"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA : Ziynet, Ev Eşyası,Katkı Payı ve Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... Sağdıç vekili, evlilik birliği içinde edinilen malvarlığı, ev eşyaları ve ziynet eşyaları nedeniyle 10.000,00 TL alacağın davalının alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06.03.2014 tarihli celsede ev eşyalarına yönelik talebinden feragat etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
belirterek, dava konusu edilen ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla değeri olan 9.800 TL’nin yasal faizi ile tahsilini istemiştir....
Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık ZİYNET ALACAĞI YÖNÜNDEN KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Davalı erkek tarafından ispatlanamayan davanın reddi gerektiği, yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, her ne kadar yerel mahkemece, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş ise de,evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 3. HD' si 13.03.2013 tarih ve 2013/3318- 4289)Kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/05/2022 NUMARASI : 2021/263 ESAS, 2022/374 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK' 353.maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline düğünde takılan ve kişisel mal mahiyetinde olan 16 adet çeyrek altın, 2 tam altından ibaret ziynet eşyası ile 1.450TL miktarında paranın davalı tarafça müvekkilinden alınarak bozdurulduğunu ve 2 adet inek, 1 buzağı, süt sağım makinesi ve jenaratör alımında kullanıldığını, müvekkiline iade edilmediğini, bu nedenle davaya konu ziynetlerin müvekkiline aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin fiili ödeme tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her hangi bir ödemenin söz konusu olmadığını, dosya borcunun tamamını ödemediğini, bu nedenle mükerrer ödeme talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın ödeme yaptığına dair her hangi bir bilgi ve belgeyi alacaklı asile veya alacaklı vekili olarak şahsına sunmadığını, ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiğini, şikayetçinin hem ziynet eşyalarının aynen ödemesi yerine ziynet eşyalarının bedelinin davalının rızası ve bilgisi olmadan davalının hesabına ödediğini ve fakat ödemeyi ilama aykırı sayarak şikayet konusu yaptığını ve çelişkili ve tutarsızlık oluşturduğunu, çeyiz ve ev eşyalarının bedelini talep ederek boşanma davasında davalının seçimlik hakkını kullandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Tüm dosya kapsamı ve istinaf dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde: davacı kadının talebi TMK.nun 226/1.maddesine dayalı kişisel eşya (ziynet eşyası) alacağı olup, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701- 6067, 6. Hukuk Dairesi 06.03.2012 tarih ve 2012/333- 3494, 3. Hukuk Dairesi 13.03.2013 tarih ve 2013/3318- 4289) Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır....
Davacı vekili 19/12/2014 tarihli duruşmadaki beyanında; ziynet eşyaları hariç dava dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer ev eşyaları ile çeyiz eşyalarının tamamı ile teslim alındığını, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen ve harçlandırılan 5.000 TL bedelin, 1.000 TL'lik kısmının çeyiz ve ev eşyalarına, 4.000 TL'lik kısmının ise ziynet eşyalarına ilişkin olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili 04.12.2014 tarihli ıslah dilekçesinde, ziynet eşyalarına yönelik talebini 36.443,00 TL olarak ıslah etmiş ve eksik harcı tamamlamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddia ettiği ziynet eşyalarının bir kısmının taraflarca müştereken bozdurularak düğün masraflarının ödenmesi için kullanıldığını, yüzük, küpe, bilezik, künye gibi ziynet eşyalarının davacı tarafça evden ayrılırken götürüldüğünü, diğer eşyaları ise iadeye hazır olduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Eldeki davada davacı taraf, çeyiz ve ev eşyalarına ilişkin iddiası bakımından tanık deliline dayanmıştır.Bu kapsamda, dinlenen davacı tanıkları (davacının babası ve halası) beyanlarında davacının evlenirken çok sayıda çeyiz ve ev eşyası getirdiğini ifade etmişlerdir. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. O halde, tanıkların sözlerine değer vermek gerekir. Bunun yanında, yöresel örf ve adetlere göre de evlenen kadının hiçbir çeyiz eşyası olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır....
Hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarları ve ev eşyası talebinin kısmen kabulü yönünden temyiz edilmiş ise de ziynet davası temyize konu edilmemiştir. Bu duruma göre, davacı-karşı davalı erkek ziynet alacağının reddi yönünden katılma yoluyla temyiz hakkını kaybetmiştir....