Somut olayda mahkemece davacı-karşı davalı kadın lehine 61.218 TL değerindeki ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş olup, bölge adliye mahkemesince ziynet alacağı davasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle, erkeğin ziynet alacağının kabulüne ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, açıklanan sebeplerle, davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağının kısmen reddine ve davalı-karşı davacı erkeğin, ziynet alacağının kısmen kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz peşin harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2021 (Salı)...
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; davacının ziynet alacağına yönelik davası hakkında bir karar verilmemiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi istemiyle, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, ziynet alacağına ilişkindir. Davacının boşanma davası yanında ziynet alacağı davasının da bulunduğu, davanın adli yardımlı açıldığı, adli yardım talebinin de kabul edildiği ancak davacının ziynet alacağı hususunda ilk derece mahkemesi tarafından olumlu-olumsuz karar verilmediği, bu yönden denetlenebilecek bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Mahkemece, ziynet eşyalarının davalı tarafın ailesinde kaldığı, davalı tarafın kadının evden ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürdüğü hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir. Ziynet alacağı davasında ispat yükü kadına aittir. Davacı kadın, ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. Ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne dair hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3- Toplanan delillerden, ziynet eşyalarının davalı erkek tarafından davacı kadından alınarak bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı erkek de ziynet eşyalarının bozdurulup halen kullandıkları ortak konut için harcandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda ise; kadının rızası ile bozdurulmak ve tekrar iade edilmemek üzere ziynet eşyalarının davalı erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir....
Davalı cevabında, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ziynet alacağı davasının kabulü ile bir buçuk metre 22 ayar zincirin (dava tarihi itibariyle değeri 3.555 TL)ve 16 adet 22 ayar burma bileziğin (dava tarihi itibariyle değeri 13.095 TL) aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde 16.650 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda; davacı davaya konu ziynet eşyalarının davalı tarafından alınarak kasaya konulduğunu, ziynet eşyalarının davalıda kaldığını belirterek iadesini talep etmiştir. Mahkemece; ziynet eşyalarının davalı tarafından kasaya konulduğu ve davacıya iade edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Davalı vekili, davacının ziynet alacağı davasında tanık olarak dinlettiği kardeşi...'ın, ......
Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu ziynet eşyalarının evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak bir kısmı ile araba alındığı, bir kısmının da borçların ödenmesi için harcandığı mahkemenin de kabulündedir. Buna göre; ziynet eşyalarının davacı tarafından iade edilmemek üzere verildiğini savunan davalı, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür....
Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür....
Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 2-Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup, onun kişisel eşyası niteliğindedir. Davacı kadın, ziynet eşyalarını davalının bozdurup harcadığını beyan ederek ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin iadesini talep etmiştir. Davalı erkek ise verdiği cevap dilekçesinde ziynet eşyalarının bir kısmı ortak çocukları Ayşe’nin doğumunda harcandığını, bir kısmının davacının tarım-bağkur primlerinin ödenmesinde harcandığını, kalan kısmının da davacı adına alınan üç adet 2/b vasfındaki taşınmazların alımında harcandığını beyan etmiştir. Ziynet eşyalarının bozdurulduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda ziynet eşyalarının kadının prim borcunun ödenmesi ve kadına ait taşınmazların satın alınması için bozdurulduğuna ve kadının rızası ile bozdurulmak ve tekrar iade edilmemek üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır....
Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Olayımızda davacıya ait olduğu anlaşılan ziynetlerin evliliğin devamı sırasında bozdurulduğu ve evin ortak giderlerine harcandığı davalı tarafından kabul edilmektedir. Bu durumda ispat yükü davalıda olup, kadının kendi rızası ile bir takım ziynet eşyalarını verdiği davalı tarafından kanıtlanamamıştır. Ancak varlığı davacı tarafından kanıtlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı-davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından zorla alındığını ispatla yükümlüdür. Ziynet eşyalarının niteliği gereği kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı-davacı kadın tanıklarının ziynet eşyaları konusunda görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı-davacı kadın dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından götürüldüğünü, elinden zorla alındığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....