"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 28.05.2009 tarihli dava dilekçesiyle, davalı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan . Köyü 94 parsel sayılı taşınmaz 40 dönümü üzerinde müvekkilinin 1984 yılından beri zilyet olduğunu belirterek zilyetliğinin tespitini istemiştir....
Antalya 4.Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı,zilyetliğin değiştirilerek yeniden zilyetliğin tespitine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Antalya 9.Asliye Hukuk Mahkemesi ise , uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki zilyetliğin korunmasına yönelik düzeltim davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamından, 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, Antalya İli, Kepez İlçesi,Çankaya Mahallesinde bulunan 28171 ada 95 parsel sayılı taşınmazın 2/B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine sehven davalı ... Ergün'ün isminin yazıldığı belirtilerek taşınmazın davacı adına tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır....
Keşifte, yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, sınırında bulunan mera parselinin devamı niteliğinde olup olmadığı, meradan açılıp açılmadığı, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte ve nasıl başladığı, zilyetliğin kimden kime ve hangi sebeple intikal ettiği, ne şekilde kullanılageldiği hususunda olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmazın keşif sırasında gözlenen nitelikleri tutanağa geçirilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tespit tutanağında yazılı edinme sebebiyle farklı sonuç doğurması halinde tespit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmesi gereği düşünülmeli ve varsa beyanlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/238 Esas sayılı dava dosyasında taşınmaza iş yapmak için geldiğini beyan ettiğini, davanın zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi davası olmasına rağmen mahkemece, davacının dava konusu taşınmaza malik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ileri sürülmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Uyuşmazlık, mülkiyeti Hazineye ait olan yerde üstün zilyetliğin kimde bulunup bulunmadığında toplanmaktadır. Bu durumda, TMK'nun 974 ve devamı maddeleri gereğince, dava zilyetliğin korunması davasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu tür davalarda dava değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Mahkemece taraf delilleri toplanarak dava tarihi itibariyle üstün zilyetliğin hangi tarafta olduğu belirlenerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraflar arasındaki uyuşmazlık yanlış nitelendirilerek yazılı şekilde Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre dava, hakka dayalı zilyetliğin tespiti suretiyle muarazaanın giderilmesi isteğine ilişkindir. Dosya içerisinde mevcut tapu kaydına göre; İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, İstinye Mahallesi, 386 ada 28 parsel sayılı, 6.468,80 m2 mesahalı, park vasıflı taşınmaz tam hisse ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Sözleşmesine dayalı olan zilyetliğinin korunmasına, haksız ve izinsiz çalılan 5 bloktan oluşan mermerin iadesine veya bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davada davacının zilyetlik iddiasının, arkasında bir hak iddiasını bulundurması, davanın 6100 sayılı HMK'nin 4/1-c madde ve fıkralarında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davası olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1.maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Görev kamu düzenine ilişkin olup aynı zamanda bir dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunması talebini içerdiği, HUMK.'nun 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın ayni bir hakka dayandığını belirterek, taşınmazların toplam değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....
Mahkemece, davanın zilyetliğin korunması isteğine ilişkin olup Sulh Hukuk Mahkemesi görevi kapsamında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararının verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, zilyetliğin dava yoluyla korunması düzenlenmiştir. Bu tür davaların başarıya ulaşması için salt zilyet olunması yeterli olup bunun yanında başka aynı yada şahsi hakkın bulunması aranmamaktadır. Somut olayda, davacı yan, tapuda 41 ada 8 parsel numarası ile dava dışı Hazine adına kayıtlı arsa üzerine yaptırdığı binaya yönelik haksız tecavüzün önlenmesini istemiştir. Başka anlatımla, davacı yan TMK.nun 722 ve devamı maddelerinde düzenlenen, başkasının arsası üzerine para ve malzeme sarf ederek yaptırdığı bina nedeniyle oluşan şahsi hakka dayanarak eldeki davayı açmıştır. Zeminin mülkiyeti hakkında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
Tarafların iddia ve savunmalarına göre dava salt zilyetliğin korunması niteliğinde olmayıp uyuşmazlık taşınmaz üzerinde inşa edilen binaya ilişkindir. Yani zeminle ilgili bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Dava konusu ve muhtesat niteliğindeki binanın 09.06.2008 tarihli teknik bilirkişi raporundaki açıklamalara göre bir kısmının tapusuz alanda, bir kısmının ise dava dışı şirket adına tapuda kayıtlı 863 ada 6 parsel içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, uyuşmazlığın zeminle bir ilgisi yoktur. Uyuşmazlık zemin üzerinde yer alan binaya ilişkin olup hakka dayalıdır. Bu nedenle somut olgunun TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bakımdan işin çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil, (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekir....