Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Somut olayda; davacı boşanma davasından önce evi terk etmek zorunda kaldığını, dava konusu edilen ziynet eşyasını davalıdan alamadığını ileri sürmüş, ancak bunu yasal delillerle kanıtlayamamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Çeyiz ve Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma", "karşı boşanma" ile "çeyiz ve ziynet alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı koca tarafından; çeyiz ve ziynet eşyası alacağı, tazminat taleplerinin reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat ve nafaka talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı kocanın ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.. 2-Davacı-karşı davalı kocanın ziynet ve çeyiz eşyası alacağına yönelik temyizinin incelenmesinde...
Davacı ise ziynet eşyalarının evden ayrılırken davalıda kaldığı iddiasını ispat için tanık deliline dayanmıştır. Dinlenen tanıklardan ..... davalının davacıyı evden kovması nedeniyle davacıyı müşterek konuttan almaya giden amcası ve yengesidir, bu tanıklar davacının evden ayrılırken birkaç kılık kıyafet dışında başka eşya almadığını, ziynet eşyasının da üzerinde bulunmadığını açıkça beyan etmişlerdir. Davacının dinlettiği tanıkların beyanları somut ve görgüye dayalıdır. Davacıdan aktarılmış değildir. Bu nedenle, davacının müşterek konuttan ayrılırken ziynet eşyalarını yanında getirmediğini tanık beyanları ile ispatladığını kabul etmek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür....
Bu durumda mahkemece, kadının ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı erkek vekilinin; kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ziynet alacağı davasının reddine karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilmesi yoluna gidilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davalı T3 vekilinin; kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile; Antalya 8....
davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece ziynet eşyalarının davalıya aynen iadesine, mümkün olmaması halinde bedeline karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin boşanma davasının kabulü, reddedilen boşanma davası, reddedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talebi ile ziynet alacağı davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Mahkemece tarafların karşılıklı açtıkları boşanma davalarına ve kadının karşı ziynet alacağı davasına ilişkin yapılan yargılama sonucunda erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş, kadın tarafından ziynet alacağına yönelik istinaf talebi bulunmadığı halde ziynet alacağı davasının reddine yönelik temyiz talebinde bulunulmuştur....
Somut olayda, davacı davalı ile 30.07.2006 tarihinde evlendiklerini, evlendikten yaklaşık 6 ay sonra, davalının düğünde takılan ziynet eşyalarını bozdurarak araba aldığını ileri sürmüş, davalı ise 2007 yılında araç aldığını ancak bedelini ziynet eşyaları ile karşılamadığını, bankadan kredi çektiğini, araç bedelinin bir kısmını da borç aldığını, davacının evden giderken ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü savunmuştur. 2007 yılında araç alındığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, araç bedelinin nasıl ödendiğine ilişkindir. Araç bedelinin ziynet eşyaları ile karşılandığını ileri süren davacının bunu ispat etmesi gerekir....
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davalı-davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davalı-davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davalı-davacı kadına aittir. Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir....
Sayılı ilamı ile "...Davacı kadın, ziynet eşyalarını iade edilmesi şartıyla davalı kocasına verdiğini savunmuştur. Bu durumda kural olarak ispat yükü davacı kadındadır. Ancak, davalı koca cevap dilekçesinde, ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğunu savunmuştur. Açıklanan bu savunma karşısında ispat yükü yer değiştirmiş olup, ziynet eşyalarının davacı kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere kendisine verildiğini davalı kocanın ispat etmesi gerekir. Bundan ayrı, 05.02.2014 tarihli dilekçesi ile davalı koca, ziynet eşyalarını ileride iade etmek üzere davacı kadından aldığını bildirmiştir. Davalı koca yine taraflar arasında ... 9. Aile Mahkemesinde görülen 2010/743 Esas sayılı davanın 08.03.2012 tarihli celsesinde aynı yönde beyanda bulunmuştur. Buna göre, davalı koca, ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir....