Beyanlar hanesinde F, G ve H harfleriyle gösterilen evlerin kimlere ait olduğu yazılıdır. Uyuşmazlık; davanın, "zilyetliğin korunması davası mı" yoksa mülkiyete dayalı bir "hak davası mı" olduğu, varılacak sonuca göre davaya bakma görevinin asliye mahkemesine mi, sulh mahkemesine mi ait olduğu noktalarında toplanmaktadır. Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 26.02.1985 gün ve 3156 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik "Vazife" başlıklı 8. maddesinde; "Sulh mahkemesi... II- Dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın: 3. Taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaları...görür." denilmektedir. Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince görülecektir....
Noterliği'nin 19.11.2012 tarih ve 12952 Yevmiye numaralı mirasçılık belgesinde belirtilen tüm mirasçılar adına iki ayrı vekil tarafından vekaletname sunularak mirasçıların tamamını kapsar şekilde yeniden Örnek (2) icra emri düzenlenerek borçluya tebliğ edildiği, icra emrinin tebliği üzerine mirasçılardan ... ve ... vekilinin talebi ile 23.01.2015 tarihinde borçlunun adresine gidilerek borçlunun taşınmazdan tahliye edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurarak söz konusu tahliye işleminin iptalini istediği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir....
Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif Mahkemeye aittir....
Somut olayda davacı kira hakkına dayandığına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26 . maddeleri gereğince Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Asliye Hukuk ve 6.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 402 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmaza davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı,davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....
Asliye Hukuk ve 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 2805 ada 31 parsel sayılı taşınmaza davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı,davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....
Asliye Hukuk ve 5.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kadastro tespiti orman alanı dışına çıkarılarak, hazine adına tescil edilen taşınmazda davalıların değil, davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı, davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....
Davacı sözlü kira akdine dayanarak 7.9.2009 tarihinde tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2009 Şubat, Haziran ayları arası kira bedelinin tahsilini istemiş, ödeme emri 14.9.2009 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı ödeme emrinin tebliğine rağmen itiraz etmediğinden takip kesinleşmiştir. Ödeme emrinin geçerli olup olmadığı ve ödeme emrindeki bulunması gereken unsurların eksik olması şikayete tabi olup şikayet olmadan hakim kendiliğinden nazara alamaz. Ödeme emri şikayet yolu ile iptal edilmediği müddetce geçerlidir. Öte yandan takip talebinde davacı alacaklıınn tahliye talebi bulunduğu da görülmektedir. Örnek 13 nolu ödeme emrinde bu tahliye talebine istinaden çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile istemin red edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali(Ecrimisil) Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili; dava konusu taşınmazın vekil edeni tarafından cebri icra ihalesi sonucu satın alınmış olmasına rağmen, davalı tarafından işgale son verilmediğini bildirerek ecrimisil alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; vekil edeninin taşınmazı kiracı sıfatı ile kullandığını, gelen tahliye emrinin ardından taşınmazı boşalttığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması KARAR Dava, zilyetliğin korunması ve müdahalenin men’i istemine ilişkin olup, Sulh Hukuk Mahkemesince 20.03.2014 tarihinde verilen görevsizlik kararı Dairemizin 10.12.2015 tarihli ve 2014/14070 Esas, 2015/22150 Karar sayılı ilamı ile onanmış ve görevsizlik kararı sonrası Asliye Hukuk Mahkemesince 24.11.2016 tarihinde incelemeye konu karar verilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi gereği; bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un Geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı...