Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARŞI OY YAZISI Velayet düzenlemesi kapsamında, mahkemece çocukla kişisel ilişkiye karar verilip, ilişkinin şekil ve zamanına karar verilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca; bu hata ancak yeniden yargılama yapılarak giderilebileceğinden; temyiz mahkemesince hatanın düzeltilmesi suretiyle, onama kararı verilemez. Ortada düzeltilebilecek nitelikte bir mahkeme hükmü yoktur. Hüküm, çocukla velayet kendine verilmeyen eş arasında kişisel ilişkinin şekil ve zamanını gösterir şekilde düzenlenmesi için bozulmalıdır. Sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin düzeltili onama kararına bu sebeple katılmıyoruz....

    (HMK.m.323) Davacı kadının eşya alacağı davası reddedildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı erkek yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 5- Velayet kendisine bırakılmayan ebeveynle çocuk arasındaki kişisel ilişki düzenlemesinde asıl olan çocuğun fikri, ahlaki, bedeni, sağlık ve eğitsel yönden kişisel gelişiminin sağlanmasındaki üstün yararı olmakla birlikte analık ve babalık duygularının tatmininin de göz önüne alınması gerekir. Velayeti davacı anneye bırakılan tarafların müşterek çocuğu 2012 doğumlu ....ile davalı baba arasında mahkemece kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini yaşayacağı yeterlilikten uzaktır....

      sabah 10:00’dan Pazar 18:00’a, dini bayramların 2. günü saat 10:00’dan 3. günü saat 18:00’a kadar ve babalar gününde aynı saatler arasında yanına almak suretiyle görmesine, baba ile şahsi ilişkinin bu şekilde tesisine karar verildiğini, ancak davalının boşanma kararının verilmesinin ardından 3 ay sonra Trabzon iline taşındığını ve bu sebeple müvekkilinin kızını verilen karara göre şahsi ilişki kurma durumunun olanaksız hale geldiğini, müvekkilinin ilimizde esnaf olarak dükkanında tek başına çalıştığını, sürekli şehir dışına çıkma olanağının bulunmadığını, müvekkilinin Trabzon iline gidip gelmesi için 2 gününün yolda geçtiğini, işi dolayısıyla kızını her ayın 1. haftası gidip alamadığından hükmün çocukla kişisel ilişki ihtiyacını karşılamadığını, Kastamonu Aile Mahkemesinin 03/10/2018 tarih 2018/513 Esas, 2018/588 Karar sayılı ilamı ile verilen kişisel ilişkiye dair kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini belirterek, müvekkili ile kızı arasındaki kişisel ilişkinin değiştirilerek...

      Dava çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. Kişisel ilişkinin kurulması davası, basit yargılama usulüne tabi işlerden değildir (HMK md. 316- 322) Velayet düzenlemesinin yanı sıra kişisel ilişki kurulurken de; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK md. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Dosyanın incelenmesinde; tarafların İstanbul 14....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması ve Soybağının Tespiti Taraflar arasındaki “kişisel ilişki tesisine” dair dava ile, aynı davacı tarafından davalıya karşı açılan “soybağının tespiti” davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, 3.4.2014 tarihinde açtığı dava ile, davalı ile evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen çocukla kişisel ilişki hakkı tanınmasını istemiştir. Bu davada, çocukla davacı arasında soybağı kurulmamış olduğunun görülmesi üzerine mahkemece, davacıya, çocukla soybağının kurulması davası açmak üzere süre verilmiş, davacı vekili tarafından, çocukla davacı arasında soybağının tespiti talebiyle 7.5.2014 tarihinde açılan 2014/351 esas sayılı dava, kişisel ilişki tesisine ilişkin dava ile birleştirilerek görülmüş; mahkemece; “ küçük ...'...

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kişisel ilişki kararlarının süreklilik arz edecek şekilde kesin hüküm niteliği taşımadığı, bu nedenle, çocukların üstün yararlarına, değişen durum ve koşullara göre önceden verilmiş kişisel ilişki kararlarının değiştirilebileceği, kaldırılabileceği ve daha önce kişisel ilişki kurulmamış ise kişisel ilişki kurulması yönünde karar verilebileceği, ancak, kişisel ilişki kararlarının çocuğun üstün yararına uygun, çocuğun huzurunu tehlikeye sokmayan, açık, infaz sırasında kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde olması gerektiği, çocukla, anne ve baba arasında kişisel ilişki kurulması kararı verilirken; göz ününde tutulması gereken temel ilkenin çocuğun üstün yararı olduğu, çocuğun üstün yararı belirlenirken; onun bedensel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gerektiği, anne ve babanın yararları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün...

          gerekçesi ile; "1- Davacı ÖMER REFİK ÖZERDEM (TC-)'in kişisel ilişkinin kaldırılması veya sınırlandırılmasına yönelik davasının REDDİNE, 2- Ayrıca tarafların velayet hakkı konusunda ve çocukla kişisel ilişki konularında DANIŞMANLIK HİZMETİ almaları konusunda uyarılmalarına, bunun yapılmasında çocuğun gelişimi ve gelecekteki yaşamı için çok önemli sonuçlar doğuracağı belirtilerek bu hizmeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Antalya İl temsilcileri ile görüşmek suretiyle yapmaları konusunda uyarılmalarına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının İl Müdürlüğüne bu dosya ile ilgili olarak tarafların her ay alacakları randevu ile ilgili olarak gerekirse çocuğun da dinlenilmesi suretiyle gerekçeli kararda belirtilen çocukla ilişkiler ve çocuğun gelişimi konusunda farkındalıkların artırılması ve DANIŞMANLIK HİZMETİNDEN yararlanmalarının sağlanmasının istenilmesine,"karar verilmiştir....

          Dava, müşterek çocukla ölen ebeveynin annesi arasında kişisel ilişki talebine dairdir. Türk Medeni Kanunu’nun 325. maddesi “Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir. Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m.182/2). Anne öldüğüne göre, dede ve babaanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa)'nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları" başlıklı 41. Maddesinin ikinci fıkrası; "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar....

          Velayet kendisine bırakılmayan tarafça kişisel ilişkinin kurulması ya da değiştirilmesi her zaman talep olunabilir (TMK md. 183.) Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Vesayeti anneannede olan çocuk ile baba arasında talep olmamasına rağmen "aynı yer", "ayrı yer" ayrımı yapılarak, covid izni sonrası kişisel ilişki tesisi şeklinde terditli şahsi ilişki tesisine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki yönünden çocuğun yaşının küçük olması, babayla 10 yılda sadece bir kere görüşmüş olması, çocuğun bakım ve gözetimin yapılacağı ortamın belirsiz olması nedeniyle kurulan kişisel ilişki süresi uzundur....

          Bu ölçütler göz önüne alındığında; çocuğun yaşına göre babayla daha fazla yatıya kalacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken; yetersiz ilişki düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu eksiklik bozma nedenidir. Ancak, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

            UYAP Entegrasyonu