Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi, “6831 sayılı Yasa'nın 20.6.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadasto tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. "Kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir....

    Mahkemece, davalının, davayı kabul beyanına değer verilerek beyanlar hanesinde davacıların fiili kullanımında olduğu belirtilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa'ya eklenen Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda, çekişmeli taşınmazın davalı ...'ın kullanımında olduğu taşınmazın beyanlar hanesine yazılmıştır. Davacılar, çekişmeli taşınmazın kullanım durumunun yanlış tespit edildiği iddiasına dayanarak dava açmışlardır....

      , ne zamandan beri, ne şekilde ve ne sıfatla kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden, stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle incelenmesi yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazın kadastro tespit tarihi itibariyle üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığını, zilyetlik var ise sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir....

        Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, eşya hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arzın malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Bir kişi lehine muhdesatın tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesi olanak sağlar. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Kullanım kadastrosu sırasında Kurna Mahallesi çalışma alanında bulunan 140 ada 2 parsel sayılı 5789,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bahçe olarak 2000 yılından beri ...'in fiili kullanımında olduğu şerhi verilerek davalı Hazine adına  tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın beyanlar hanesinde adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın tescil istemi yönünden reddine, fiili kullanım yönünden kabulüne ve taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan "... 2000 yılından beri Mümin evladı ...'...

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespitinin beyanlar hanesinde gösterilen muhdesat ve zilliyetlik şerhine itiraz niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 02.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

              Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez. Muhtesatın beyanlar hanesinde gösterilmesinin koşulları ve hukuki sonuçlarına ilişkin yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde, dava konusu 393 parselin 1987 yılında yapılan kadastro tespitinde davacılara ait 239 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak tarla niteliği ile Hazine adına tespitinin yapıldığı, davacıların bu tespite itiraz ettikleri ve kadastro mahkemesinin 2003/67 Esasında yapılan yargılama sonunda davacıların hak iddia ettikleri 2763 m2'lik yer için itirazlarının reddine karar verilerek 393 parselin tespit gibi tesciline karar verilmiştir. Şimdi davacılar 2763 m2'lik yerdeki zeytin ağaçlarının kendilerine ait olduğu hususunun tapu kaydının beyanlar sütununda gösterilmesini istemektedirler....

                DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:  Kullanım kadastrosu sırasında  Güzlek Köyü çalışma alanında bulunan 158 ada 18, 19, 21 ve 23 parsel sayılı sırasıyla 9113.06, 13722.74, 1453.69 ve 8069.06 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 158 ada 18 ve 23 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki fındık bahçesinin ...'nin, 158 ada 19 ve 21 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki fındık bahçesi ile 19 parsel üzerindeki kargir bina temelinin ...'nin kullanımında olduğu şerhi verilerek davalı ... adına  tespit edilmiştir....

                  Ancak, orman sayılan yerler ile orman içi açıklıklardaki zilyetliğin hukuki değeri bulunmadığı gibi suç oluşturacağı, bu nedenlerle devlet ormanlarında kullanıma, zilyetliği ve muhdesata ilişkin şerh verilemeyeceği gözetilmeden, devlet ormanı olarak Hazine adına tesciline karar verilen çekişmeli parsellerin, kadastro tesbit tutanağının beyanlar hanesinde yer alan “6831 SAYILI YASANIN 2/B MAD. GEREĞİNCE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARTILMIŞ OLUP” şerhi ile 332 sayılı parselin tesbit tutanağının beyanlar hanesinde yer alan “PARSEL İÇİNDEKİ İNCİR AĞAÇLARI ... OĞLU ...’E AİTTİR”, 140 ada 342 sayılı parselin tesbit tutanağının beyanlar hanesinde yer alan “ PARSEL İÇİNDEKİ İNCİR AĞAÇLARI ... OĞLU ... ...’E AİTTİR”, 140 ada 345 sayılı parselin tesbit tutanağının beyanlar hanesinde yer alan “ PARSEL İÇİNDEKİ İNCİR AĞAÇLARI ......

                    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarafların murisi İbrahim'e ait olduğu İbrahim’in sağlığında davalıya hibe ettiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davacı taşınmazın babaları İbrahim’den kaldığı ve taksim yapılmadığını belirterek tüm mirasçılar adına tescili ile üzerindeki havuzun kendisine ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesini istemiş, temyiz dilekçesinde ise taksimen kendisine kaldığını belirterek, keşifte taksim konusunun yeterince araştırılmadığını, taşınmazın kimin zilyetliğinde olduğunun ve üzerindeki havuzun kim tarafından yapıldığının ve fidanların kimin tarafından dikildiğinin yeterince irdelenmediğini belirtmiştir. Davacının talebi dava dilekçesinden anlaşılamadığı gibi yargılama aşamasında da açıklığa kavuşturulmamıştır. Davalı tarafa da usule uygun dava dilekçesi tebliğ edilmemiş, davadan haberdar edilmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu