyle çocukla baba arasında her ayın belirli hafta sonları ve yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Günümüz ulaşım koşulları da dikkate alınarak ortak çocuk ... ile velayet kendisine verilmeyen davalı erkek arasında babalık duygularını tatmin edecek şekilde her ayın belirli hafta sonları ve yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı babanın vasisi tarafından açılan ortak çocuklar ile davacı baba arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına yönelik davada, mahkemece davanın kabulü ile çocuklar ile davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Tarafların ortak çocukları 04.11.1999 doğumlu ... ile 18.10.2004 doğumlu ... çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir....