Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vasi Atanması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vasi tayinine karar verilmesini istemiş; mahkemece, duruşma yapılmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405 ve 406. maddelerine göre açılan vesayet altına alınma talebine ilişkindir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf eden kısıtlı adayı vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kesinlikle vesayet altına alınmak istemediğini ve kızı Seher'in vasi tayin edilmesini kabul etmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK'nun "İncelemenin Kapsamı" başlıklı 355. maddesinde "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu' nun 405. maddesi gereğince vesayet altına alınma istemine ilişkindir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak: Hukuk Muhakemeleri Kanunu;190, 191. maddeleri, Türk Medeni Kanunu 6, 404, 405, 406, 408. maddeleri, Yargılama konusu olayda: Davacılar dava dilekçesinde özetle; Davacılar T1 ve T3 tarafından mahkememize sunulan 02/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle, kısıtlı adayı anneleri olduğunu, annesinin yaşı ve sağlık sorunları neden ile hiçbir işini göremediğinden annelerinin rahatsızlıklarından dolayı vesayet altına alınarak kendilerine vasi olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Mahkeme; "... vesayet altına alınma isteminin reddine, yasal danışman altına alınma isteminin kabulüne, İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, Gültepe Mah/Köy, 4 Cilt, 384 Aile Sıra No, 2 sırada nüfusa kayıtlı, Hasan ve Ayşe Oğlu/Kızı, 14/03/1941 dogumlu, T.C Kimlik nolu T2 TC kimlik nolu T3 4721 sayılı türk medeni kanunu'nun 429.maddesi gereğince yasal danışman olarak atanmasına..." karar vermiştir....

    Türk Medeni Kanunu'nun 396. maddesinde, vesayet organlarının, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlar, 397. maddesinde de kamu vesayetinin vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütüleceği, vesayet makamının Sulh Hukuk Mahkemesi, denetim makamı ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu hükme bağlanmış olup; kanun koyucu kamu vesayetinde vesayet organı vasiler ile vesayet daireleri Sulh ve Asliye mahkemesi arasında 461. maddede bir hiyerarşi kurarak, vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin vasinin eylem ve işlemlerine karşı, denetim makamı Asliye Hukuk Mahkemesinin de Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararlarına karşı şikayet ve itiraz merci olduğu belirlenmiş; TMK nun 435.maddesinde ise," ilgililerin vesayet makamının kuruma yerleştirilme talebi ile ilgili olarak aldığı kararlara karşı (TMK nun 488....

    Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 408. maddesine dayalı olarak verilen vesayet altına alınma kararının kaldırılması talebine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 320/1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir....

      Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesine dayalı olarak açılan vesayet altına alınma talebine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 320-1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir....

        Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 408. maddesine dayalı olarak verilen vesayet altına alınma kararının kaldırılması talebine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 320/1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir....

          HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/1302 KARAR NO : 2023/1120 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BANDIRMA SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/02/2023 NUMARASI : 2023/252 ESAS 2023/388 KARAR DAVA KONUSU : Vesayet KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Vasi adayı dava dilekçesinde özetle; oğlu T2 akli dengesinin yerinde olmadığı ve kendisini kontrol edilmediği için TMK 432. maddesi gereğince zorunlu tedavi kararı verilmesini talep etmiştir. Yenişehir Sulh Hukuk Mahkemesince 24/11/2022 tarihli 2022/670 Esas, 2022/883 Karar sayılı karar ile, TMK 411. maddesi uyarınca; vesayet işlerinde yetkinin kısıtlının yerleşim yeri vesayet dairelerine ait bulunduğundan kesin yetki kuralları çerçevesinde Mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Bandırma Nöb. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

          Zorunlu Koltuk Sigortası, ölüm ve yaralanmalar yönünden bir "can sigortası” türü olmakla birlikte, tedavi giderleri yönünden “mal sigortası” özellikleri taşımakta ve buna ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna göre: a) Ölümlerde poliçe tutarının tamamı, bedensel zararlarda sakatlık oranının karşılığı ödenmekte iken, tedavi giderleri söz konusu olduğunda, “iyileştirme masrafları”nın poliçe limitine kadar olan tutarı ödenir. b) Ölümlerde ve kalıcı sakatlıklarda Koltuk Sigortasından alınan tazminat tutarları, maddi zarardan (destek tazminatından ve kazanç-güç kaybı zararlarından) indirilmez iken, Koltuk Sigortasından ödenen tedavi giderleri, kaza sorumlularına karşı açılan davada hesaplanan tedavi ve iyileşme masraflarından indirilir. c) Bunun gibi, Koltuk Sigortasından tedavi giderleri alınmışsa, ayrıca zorunlu sigortalardan (Taşıma Sigortasından ve Trafik Sigortasından) tedavi giderleri alınamaz....

            Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/116 esas, 2014/799 karar sayılı dosyası ile birlikte bir kez de Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, ilgili ihtisas dairesinden vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği, fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı, hastalığın hangi tarihlerde aktif, hangi tarihlerde yatışmış olduğunun tespit edilip edilemeyeceği, rahatsızlığının iradesini etkileyip etkilemediği hususlarında rapor düzenlenmesinin istenmesi, fiil ehliyetinin bulunmadığı şeklinde rapor verilmesi halinde vesayet mahkemesine yeniden ihbarda bulunularak, sonucunun beklenmesi, aksi halde işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekmektedir. Bu husus üzerinde durulmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu