Mahkemece, zilyetliğinin korunmasına ilişkin talebi incelemeye görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan davanın görev noktasından reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davada 11.08.1994 başlangıç tarihli ve 3 yıllık kira sözleşmesine dayanılarak bu sözleşme üzerinde davalıların çıkardıkları muarazanın zilyetliğin korunması suretiyle kaldırılması istenmiştir. Gerçekten, kira sözleşmeleri, kiracıya kişisel hak sağlar ve daima tarafları arasında hüküm ve sonuç meydana getirir. Kiralanan şey kiracıya teslim edilince, kiracı feri zilyet durumuna girer ve bu zilyetlik yasa tarafından korunur (TMK. m.974,981,984). ./.. 2009/11150 - 13190 - 2 - Bu tür davaları görmeye de doğru olarak saptandığı üzere sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Davacının kira sözleşmesine dayanarak zilyetliğin korunması isteminde haklı olup olmadığı ve kira sözleşmesinin geçerliliği ve hukuki durumu görevli mahkemede tartışılacaktır....
Davacının tahliye talebi bulunsa da açıkça itirazın kaldırılması talebi bulunmadığından ve itirazın kaldırılmasına karar verilmeden tahliye kararı da verilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Fakat bu halde borçlu kiracı icra dairesine ödemiş olduğu paranın kiralayana ödenmesine muvafakat etmediğinden ve böylece temerrüde düşmüş olacağından icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verir. Borçlu kiracının ilamsız tahliye talebinden sonra menfi tespit davası açması icra mahkemesinin İİK 269/c maddesi hükmüne göre alacaklı kiralayanın tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine ve teminat karşılığında, tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir. Kaldı ki borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararının kesinleşmesinden sonra da menfi tespit davası açabilir zira icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İİK'nun 72/V.maddesi gereğince menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa ilamsız tahliye takibi derhal durur. Bundan sonra artık icra mahkemesi tahliye kararı veremez....
Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,7549 parsel sayılı taşınmazın 13.500 m2 lik kısmına davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu ve zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacı tarafın Hazine arazisi üzerindeki talebinin sadece zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilemeyeceği, davanın bir hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....
Somut olayda, takip adi kira alacağına ilişkin başlatılmış olmakla birlikte, alacaklı tarafça takip talebinde açık olarak kira alacağına ilişkin takip ve tahliye istemi bulunmamaktadır. Bu hal ve şartlar altında müdürlükçe yapılması gereken borçluya, örnek no 7 (genel haciz yolu ile takipte ödeme emri) hazırlayıp göndermek iken, sanki alacaklı yanca İİK 269 maddesi uyarınca tahliye istemli kira alacaklarının tahsiline ilişkin takipte bulunulmuş gibi yanılgılı değerlendirme ile örnek no 13 ödeme emri gönderilmesi de usul ve yasaya aykırı görülmüş bu nedenle de ödeme emrinin iptali yoluna gidilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taşınmaz maliki tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, şikayetçi 3. kişinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ihale yolu ile satışa çıkarılan taşınmazın tahliyesi için İİK'nun 135. maddesi uyarınca kendisine gönderilen tahliye emrinin iptalini talep ettiği, mahkeme tahliye emrinin iptaline karar verildiği, hükmü taşınmaz maliki 3. kişi temyiz ettiği görülmektedir. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikayetçi 3. kişiye gönderilen tahliye emrinin, şikayetçi tarafa tebliğ edildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet (icra memur muamelesi) Uyuşmazlık, borçlu tarafından şikayet niteliğinde açılan, takibin ve tahliye emrinin iptali istemine ilişkindir.Davanın, İİK.nun 269 ve müteakip maddeleri uyarınca alacaklı tarafından açılmış itirazın kaldırılması ve tahliye istemi ile ilgisi yoktur. Bu durumda temyiz incelemesi dairemize ait olmayıp, Yargıtay 12. Hukuk Dairesine aittir. Ancak, dosya adı geçen daire tarafından görevsizlikle Dairemize gönderildiğinden, görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Başkanlar Kuruluna gönderilmesi için 1. Başkanlığına gönderilmesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2011/2249 takip sayılı dosyasında alacaklı vekilinin talebi üzerine düzenlenen 05.11.2018 tarihli tahliye emrinin müvekkili şirkete 08.11.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin taşınmazda alacaklı-alıcı Şekerbank ile borçlu-eski malik arasındaki 11.04.2014 tarihli Vefa Sözleşmesine istinaden kiracı olarak bulunduğunun beyan edildiğini, Vefa Sözleşmesi ile satış ve tescilden sonra yeni bir hukuki durum ve statü oluşturulduğunu, bu nedenle artık İİK'nun 135/2 maddesinin uygulanamayacağını, müvekkili şirketin taşınmazı eski malik ve vefa sözleşmesi tarafı olan Turhan Öztoygar'dan vefa sözleşmesine istinaden 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesi ile 5 yıl süreli olarak kiraladığını, satış ve tescil tarihinden sonra 4 yıllık bir süre geçmesi ve vefa sözleşmesine dayalı kiracılık beyanı ile 01.11.2018 tarihli taşınmaz tespit tutanağına beyan ve itirazda bulunulması dikkate alınmadan, İİK 135/2 maddesine istinaden 05.11.2018 tarihli tahliye kararı tesis edilmesinin, yasal...
Üçüncü kişi, taşınmazı işgal etmekte haklı bulunduğunu, hacizden önce yapılmış resmi bir belge ile ispat ederse, icra mahkemesi, tahliye emrinin iptaline karar verir. Somut olayda, tahliyesi istenen taşınmazın 20/08/2019 tarihinde yapılan ihaleyle alacağa mahsuben alacaklı T3 TAO 'ya ihale edildiği ve ihalenin kesinleşmesi sonucunda ihale alıcısı adına tescilinin yapıldığı, tahliye emrinin düzenlendiği tarihte taşınmazın ihale alıcısı adına kayıtlı olduğu, davacı tarafça tahliye emrine konu taşınmazda bulunmasını haklı kılacak İİK'nun 135/2 maddesi kapsamında bir belge ibraz edilmediği, taşınmaz 25/02/2022 tarihinde davacı tarafından tahliye edilmekle birlikte tahliye tutanağında davacı tarafın İzmir 7....
Tarafların iddia ve savunmalarına göre dava salt zilyetliğin korunması niteliğinde olmayıp taşınmazın üzerinde inşa edilen binanın bağımsız bölümleri üzerinde de ihtilaf vardır. Dava konusu ve muhtesat niteliğindeki bağımsız bölümler Ümraniye Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 28.04.2010 tarih ve 2010/10213- 1306423, Gd - 24100 sayılı karşılık yazılarına göre Hazine adına tapuda kayıtlı 2329 ada 4 sayılı parsel üzerinde yer almakta ve üzerinde 2 B şerhi bulunmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, uyuşmazlığın zeminle bir ilgisi yoktur. Bu nedenle somut olgunun TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bakımdan işin çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekir."...