Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ün 1998 tarihinde evlendiğini, düğünlerini Almanya’da yaptıklarını ve Almanya’da yaşamaya başladıklarını, bir süre sonra taraflar arasında geçimsizlik başladığını ve 2004 yılında ayrıldıklarını, komşuların araya girmesi ile tekrar birleştiklerini ve Danimarka'ya yerleştiklerini, ikinci birleşmelerinde dava konusu senedin tanzim edildiğini ve Almanya'da alınan çeyiz ve ziynet eşyalarının bu senede yazıldığını, davacının müvekkili ile arasının açılmasından sonra Almanya'da yaşadıkları evde bulunan tüm eşyaları üst kat komşusu Ramazan Yavaş'ın oğluna satıp parasını aldığını, davaya konu yapılan ziynet eşyalarını ise bankada bir kasaya koyduğunu, müvekkilinden talep edilen ziynet eşyalarının davacıda olduğunu ve bankada muhafaza edildiğini, iddia edildiği gibi ziynet ve çeyiz eşyalarının müvekkilinin yanında kalmadığını, müvekkillerinden ...'ün bu eşyalar ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

    Dava, ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kabulüne karar verilen ziynet eşyalarının aynen iadesinin, mümkün olmaması halinde taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, 13.04.2006 günlü eşya tespitine ilişkin talep dilekçesinde, altınlar ve diğer takılar başlıklı 10 kalemde belirtilen ziynet eşyalarının dava tarihi itibari ile bilirkişiler tarafından tespit edilecek değerlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, harca esas olarak 10.000,00 TL dava değeri göstererek, bilirkişi tarafından tespit edilecek değere göre harcın tamamlanacağını bildirmiştir. Yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, ziynet eşyalarının toplam değerlerinin 20.921,00 TL olduğu belirlenmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, boşanma davası dosyasından tefrik edilen iş bu davadaki dava dilekçesinde; müvekkili davacının, davalı tarafından evden zorla kovulduğunu, eve dön çağrısının usulsüz olduğunu, evden kovulduğu zaman toplam 122 gram ziynet eşyalarının elinden alındığını, davalıda kalan çeyiz eşyalarının bugünkü değerinin 10.000 TL, ziynet eşyalarının (122 gram altının) değerinin ise 11.000 TL olduğunu, ziynet ve eşyaların toplam bedeli 21.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kadın tarafından boşanma ile birlikte açılarak tefrik edilen ziynet alacağı istemine ilişkindir. Davacı kadın dava dilekçesinde ziynet eşyalarının koca tarafından alındığını ev ve araç alımında kullanıldığını ileri sürmüştür. Davalı erkek cevap dilekçesi ile ziynet eşyalarına hiçbir şekilde dokunmadığını ileri sürmüştür. Davacı kadın, gösterdiği delillerle ve dinlenen tanık beyanları ile dava konusu altınların davalı erkek tarafından kullanıldığını ve iade edilmediğini ispatlamıştır. Buna mukabil davalı erkek, ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını, ziynet eşyalarının kendisine verilmediğini savunmuştur. Davalı, ziynetlerin kendisi tarafından alınmadığı ve ziynetlerin kadın tarafından götürüldüğünü ispat yükü altındadır. Somut olayda erkek, ziynet eşyalarını kadının yanında götürdüğünü yemin delili dışında gösterdiği delillerle ispat edememiştir. Ne var ki davalı erkek delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır....

        Bu durumda, ziynet eşyalarının iddia edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde kaklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi hayatın olağan akışına ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür....

        Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davalı-davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davalı-davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

          Davacı-davalı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı-davalı (kadın) evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez, Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyorum....

            Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davalı-davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davalı-davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyorum....

              Somut olayda; davacı (kadın), dava konusu edilen ziynet eşyası ve düğünde takılan paranın davalı tarafından rızası dışında elinden alındığını ileri sürmüş; davalı koca ise, ziynet eşyalarının bir kısmının ve düğünde takılan paranın araç alımında kullanıldığını, ziynetlerin geriye kalanının ise çalındığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıdan rızası dışında alındığı iddiasının ispatlanamadığı belirtilerek, düğünde takılan ziynet eşya alacağı ve nakit para alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa, davalı bir kısım ziynet eşyasının ve paranın araç alımı için bozdurulduğunu, bir kısmının ise çalındığını beyan etmiş olmakla bu ziynetler ve para yönünden davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davalı, söz konusu ziynet eşyalarının ve paranın, davacının kendi isteği ile iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür....

                Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur....

                  UYAP Entegrasyonu