Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış, ilk bilirkişi heyetinden ek rapor da alınmış ve ikinci bilirkişi heyeti raporuna göre hüküm tesis edilmiştir. Bilirkişi heyeti raporları arasında çelişki bulunduğu halde bu çelişki giderilmediği gibi hükme esas alınan 07.10.2011 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında yer alan 32.290,43 Euro alacağın dayanakları açıkça gösterilmemiştir. Raporun 5. maddesinde iki ayrı fatura yönünden irdeleme yapılmış ise de, bu maddede gösterilen faturalar arasındaki farkın hükmedilen miktar kadar olmadığı görülmüştür. Hükmedilen miktara nasıl ulaşıldığı kalem kalem gösterilip tartışılmamıştır. Bu itibarla anılan rapor yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargı denetimine de elverişli bulunmadığından hükme esas alınamaz....

    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu alınan ve benimsenen 08.07.2010 tarihli ek bilirkişi heyeti raporu ve bozma kapsamı dışında kalan ve kesinleşmiş olan 540.903 DM hatalı kur değerlemesinden doğan davalı alacak kalemi reddedilmişken bozmadan sonra hatalı kur değerlemesinden doğan davalı alacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi sonucu davacı yanın açıklanan kazanılmış usuli hakkı ihlal edilmiştir. Bu durumda; mahkemece, davalının alacak kalemi olarak talep edilen 540.903 DM hatalı kur değerlemesine ilişkin talebin reddi ile davacı alacağını tespit eden bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmının 2. fıkrasında tespit edilen 253.867 DM davacı alacağının kabul edilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporda; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçerli olduğu ve davacı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı olarak ilave ücretler alındığı yönünde görüş bildirmiş ise de, rapor davalı şirketin sahibi olduğu hastaneye ilişkin olarak düzenlenen CD içerisinde yer alan Sayıştay Denetim Raporunun açıklamasından ibaret olup Sayıştay raporundaki tespitler dışında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Eksik ve yetersiz raporun bu haliyle hükme dayanak alınamayacağı anlaşılmaktadır....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/668 Esas KARAR NO: 2021/828 DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) DAVA TARİHİ: 21/10/2021 KARAR TARİHİ: 05/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Adi ortaklığa Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA :Davacı Vekili Dava Dilekçesi Özetle;------ ihaleye çıkarılan ------ ----------- başından sonuna kadar birlikte yapılması amacıyla, --------- ortaklık kurulduğunu, bu sözleşme'nin ---- ortak iradesiyle; davacı müvekkili şirketin münferiden temsile yetkili müdürü -------olduğunu, ------- işlemi takip ve sonuçlandırmaya münferiden yetkili kılındığını, davalı ortakların, ---- taraflar arasında akdedilen diğer sözleşme hükümlerine aykırı davrandıklarını ve ------faaliyetlerini sürüncemede bırakma yönündeki kasıtlı ve kötü niyetli eylemleri nedeniyle, ------- malvarlığının yönetimi olmak üzere yönetim işlerinin çıkmaza girdiğini, davalı ortakların, ihale makam----- ----- banka hesabının bulunduğu...

          Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca, kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaşma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaşma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi, böyle bir taleple karşılaşan büronun da öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebligat çıkartması, tebligatın iade edilmesi durumunda da muhatabın MERNİS adresinin tespit edilerek MERNİS şerhi ile 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. 5....

            Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır....

              Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.Gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır.Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter aracılığıyla yapılır.Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır." TTK.nın 412. Maddesine göre; Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar....

                nın dava dilekçesindeki talep ve açıklamalar ve dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ışığında, gündemin davacı tarafından belirlenmek üzere genel kurul toplantısına çağrı yapılmasına izin verilmesine dair dosya üzerinde inceleme ile aşağıdaki şekilde kesin olarak karar vermek gerekmiştir. KARAR: Açıklanan nedenlerle; 1-Davanının kabulü ile, Gündem maddeleri toplantıya çağıracak olan tarafından belirlenerek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ...-5 sicil numarasında kayıtlı ... ...'nin genel kurul toplantısı yapılmak üzere toplantıya çağrı hususunda davacı ......

                  ün mirasçıları olduğunu,anlaşarak hukuki süreçleri işletemediklerini, murise ait 8 adet davalı tarafta gösterilen şirket bulunduğunu, bu şirketlerin hepsinin tek pay sahipli AŞ olduğunu,yönetim kurullarının da sadece murisin olduğu tek kişilik yönetim kurulları olduğunu, TTK m. 596/1 hükmüne göre murise ait esas sermaye payı 1/2 mirasçılık payları oranında mirasçılarına geçtiğini, murisin vefatından sonra şirketlerin yönetiminin sağlanamadığını, yeni bir yönetim kurulu seçilmesi, mirasçıların pay defterlerine işlenmesi ve şirketlerin artık iki ortaklı olduğunun ticaret sicilinde tescil edilmesi gündemli genel kurulun toplanması için gerekli çağrı merasimlerini yapacak bir kayyıma ihtiyaç olduğunu, TMK 427. Maddesi gereği tüzel kişi organlarından yoksun kalmışsa kayyım atanması gerektiği gözetilerek kayyım atanmasını, davalı şirketlerin her birinin genel kurullarının toplanması için müvekkiline genel kurulu toplama yetkisi verilmesini talep etmiştir....

                    Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/239 Esas sayılı dosyası ile genel kurulun toplantıya çağrılması için çağrı heyeti atanması talepli dava açıldığını, 2013 yılından şu güne kadar şirket genel kurul toplantısı yapılmadığını, 2013 yılındaki toplantıda da mali tablolar (bilanço, gelir tablosu, faaliyet raporu vb) düzenlenmediğini ve oylamaya sunulmadığını, sadece 2013 yılındaki toplantıda diğer ortak ...'in 10 yıllığına müdür tayini yapıldığını, sahte 2016 yılında yapılan toplantıda ise, şube açılışı ve diğer ortağın şubeye de müdür atanmasına ilişkin karar olduğunun görüldüğünü, bütün bu hukuksuzluklara ve kanuna aykırı işlemler nedeniyle şirketin ve müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan haklarının korunması için müdür azli ve kayyım tayini talepli dava açtıklarını ve İstanbul 10....

                      UYAP Entegrasyonu