Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ceza Mahkemesinin 28.06.2016 tarihli, 2014/524 Esas ve 2016/562 Karar sayılı kararı sanığın cinsel taciz suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 32 nci maddesinin birinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı ve sanığın 5237 sayılı Kanun'un 57 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınması kararı verilmiştir. 2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 06.12.2020 tarihli ve 14-2016/358151 sayılı, tevdii görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur. II. TEMYİZ SEBEPLERİ Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Beraat kararı yerine ceza verilmesine yer olmadığı ile koruma ve tedavi altına alınma kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. III....

    Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, davanın kısmen kabulüne, 9.270,39 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 658,92 TL tedavi gideri ve 736,00 TL çekici giderinin diğer davalılardan tahsiline, manevi tazminat istemi davalı ... aleyhine açıldığı için bu istemin reddine karar verilmiş, davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... Sigorta A.Ş vekili ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı ...Ş (......

      K. sayılı kararı ile vesayet altına alındığı, o tarihten itibaren vesayetin aynı mahkemece takip edildiği ve bakım kurumuna konulmanın yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmayacağı anlaşıldığından, uyuşmazlığın Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08.03.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Bu durumda mahkemece; öncelikle taraflardan davalının daha önce tedavi gördüğü hastanelerin sorularak belirlenmesi, bu hastanelerden kadına ait tüm tedavi belgelerinin getirtilmesi, daha sonra kadının bu belgelerle birlikte tam teşekküllü bir hastaneye sevki sağlanarak Türk Medeni Kanununun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 56. maddesi uyarınca hastalığının, vesayet altına alınmasının gerektirip gerektirmediği konusunda sağlık kurulu raporu düzenlenmesinin istenmesi, vesayet altına alınmasının gerektiğinin bildirilmesi halinde yetkili sulh hukuk mahkemesine vesayet ihbarında bulunularak bu hususun bir ön sorun sayılıp sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi, davalıya vasi tayin edilmesi halinde davanın vasisine yöneltilip, davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur....

        Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumunda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. (2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık çocuk kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir." hükümleri yer almaktadır. 5271 sayılı Kanun'un 150 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen zorunlu müdafilik sistemi, kendisini hiç veya yeterli düzeyde savunamayan şüpheli veya sanıklar için öngörülen ve onların haklarının her düzeyde savunulabilmesi için ihdas edilen, isteme bağlı olmayan bir düzenlemedir. Zorunlu müdafii atanması yoluna gidilmemiş veya atanan müdafii kararı temyiz etmemiş ise kesinleşen bu karara karşı ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yoluna başvurulması da mümkündür....

          , tedavi gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi 4721 sayılı TMK gereğince Tedavi Amaçlı Kişisel Koruma Kararı istemine ilişkin olarak açılan davada ... 2. Sulh Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 4721 sayılı TMK gereğince tedavi amaçlı kişisel koruma kararı istemine ilişkindir. ... 2....

              Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu' nun 405. maddesi gereğince vesayet altına alınma istemine ilişkindir. Kısıtlanma talebine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi: Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesinde "Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.” Aynı yasanın 409/2.maddesinde "Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir." hükümleri yer almaktadır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vesayet hukukuna ilişkin olarak yapılan yargılamada ... Sulh Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, vesayet hukukuna ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 411. maddesine göre, “vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairesine aittir. “Aynı Yasanın 19. maddesinde de; “Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir...” hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda, ... ilçesinde bulunan bakım ve rehabilitasyon merkezinde kalmakta iken daha iyi koşullara sahip olduğu bildirilen ... İlindeki Bakım Ve Rehabilitasyon Merkezine nakledilen kısıtlının vasisi ...'in istemi üzerine vesayet makamı olan ... Sulh Hukuk Mahkemesince kısıtlının ... Özel ......

                Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm vasi ve kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Kısıtlı adayı Rüştem Sarayova hakkında hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla... Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan davada ...'in söz konusu suçları işlediği sabit olsa da TCK 92/1 madde kapsamında akıl hastası olduğu gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına, yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına, karar kesinleştiğinde vesayet altına alınması hususunda gereğinin taktir ve ifası için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi nedeniyle... Sulh Ceza Mahkemesi'nin ihbar yazısı ile kısıtlı adayının Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmasına karar verilmesi talep edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu