Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Karşı davacının talebi olan ziynet alacağı davası ve mal rejiminin tasfiyesi davası boşanmanın eki niteliğinde taleplerden olmayıp, ziynet alacağı davasının hukuki dayanağı TMK 226.maddesi olup, bunun görülebilmesi için taraflar arasında herhangi bir boşanma davasının olmasına dahi gerek olmayıp, her zaman kişisel eşyanın iadesinin talep edilebileceği, mal rejimi tasfiyesi davasının ise hukuki dayanağının farklı olduğu, bunun için tarafların boşanma davasının kesinleşmesinin gerektiği ve ancak karşı davalıya ait mal varlığının tasfiyeye konu edilebileceği, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından ziynet alacağı davası ve mal rejimi tasfiyesi davasının tefrikle ayrı ayrı esaslara kaydedilmesinde isabetsizlik olmadığı gibi hernekadar davacı 2019/317 esas sayılı dosyaya verdiği 16/11/2021 tarihli dilekçesi ile tasfiyesini talep ettiği malların ziynetler ve çeyiz eşyaları ve şahsi eşyalar olduğunu belirtmiş ise de bu eşyaların mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyeceği zira bunların TMK...

ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş, reddedilen ziynet alacağı davası yönünden kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalı erkek yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir....

    Davacı-karşı davalı erkek kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat talebi, kadının kabul edilen ziynet alacağı davası, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden, davalı- karşı davacı kadın ise erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile ziynet alacağı davası hakkında ıslah için süre verilmemesi yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf kanun yolu değerlendirmesi, kusur belirlemesi ve tazminatlar bakımından yapılmış, boşanma kararlarına ilişkin istinaf incelemesi yapılmadığı gibi ziynet alacağı davası hakkında verilen kararın kesinleştiği ifade edilerek bu yönden de inceleme yapılmamıştır. İlk derece mahkemesi kararı karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile ziynet alacağı davasına ilişkin olarak taraflarca istinaf edilmiştir....

      Verilen bu karar davalı-karşı davacı erkek tarafından, her iki boşanma davası ile kadının reddedilen ziynet alacağı davası nedeniyle lehine hükmedilmeyen vekalet ücretine yönelik istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davası yönünden ve erkek yararına kadının reddedilen ziynet alacağı davasında vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile sair yönlerden itirazın reddine karar verilmiştir. İstinaf kararı taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararlar, istinaf edilmeyen yönlerden kesinleşmiş olup istinaf edilmeyen konular temyize getirilemez....

        kendi üzerilerinde bırakılmasına, bakiye avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, boşanma davası yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık, ziynet eşyası alacak davası yönünden HMK'nın 362/1- a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

        Bu husus nazara alınmadan hüküm altına alınan alacak için yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Davacı (birleşen davalı)nın boşanma davası kabul edilmiş, bu sebeple lehine vekalet ücreti takdir ve tayin edilmiştir. Ne var ki, yaptığı yargılama giderleriyle ilgili bir hüküm kurulmamıştır. Açtığı boşanma davası kabul edildiğine göre, davacı (birleşen davalı)nın yaptığı yargılama giderlerinin diğer taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru görülmemiştir....

          Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Kadının ziynet eşyalarına ilişkin alacak davasında; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş, davalı cevabında ise davacıyla yapılan anlaşma uyarınca ziynet eşyalarının karşılığında kendi annesi tarafından 3500 Euro davacıya nakit olarak ödendiğini ve annesinin maaşını da kendisine verilen vekaletname ile iki yıl boyunca çektiğini, ziynet borcunun bulunmadığını savunmuştur. Davalı erkek bu cevabıyla ziynetlerle ilgili ispat yükünü üzerine almıştır. Erkek ziynetlerin bedeli karşılığında davalıya para verildiğini gösterdiği delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki davalı erkek cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmıştır....

            (HMK mad. 297/2) Somut davada, mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği, yasal karinenin aksinin hangi deliller ile ne şekilde ispatlandığına ilişkin sübutun gerekçede açıklanmadığı görülmüştür. 2- Ziynet eşyası alacak davasının boşanma davası ile birlikte açıldığı, sonradan tefrik edildiği, bir kısım yargılama sürecinin boşanma dava dosyası içerisinde yapıldığı dikkate alındığında, tarafların boşanmasına ilişkin mahkemenin 2019/291 esas, 2021/216 Karar sayılı dava dosyasının delil olarak dosya içerisine alınması, bu dosya içerisinde alacak davasına ilişkin olan tüm delillerin eldeki dava dosyası ile birlikte değerlendirilmesi, istinaf incelemesinde de değerlendirmeye esas olmak üzere, dava dosyası içerisinde gönderilmesi gerektiği anlaşılmıştır. 3- Yerel mahkemece, hüküm altına alınan altınların niteliği ve değeri yönünden bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmış ise de, dosyada bulunan bilirkişi İbrahim Polat tarafından hazırlanan tarihsiz raporda "ziynet...

            Dava, ziynet eşyası iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı kadın tarafından, düğünde takılan ziynet eşyalarının ekonomik durumunun kötü olmasından dolayı eşine verildiği ve iade edilmediği iddia edilmiş, davalı erkek ise ziynet eşyasından kadında kaldığını, dolayısıyla iadesinin istenemeyeceğini savunmuştur....

            İstinaf başvurusu olmadığından aşağıda belirtilen hususlarda eleştiri yapılmasıyla yetinilmiştir: 1- Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası ile ziynet eşyası alacak davası birbirinden bağımsız iki dava niteliğinde olup; harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bu iki talep (dava) hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken mahkemece bu yönlerden tek dava varmış gibi hüküm kurulması hatalı olmuştur. 2- Mahkemenin karar gerekçesinde açıklandığı üzere, ziynet eşyası alacak davası yönünden dava dilekçesinde bulunmayan altınların ıslah dilekçesiyle davaya konu edilemeyeceği doğru bir şekilde tespit edilmiş ise de, bu durumda mahkemece HMK'nın 26, 141 maddeleri uyarınca sonradan davaya dahil edilen altınlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde fazla ilişkin talebin reddine şeklinde karar verilmesi doğru olmamıştır....

            UYAP Entegrasyonu