Dava dilekçesi kapsamından ve dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının mülkiyeti Hazineye ait bulunan 1816 ada 29 parsel sayılı taşınmazların zilyedi olduğu ve davalının, davacının zilyetliğindeki bu yere badem ağacı dikerek müdahalede bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığına, davacı zilyetlikten başka bir hakka dayanmadığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. TMK.nun 973 maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” şeklinde tanımlanmıştır. TMK.nun 984. maddesine göre gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve her halde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer....
Bu nedenle bu işlemler gerçekleşmedikçe tarafların hakka dayalı bir zilyetliğinden söz edilemez. Bu aşamada taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK. 981 vd. maddelerindeki zilyetliğin korunması çerçevesinde çözülmesi gereklidir. Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı veren mahkeme, açıklandığı gibi görevli olduğundan; hüküm bu sebeple bozulmalıdır....
O halde zemin açısından davacı veya davalılardan hangi tarafın üstün zilyetliği söz konusu ise, o üstün zilyetliğin korunması esastır. Taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı bina gerçekten yapılacak araştırma ve inceleme sonucu satıcı Bekir tarafından yapılmış ve olduğu haliyle davacıya satılıp devredilmiş ise, davacının bu yöne ilişkin isteği hakka dayalı olduğu ve bir yerde TMK.nun 683.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. TMK.nun 981.maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanunun 973.maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir. Yine aynı Kanunun 984.maddesinde de; gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili veya failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve herhalde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer, hükmüne yer verilmiştir. Sözü edilen maddedeki süreler hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin tespiti ... ve... ile ... aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının reddine dair ... .... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 04.02.2010 gün ve 1600/75 sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ...,... TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan ...,... TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına 08.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tespiti ve Elatmanın Önlenmesi ... ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin tespiti davasının reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 15.10.2009 gün ve 824/1392 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL'nin temyiz edenden alınmasına 31.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bölgede bir kısım yerlerin 1990 tarihinde ... tespiti yapılıp kesinleşmiş, çekişmeli taşınmazların ve güneyinde kalan diğer yerlerin ise 2009 yılında kadastrosu yapılmıştır. Çekişmeli taşınmazların kuzeyinde bulunan komşu ... parsel sayılı taşınmazın 1990 yılında yapılan tespitinin, dayanağı bulunan tapu kaydının öncesinde ... (davalı ...'in murisi), ... (davacıların murisi), ile ...'in oğlu ... ve 3. kişi ...'a ait iken kendi aralarında taksim sonucunda ... parselin ... ve ...'in oğlu ...'e düştüğü, ...'in bu yerdeki hissesine karşılık ... tarlasını aldığı gerekçesiyle yalnızca ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, ayrıca dosya arasında bulunan 1952 tarihli harici senetle de ...'in (davalının murisi) ... tarlasındaki hissesini davacıların murisi ...'e sattığı, bahsi geçen ... tarlasının da 2009 yılında ... tespiti yapılan ... ada ... parsel sayılı taşınmaz olup davacıların murisi ... mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği dosya kapsamıyla belirlenmiştir....
Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve esasen davada Hazine taraf bulunmadığına göre uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri çerçevesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. TMK.nun 973.maddesinde, zilyetlik, "...Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir..." şeklinde tanımlanmıştır. TMK’nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir....
Genel Müdürlüğünden alınmış olan ... nolu 11.12.2007-11.12.2017 tarihleri arasında geçerli olan mermer işletme ruhsatına dayalı yani hakka dayalı dava açılarak elatmanın önlenmesi talep edildiğine göre, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yargılamaya devamla tüm deliller toplanıp hükmün esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, hatalı niteleme ile davanın zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilip görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Zilyetliğin Devri Senedi altında imzası bulunan tanıklar dinlenmeden hüküm kurulmuş olması nedeniyle, yapılan inceleme araştırma hüküm vermeye yeterli değildir....
Bu tespit yapılırken üstünlük tanınan zilyetliğin ilgili zilyede mülkiyet hakkı kazandırıp kazandırmadığının herhangi bir önemi yoktur. Diğer bir yandan zilyetliğin korunması davalarında korunması istenilen zilyetlikle beraber herhangi bir ayni ya da şahsi bir hakkın bulunmasına gerek yoktur. Zilyetliğin korunması davaları sonucunda verilen kararlar TMK.nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri uyarınca açılan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı mülkiyetin aktarılması talepli davalarda kesin hüküm teşkil etmez. Yargıtay'ın ve Dairemizin de kökleşmiş içtihatları bu yöndedir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi uyarınca iddianın niteliğine göre temyize konu dava az yukarıda da belirtildiği üzere mülkiyet hakkına dayalı olmayıp, salt zilyetlik hakkına dayalı olup, TMK’nın 981 vd. maddeleri uyarınca açılmış zilyetliğin korunmasına ilişkindir....