Dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın 04/12/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın 23/10/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın 08/05/2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu, bu davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talebi, dava konusu taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında zilyet olmasına rağmen tamamında davalılar ile birlikte zilyet olduğunun tespit edildiği iddiasıyla taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında kendisinin zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 09/10/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, herhangi bir şahsi ya da ayni hakka dayanmadan salt zilyetlik iddiasına dayalı olarak, zilyetliğine yapılan müdahalenin önlenmesini talep ve dava etmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 4. Maddesinde; dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları sulh hukuk mahkemelerinin göreceği düzenlenmiştir. Bu yönüyle davaya bakmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olup, ilk derece mahkemesinin kararı yerindedir....
Her ne kadar dava konusu taşınmaz orman sayılan yerlerden ise de, az yukarıda da belirtildiği gibi, Orman Genel Müdürlüğü ve Hazine davada taraf sıfatını almadığından salt zilyetliğin Korunması isteğine ilişkin eldeki davada bu yön üzerinde durulmamasında kanuna aykırılık görülmemiştir. Kaldı ki; mahkemece, ormanı işgal eden taraflar hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Tüm bu açıklamalar nedeniyle üstün hak sahibi olduğu belirlenen davacının davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda belirtilen gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun görülen yerel mahkeme hükmünün (ONANMASINA), 03.06.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi....
Asliye hukuk mahkemesi, davanın zilyetliğin korunması davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh hukuk mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması davası olmayıp, 2/B arazisinin fiilen kullanıcısı olan davacının kullanıcı olduğunun tespiti ve tescili istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Davacı lehine zilyetlik şerhi verilen taşınmaza davalıların kısmi tecavüzleri nedeniyle zilyetliğin kendisine iadesi ve haksız fiil sonucu uğradığı zararın tazmini istemi ile Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Açıklanan davanın niteliğine göre kullanım kadastrosundan kaynaklanan bir ihtilaf söz konusu olmayıp, genel hükümlere tabi zilyetliğin korunması ve tazminat davası açılmış, mahkemece de nitelendirme bu şekilde yapılmış olmakla hükmün temyizen inceleme mercii Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince de aidiyet kararı ile dosya Dairemize gönderildiğinden görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 28.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin tesbiti ve korunması istemli K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen Ek - 4. maddesi uyarınca 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastrosundan kaynaklanan zilyetliğin tespiti ve beyanlar hanesi şehrine ilişkin bulunduğuna, mahkemece uyuşmazlık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı Kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay ( 16.)...