Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması ve Elatmanın Önlenmesi MAHKEMESİ : İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.10.2017 tarihli ve 2016/832 Esas, 2017/1166 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16....

    İİK'nun 274. maddesinde "İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir" düzenlemesi ile 276 maddesinde " Tahliyesi istenen yerde kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremezse derhal tahliye olunur... Borçlunun nesep ve sebepten usul ve füruu, karı veya kocası, ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ve iş ortakları ile borçluya tebaan mecurda oturdukları anlaşılan diğer şahıslar, bu madde hükmünün tatbikında üçüncü şahıs sayılmazlar." düzenlemesi bulunmaktadır....

    Davalı borçlu vekili temyiz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapılmadığını ve usulsüz tebligatın iptali için ..... İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını bildirmiştir. Nitekim davalı borçlu tarafından ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi için ..... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/363 esasında şikâyet davası açıldığı, bu şikâyet sonucunda ödeme emrinin tebliğ tarihinin 24.03.2015 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği ve kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2016 tarihli kararı ile onandığı dosya kapsamından anlaşılmakla birlikte, bu kararın henüz kesinleşip kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece bu husus üzerinde durularak sonucuna göre tahliye talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

      Somut olayda; davacı noter onaylı tahliye taahhüdüne dayanarak icra takibi yapmıştır. İİK'nın 275. maddesinde; "tahliye talebi noterlikçe re'sen tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur.İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır." hükmüne yer verilmiştir. Alacaklı, noterlikçe tanzim edilmiş tahliye taahhüdüne dayanmıştır. Tahliye taahhütnamesinde davalı, kiracı olduğunu kabul etmiştir. Davalının kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir belge gösteremediği anlaşılmıştır....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 135/2. maddesi uyarınca tahliye emrinin iptali şikayetidir. İİK'nın 135/2. maddesine göre, alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, ihalenin kesinleşmesi üzerine alıcı, satış memurluğundan üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir. Üçüncü kişi, taşınmazı işgal etmekte haklı bulunduğunu, haciz/ipotek tarihinden önce yapılmış, haciz/ipotekten önce tapuya şerh verilmiş ya da haciz/ipotekten önce noterde düzenlenmiş veya onaylanmış bir kira sözleşmesi ile ispat ederse icra mahkemesi, tahliye emrinin iptaline karar verir. Taşınmazın borçlu veya üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte olması tahliye emrinin gönderilmesi için yeterlidir....

      Tahliye isteği bulunmayan takip talepnamesine dayalı olarak icra müdürülüğünce davalıya 13 örnek nolu ödeme emri gönderilmiş ise de tahliye talebi olmadan otuz gün süreli ödeme emrinin düzenlenmesi hukuki sonuç doğurmaz. Davacı tahliye isteminde bulunabilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunması zorunludur. Bu nedenle, Mahkemece ödeme emrinin temerrüde esas alınamayacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan, davalı vekili, temyiz dilekçesinde, kiralananın tahliye edildiğini beyan etmiştir. Dava konusu taşınmazın tahliye edilmesi halinde dava konusuz kalacağından, Mahkemece, kiralananın tahliye edilip edilmediği üzerinde de durularak sonucuna göre dava açıldıktan sonra tahliye gerçekleşmiş ise dava konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ve davadaki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinin takdiri gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

        T3 ihale edildiğini, ihalenin kesinleştiğini ve taşınmazın banka adına tescil edildiğini, taşınmazın tescilinden sonra, İÎK.nun 135/2. maddesine göre gönderilecek tahliye emrine esas olmak üzere taşınmazın kimin işgalinde olduğunun tespiti için mahalline gidildiğini ve 22.02.2019 tarihli tahliye ve tespit tutanağı ile, takip ve dava konusu taşınmazın borçlu Hürü Kara'nın işgalinde olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle, İÎK.nun 135/2 maddesine göre tahliye emrinin borçlu Hürü Kara adına düzenlendiğini ve tahliye emrinin borçluya 26.03.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, tahliye emri'ne karşı borçlu Hürü Kara'nın herhangi bir dava açmadığını, onun yerine eşi olduğunu beyan eden T1 isimli takip dışı 3....

        Somut olayımızda, şikayete konu tahliye emrinin Halil Dayar adına düzenlendiği, şikayetçi T1 gönderilmiş ve tebliğ edilmiş bir tahliye emrinin bulunmadığı, hal böyle iken, tahliye emrinin muhatabı olmayan şikayetçinin şikayette aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmış, dolayısıyla Mersin 5. İcra Hukuk Mahkemesince verilen karar isabetli olmuştur. Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararda mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'...

        Davacılar, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliklerinde bulunmasına rağmen, 3402 sayılı yasanın Ek 4. maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, taşınmazın beyanlar hanesine davalının kullanımında olduğunun şerh verildiğini ileri sürerek davalı adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile kendi adlarına zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Davanın 26.12.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan ve zilyetliğin tespitine ilişkin olan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Noterliğinin 15/01/2021 tarih ve 2021/845 yevmiye nolu ihtarname ile Ankara İli, Çankaya İlçesi Dikmen Mahallesi 29355 ada 1 nolu parselde kayıtlı B Blok 172 nolu bağımsız bölümün tahliye talepli gayrimenkul Tahliye ve Teslimine dair ilamların icrası yoluyla başlatılan icra takibi olduğu, icra emrinin borçluya 23/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, buna göre davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takibe dayanak 28.04.2010 tarihli Beşiktaş 5. Noterliğinin 27/10/2020 tarih ve 18662 yevmiye nolu ihtarname T3 ödeme planı göre verilen süre içerisinde sözleşmeden kaynaklanan borçlar ödenmediği için sözleşmenin feshedildiğini, kiralananın satışa çıkarılacağı ihtar edilmiş, yine Beşiktaş 5....

          UYAP Entegrasyonu