K A R A R Davacılar, davalı ...’nin başkasını sevdiğini söyleyip evi terk ettiğini ve evlenirken verilen çeyiz senedine dayanarak aleyhine eşya davasının açıldığını, ancak bağıştan rücuu şartının oluştuğunu ileri sürerek, çeyiz senedinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, davalı ... ile evlilik sırasında davalılara verilen çeyiz senedinin, bağıştan rücuu şartları oluştuğundan iptalini bu dava ile talep etmişlerdir. Ancak davalı tarafından, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/226 esas sayılı dosyasıyla, çeyiz senedinin konusunu oluşturan eşyalara ilişkin alacak davasının açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların, dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka dava açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Hukuki yarar dava şartlarındandır....
Talep, kambiyo senedinden kaynaklı alacak nedeniyle ihtiyati haciz istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK'nın 316/1-c maddesinde ihtiyati haciz istemiyle buna karşı yapılacak itirazların basit yargılama usulüne tabi işlerden sayıldığı, aynı yasanın 2/1. madesinde dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinde de tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılacağı, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu tarz işlere bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir....
Casusluk Davasında sanık olan davacıya vakıf senedinde yazılı avukatlık ücreti yardımından bir bölümünün ödenmediği iddiası ile 9.600,00 TL'nin davalıdan yasal faizi ile tahsili istenilmiş; Mahkemece davanın, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan borç-alacak ilişkisinden doğan ihtilaf olarak nitelendirilip tüketici mahkemesinde bakılması gerektiğinden, görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca, olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 110/4.maddesi kapsamında vakıf senedinden kaynaklı edimin yerine getirilmemesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin nitelemesi doğrultusunda taraflar arasında herhangi bir vekalet sözleşmesi mevcut değildir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 2. ve 4. maddelerine göre, vakfa ilişkin davalar miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinde görülür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet-Çeyiz Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm ziynet ve çeyiz nedeniyle alacak yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 60.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.11.2010 (Pzt.)...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/3254 KARAR NO : 2023/65 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2022 NUMARASI : 2022/339 ESAS 2022/704 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Değer Artış Payından Doğan Alacak) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı T3 evlilikleri sırasında çeyiz senedi düzenlendiğini, senede konu eşya ve altınların davalıların yanında kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin davalılardan yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir....
eşyası olduğu ve davacıya ait olduğunun asılsız olduğunu, tarafların yaşadığı yörede gelenek olduğu üzere pek çok eşyanın erkek tarafınca alındığını ve ayrılık halinde erkek tarafında kaldığını, talep listesinde yer alan eşyaların bir kısmının davalı tarafından alındığını, diğer davacıya ait olan eşyalarının ise adetlerinin bildirildiği kadar olmadığını, davacıya ait olan çeyiz olarak getirdiği eşyaları davalının teslim etmeye hazır olduğunu, boşanma dava dosyasında da müvekkilinin eşyaları teslim etmeye hazır olduğu yönünde beyanlarının bulunduğunu, davacının eşyaları teslim almaya gitmeden dava konusu etmesinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. ./.. -2- Mahkemece, davacı tarafın çeyiz eşyalarının bedelinin tahsilini talep etmesinin öncelikle iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu, davalının dava konusu çeyiz eşyalarını aynen teslim etmeyi kabul ettiği, bu durumda davacının dava yoluyla çeyiz eşyalarını paraya dönüştürmesinin kabul edilemeyeceği, aynı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; 22.09.1977 tarihli bağış senedinden kaynaklı kişisel hakka dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesi'nin 2006/689 esas sayılı dosyasında dava açarken, ziynet eşyalarının elinden zorla alındığını ve 17.11.2000 tarihli çeyiz senedine konu ev eşyalarının da davalı kocanın uhdesinde kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla şimdilik bedeli olan 750 TL'nin tahsilini de istemiştir. O davada alınan 25.10.2004 tarihli bilirkişi raporunda çeyiz eşyalarının değeri 3.485 TL,ziynet eşyalarının değeri ise 7.633.22 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu tarafların boşanmasına hükmedilmiş, ziynet ve çeyiz eşyalarının bedeli hakkındaki davanın ise tefrikine karar verilmiştir. Bunun üzerine ... Aile Mahkemesi'nin 2008/365 esasına kaydedilen davada, önceki davada alınan bilirkişi raporu çerçevesinde taleple bağlı kalınarak 750 TL'nin davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Hüküm 15.4.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı ise hükmün kesinleşmesinden önce 27.10.2008 tarihinde .......
Mahkemenin ara kararı doğrultusunda, davacı vekili, 17/03/2016 tarihli dilekçesi ile çeyiz ve ziynet eşyası alacağı talebinin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile 14.855 TL olarak bildirip, 12.855 TL alacak için eksik harcı yatırdığı, taşınır mallar için 2.000 TL katılma alacağı, taşınmaz için 2.000 TL katkı ve 1.000 TL değer artış payı alacağı olarak açıklama yaptığı görülmüştür....
senedine dair talebin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın düzenlenen senette davacının babasının imzasının olduğunu beyan ettiğini, taraflarına gönderilen dava dilekçesi ekinde çeyiz senedinin fotokopisinin yer almadığını, bu nedenle çeyiz senedini gördükten sonra beyanlarını ve itirazlarını bildirme hakkını saklı tuttuklarını, davacının beyanına göre müvekkilinin imzasının bulunmayan bu çeyiz senedinden dolayı müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, senetti imzası bulunmayan müvekkilinin husumete düşmeyeceğinden çeyiz senediyle ilgili talepleri yönünden öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini mahkeme aksi kanaatte ise dava dilekçesinde talep edilen çeyiz eşyalarının niteliği itibariyle tamamen davacı tarafından kullanılarak tüketilen ya da eskiyen eş eşyaları olduğunu, bu nedenle dava sonunda davacının haklı çıkması durumunda bu eşyalardan mevcut olanları aynen iade etmeye hazır olduklarını, fakat davacı tarafından kullanılarak...