Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince İpsala Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Somut olayda davacı mülkiyet hakkına dayandığına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu 503 sayılı parselin 1/3 payı tapuda davacı adına kayıtlı bulunmaktadır. Teknik bilirkişilerin 26.03.2012 tarihli raporuna göre, dava konusu olan ve krokide A harfi ile işaretlenen bölüm tapuya kayıtlı bulunmamaktadır. Bu durumda; eldeki dava, 503 sayılı parsel bakımından 4721 sayılı TMK'nun 683. maddesi uyarınca el atmanın önlenmesi, teknik bilirkişilerin rapor ve ekinde krokide A harfi ile gösterilen bölüm ise, aynı Yasa'nın 974 ve devamı maddeleri kapsamında açılan zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Dava dilekçesi kapsamı, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde: teknik bilirkişilerin krokisinde A harfi ile gösterilen tapusuz kısım hakkında zilyetliğin korunması isteği bakımından; davanın, 4721 sayılı TMK'nun 984. maddesinde öngörülen 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır....

        Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,7549 parsel sayılı taşınmazın 13.500 m2 lik kısmına davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu ve zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacı tarafın Hazine arazisi üzerindeki talebinin sadece zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilemeyeceği, davanın bir hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

          Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmaz 3116 numaralı parsel kapsamında kalmakta olup, 3156 nolu parselin ifrazı sonucu 21.4.2010 tarihinde ... adına tapuya tescil edilen bir yerdir. 3156 parsel ise 19.12.1996 tarihinde "hali arazi" olarak ... adına 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca yazılmıştır. Bu durumda; eldeki dava TMK'nun 984 ve devamı maddeleri kapsamında açılan zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Dinlenen davalı tanıkları, davacının ileri sürdüğü müdahale olayının dava tarihinden 3-4 yıl önce gerçekleştiğini, davacının, davalıya ait yere kazık çaktırdığını bildirmişlerdir. Dava dilekçesi kapsamı, dinlenen tanık beyanları bir bütün halinde birlikte değerlendirildiğinde: teknik bilirkişilerin krokisinde 1 numara ile gösterilen kısım hakkında zilyetliğin korunması isteği bakımından; davanın, 4721 sayılı TMK'nun 984. maddesinde öngörülen 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/05/2022 NUMARASI : 2020/197 ESAS, 2022/120 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Korunmasına İlişkin Davalar KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması, tazminat ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması ve tazminat davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 02.07.2012 gün ve 378/247 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı dava dilekçesinde, ecrimisil bedeli ödeyerek kullanmakta olduğu Hazine'ye ait 1135 ve 1138 parsel sayılı taşınmazlara davalının kendisinin haberi olmaksızın buğday ektiğini, bu nedenle davalıdan alacaklı olduğunu açıklayarak davalıdan alacağının tahsilini istemiş; 02.07.2012 tarihli yargılama oturumunda davasını zilyetliğin korunmasına ve tazminatın tahsiline hasretmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

              Yapılan bu saptamalar karşısında davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olmayıp ayni hakka (muhtesata) ilişkin TMK. nun 683. maddesi uyarınca çözümlenmesi gereken müdahalenin önlenmesi, A1 den B1’e açılan kapının kapatılması ve eski hale getirilmesi ile ilgilidir. TMK. nun 6. maddesi uyarınca herkes iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı ... tapusuz durumda bulunan B1’i tapulu yerle birlikte satın aldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı gibi bu hususu tanık beyanlarıyla da kanıtlamamıştır. Dinlenen tanıkların ağırlıklı beyanları ise davacı tarafından tapusuz yerin satılmadığı yöndedir. O halde, davalının tapuda satın aldığı hak 2/60 arsa paylı 15 nolu meskenin çap miktarıyla geçerlidir (TMK m.719). Şu halde, toplanan tüm deliller karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru değildir....

                Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Of Asliye Hukuk ve Of Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının zilyet ve tasarrufunda olan taşınmaza, davalının yaptığı el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Of Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Of Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının zilyetliğe dayandığı, ancak davalı tarafın tapu kaydına dayandığı gerekçesiyle davanın zilyetliğin korunması değil, el atmanın önlenmesi davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 01.03.2012 gün ve 308/149 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava konusu tapusuz taşınmazın Kocasinan Yaylasının içinde olduğu tarafların kabulündedir. Bilindiği üzere; yaylak ve kışlak nitelikli yerler özel mülkiyete konu teşkil etmez. Bu nedenle, somut olayın TMK'nun 974 ve devamı maddelerinde yazılı bulunan "Zilyetliğin Korunması Hükümleri" gereğince değerlendirilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu