Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, davacıdan su şebekesine verdiği zararın istenmesi ve içme suyunun kesilmesine ilişkin işlemlerden doğmuştur. 486 sayılı Umumu Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Yasanın 2. maddesinde, bir zorunluluk sonucu belde suyuna ait kanallara zarar verilmesi ve onarımın idarece yapılması halinde meydana gelen zararın idarece re'sen belirlenip % 10 fazlası ile isteneceği kuralı bulunmaktadır....

    B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının iş akdinin 25/II/e bendi gereğince haklı nedenle fesh edildiğini, iş yeri özlük tutanakları ve çalışan ifadelerinden de anlaşıldığı üzere davacının, ... isimli bir başka işçi ile tartıştığını 05/02/2012 tarihinde pek çok çalışanın gözü önünde birbirlerine hakaret ve fiili davranışlarla sataştıklarını, feshe neden olan eylemin karşılıklı hakaretler olduğunu, bu nedenle her iki çalışanın da iş akdinin haklı nedenle fesh edildiğini, savunarak, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının kız arkadaşını dava dışı, davalı şirket çalışanı ... adlı işçinin rahatsız ettiği, bu durumu davacının yetkililere ilettiği, ayrıca olay tarihinde de davalı şirket çalışanı ...'...

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesi kapsamında olmayan çalışanın verdiği zararın tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 06/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçi tarafından işverene verilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 12.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Benzer şekilde olay tarihinden sonra yürülüğe giren 6098 sayılı Tük Borçar Kanunun 396/2.maddesinde “İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.” Aynı kanunun 400.maddesine göre de “İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumludur.” İşçinin iş görme edimini yerine getirirken özen borcuna aykırı davrandığı kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile işverene zarar verdiği hallerde zarara uğradığını ispat yükü işverene zararın oluşmasında kusuru bulunmadığını ispat yükü ise işçiye aittir. 6100 sayılı HMK’nun Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur....

            İşin işverene ait iş yerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Sayılan bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin bir ölçü teşkil etmez. İşçinin, işverenin belirlediği koşullarda çalışırken, kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi, bu bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın iş yerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir....

              İşçinin bu anlamda işverene karşı kişisel bağımlılığı da bulunmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Sayılan bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin bir ölçü teşkil etmez. İşçinin, işverenin belirlediği koşullarda çalışırken, kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi, bu bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz....

                İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği şartlarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir....

                  Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/46 esas sayılı dosyasına vermiş olduğu reddi hakim talepli dilekçesinde davacı hakkında çok ağır itham ve iftiralarda bulunduğunu, hakaret içerikli sözler sarf ettiğini, savunma hakkı sınırlarını açıkta aştığını, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu, ticaretle uğraşan davacının toplum nezdinde itibarının zedelendiğini belirterek, uğranılan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı, ticaret mahkemesine verilen dilekçenin reddi hakim talepli verildiğini, davacı hakkında bir ifade kullanılmadığını, ticaret mahkemesi hakiminin verdiği kararın da reddi hakim dilekçesinde dile getirilen kaygılarını doğruladığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının dilekçe metninde kullanmış olduğu ifadelerin davacının kişilik hakkına saldırı içerdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

                    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, işyerinde yaşanan hırsızlık olayı nedeniyle davalı-karşı davacı işverenin, davacı-karşı davalı işçiye karşı güveninin sarsıldığı ve bu olay sonrasında kendisiyle çalışmak istemediği bu nedenlerle hizmet akdinin işveren tarafından haklı nedenle fesh edildiği, işçinin kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazanmadığı, karşı dava yönünden ise; zararın oluşmasında, davacı(karşı davalı)nın en azından ihmali bulunduğu dosya kapsamına göre kabul edilmiş ise de; zararın tazmini bakımından kusur ve sorumluluğun belirlenmesine yetecek miktarda delil bulunmadığı, bu nedenle karşı davanın da reddi gerektiği gerekçesi ile asıl dava ile karşı davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı taraflar temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu