Mahkemece, davacı alacaklının davalı ile aralarında İ.İ.K'nun 272. maddesinde öngörülen şekilde kira sözleşmesi bulunduğunu ispatlayamaması nedeniyle sırf tahliye taahhütnamesine dayanılarak tahliye ve itirazın kaldırılmasının istenemeyeceği ve İ.İ.K'nun 272. maddesinde düzenlenen onbeş günlük temerrüt süresi dolmadan tahliye talebinde bulunulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı 23/08/2010 tanzim tarihli noter onaylı tahliye taahhüdüne dayanarak icra takibi yapmıştır. İ.İ.K'nın 275. maddesinde; "tahliye talebi noterlikçe re'sen tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçluların takip talebinde tahliye talep edilmediği halde takip talebine aykırı düzenlenen örnek 13 ödeme emrinin iptali bunun kabul görmemesi halinde ise aşkın hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; tahliye talep edilmediği halde borçluya tahliye ihtarını havi örnek 13 ödeme emri gönderildiği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline, aşkın haciz hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği, alacaklılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Konut finansmanına yönelik finansal kiralama işlemlerinde 21/11/2012 tarihli ve 6361 T5, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 33 üncü maddesi uygulanmaz. (4) Konutun satışının bu maddenin üçüncü fıkrası kapsamında gerçekleştirilmesi ve varsa elde edilen bedelin kalan borcu aşan kısmının tüketiciye ödenmesini takiben tüketici veya zilyetliğin devredilmiş olması hâlinde zilyetliği elinde bulunduran üçüncü şahıslar konutu tahliye etmekle yükümlüdür. Konutun tahliye edilmemesi hâlinde konut sahibi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 26 ncı ve 27 nci maddeleri uyarınca tüketici veya zilyetliği elinde bulunduran üçüncü şahıslar aleyhine icra yoluna başvurabilir." şeklindedir. 6502 sayılı Tüketici Kanunu'nun "Temerrüt" başlıklı 34. Maddesinin 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Çarşamba Sulh Hukuk ve Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 304 ada 425 parsel sayılı taşınmazın mülkiyete yönelik uyuşmazlıktan, zilyetliğin korunması istemine ilişkin dava tefrik edilerek, zilyetliğin korunması istemine ilişkin olarak devam edilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce; davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak yargılama sırasında kadastro tutanağı düzenlenerek Kadastro Mahkemesine gönderildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Kadastro Mahkemesi ise; davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra hukuk mahkemesine başvuru sebeplerinin borca itiraz olmayıp, icra takibinin ve ödeme emrinin iptali talebi olduğunu, Mahkemece yanlış değerlendirme yapılarak borca itiraz talebi ile başvurulmuşcasına hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar verildiğini, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinde borcun dayanağı olarak sadece ödenmeyen kira bedelleri ve kira artış farklarının gösterildiğini, ödenmeyen kira bedellerinin hangi döneme, hani aylara ilişkin olduğunun belirtilmediği gibi kira artış farklarının da ne miktar olduğunun belirtilmediğini beyan ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulü ile ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı borçlu hakkında kira alacağına dayalı olarak başlatılan tahliye talepli ilamsız icra takibinde takibin ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, İİK.nun 269/a madde hükmüne göre kesinleşen icra takibine dayanılarak kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalı hakkında, kira alacağının tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü’nün 2012/29 Esas sayılı takip dosyası ile tahliye istemli icra takibi başlattıklarını, davalının ödeme emrinin tebliğine rağmen yasal sürede takibe itiraz etmediği gibi kira borcunu da ödemediğini, kısmi ödemenin ise borcu karşılamadığını belirterek, kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir....
Davacının talebi, murisinin zilyet olduğu ve muristen intikal eden taşınmazın beyanlar hanesinde davalının zilyet olduğunun tespit edildiği iddiasıyla taşınmazın beyanlar hanesinde davacının miras payı oranında zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 08/05/2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün 3351/679 ve 2013/22227- 2014/16366 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir.)...
Davacının talebi, dava konusu taşınmazda zilyet olmasına rağmen zilyet olduğunun tespit edilmediği ve beyanlar hanesinin boş bırakıldığı iddiasıyla taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 31/01/2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının talebi, dava konusu taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında zilyet olmasına rağmen tamamında davalılar ile birlikte zilyet olduğunun tespit edildiği iddiasıyla taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında kendisinin zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 09/10/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 04.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....