Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, takip dayanağı çekte keşide yerinin ... ve ödeme yerinin de Hasanpaşa/... olduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda belirtilen madde gereğince, keşide edildiği yerde ödeneceğinden on günlük ibraz müddeti dikkate alınması gerekmektedir. Oysa takip konusu çek, muhatap bankaya bu on günlük süre geçtikten sonra ibraz edilmiştir, dolayısıyla çek vasfı bulunmamaktadır. Bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belge çek niteliğinde olmayıp, adi havale hükmünde olduğundan mücerret borç ikrarı taşımayan bu belge Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabidir. Takipte bu sürenin dolmadığı ve dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, çek vasfı bulunmayan dayanak belge yönünden genel zamanaşımı kuralının uygulanması gerektiği hususu göz ardı edilerek zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir....

    nin keşideci olarak yazılı bulunduğu çekte, keşide tarihinde paraf yapılarak 23.04.2016 tarihinin yazılı olduğu, TK 732/4 madde hükmü gereğince, hamilin, çekin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden günden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içinde keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme davsını açması gerektiği, davaya dayanak çekin süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediğinden başvuru hakkını kaybeden yetkili hamil davacının ibraz süresinin bitiminden itibaren bir yıl içinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı takip talebinde bulunabileceği, her ne kadar takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat iddiası mevcutsa da tahrifatlı olduğu iddia edilen keşide tarihi 23.04.2016 tarihi olup, bu tarihe göre süresinde ibraz edilmeyen çek için öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresinin çekin keşide ve ibraz tarihinden itibaren yapılacak hesap ile takibin ve davanın açıldığı tarih itibariyle dolmuş bulunduğu anlaşılmakla, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Esas sayılı dosyasında müvekkil aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, ancak icra takibinde alacaklı gözüken davalı bankanın takibe dayanak yapılan çekte ciranta veya hamil olmadığını, bu durumun icra dosyasına sunulan çekten de açıkça anlaşılabileceğini, anılan çekin yetkili hamili ... Şti. Tarafından bankaya ibraz edildiğini ve çekin arkasına karşılığı çıkmadığına dair kaşe vurulduğunu, müvekkil şirketin dava konusu çeki keşide edip anılan şirkete teslim etmesine rağmen şirketin Antalya ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında takip dayanağı yapılan çekten herhangi bir borcu bulunmadığını, ... Şti.'...

        , takibe dayanak çek üzerindeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, ayrıca dosya işlemsiz bırakılmakla çekteki zamanaşımı süresinin de dolduğunu ileri sürerek usulsüz tebliğ şikayeti ile yetkiye, borca, imzaya, feriler ile zamanaşımına itirazlarının kabulüne, tazminat ve para cezasına karar verilmesini talep etmiştir....

        İİK’nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali içindir. Somut olayda, takip dosyasında, borçlular adına gönderilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçasının bulunamadığı icra müdürlüğünün 27.11.2015 tarihli kararında belirtildiğinden ve borçlulara daha sonra takiple ilgili bir ödeme emri gönderilmediği anlaşıldığından, muteriz borçlular yönünden kesinleşmiş bir takip bulunmadığı, borçlulara daha sonra yenileme emri ile birlikte ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı görülmüştür. Borçlular, itiraz dilekçesinde zamanaşımının oluştuğunu iddia ettikleri zaman dilimini belirtmemişler ise de, başvuru tarihi itibariyle henüz takibin kesinleşmediği, hukuki tavsifin ise hakime ait olduğu dikkate alındığında, borçluların başvurularının, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulü gerekir....

          İcra Dairesinin 2019/13024 esas sayılı dosyasında takibe konu edilen çekin arka yüzünde davacıya atfen atılan ciroda yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığı, bu hali ile herhangi bir şekilde çeke dayalı olarak davacıdan hak talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı, davacının takibe konu çek nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığı, takip alacaklısının çekteki son ciranta, davacının ise dayanak çek lehtarı olduğu, davacı ile dava dışı ... hakkında davacı şirket ile dava dışı ...'in şikayeti üzerine ... 35....

            İstinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davanın kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, konkordato kararı sonrasında açılan 2019/17090 Esas sayılı takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacının iş bu davasında ileri sürdüğü İİK 288. Maddesine dayalı şikayeti hakkında daha önce mahkemenin 2019/150- 180 E-K sayılı karar ile şikayetin reddine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeden kesinleşmiş olduğu, yukarıdaki açıklamalar kapsamında bu kararın mahkemeyi de bağlayacağı ve bu anlamda özellikle kararda takip yapılmamasına yönelik takip yasağı doğuracak bir karar verilmediği gerekçesi de bulunduğundan İİK'nun 288....

            İcra Müdürlüğü’nün 2010/3680 esas sayılı takip dosyasına konu çekin bedelsiz olup, hatır çeki olarak verildiğini, çekin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı ... Ltd. Şti., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davada ispat yükünün davalıda olduğu, davalının davacıdan alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, dava konusu çekin süresinde bankaya ibraz edilmediğini ve 6 aylık çek zamanaşımı süresinden sonra takibe konulduğundan zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ve bu iddianın yanında ayrıca çekin hatır çeki olduğunu ve bedelsiz bulunduğunu ileri sürmüştür. Menfi tespit davalarında, zamanaşımı iddiasına dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunulamaz....

              İcra Müdürlüğü’nün ....... esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, esasında çekin, müvekkili şirket tarafından ...... Market lehine keşide edildiğini, sonrasında dava dışı ....... Ambalaj şirketine ciro edildiğini ve müvekkili şirket tarafından da çek tutarının dava dışı ....... Ambalaj şirketine ödendiğini, daha sonra ise dava konusu çek davalı tarafından ele geçirilerek dava dışı ....... Ambalaj şirketinden sonraki ciroların tamamen kötüniyetli ve çekten doğan hiçbir alacak hakkı mevcut olmaksızın yapıldığını, bu hususun tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de anlaşılacağını, dava dışı ....... Ambalaj firmasından sonra çekte cirosu bulunan şahıslar arasında da hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, bu nedenle de dava dışı ..........

                Somut olayda lehtarın, 15.08.2008 ve 25.08.2008 vade tarihli iki adet bonoya dayanarak keşideci borçlu aleyhine 21.11.2008 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yol ile takip başlattığı, borçlunun zamanaşımı şikayeti üzerine mahkemece dosyadaki işlemler arasında üç yıllık bir sürenin geçtiği gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının 26.05.2009 tarihinde haciz konulan araç ile ilgili muhafaza talebinde bulunduğu, 04.08.2009 tarihinde de 34 DD 5167 plaka sayılı araç üzerine haciz konulduğu, ardından yine 28.07.2010 tarihinde borçlunun araçları ve taşınmazları ile ilgili haciz istediği, 10.01.2012 tarihinde borçlunun adresinde menkul haczi uygulandığı ve alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlere devam edildiği anlaşılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu