Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ten kaldığı ve murisin 1979 yılında vefatından sonra taraflar arasında taksim edildiği ve taksimin ise ibraz edilen 21.04.1980 tarihli senetten önce yapıldığı hususunda çekişme olmayıp; uyuşmazlığın, taşınmaz bölümünün ... tespit tarihine kadar kim tarafından ne şekilde zilyet olduğu noktasında olduğu, ancak temyize konu taşınmaz bölümünün, 31.03.2006 tarihinde yapılan ... tespitine kadar kesintisiz ve aralıksız 20 yıl süre ile kim tarafından ne şekilde zilyet olunduğu konusundaki yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarının uyuşmazlığın çözümüne, inceleme ve araştırmanın ise hüküm vermeye yeterli bulunmadığı belirtildikten sonra HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin ihtilafı aydınlatma görevi de gözetilerek mahkemece taraflardan yeni tanık göstermelerinin istenmesi, taşınmaz başında yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişiler ve tanıklardan taksimin yapıldığı tarihten tespitin yapıldığı 2006 yılına kadar taşınmazın kimin zilyetliğinde...

    ın taşınmazlarda zilyet ve tasarrufunun bulunmadığı ve davalı ... lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davacı Hazinenin davasının kabulüne çekişmeli taşınmazların davacı Hazine adına tesciline karar vermek gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile 130 ada 21 ve 24 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün BOZULMASINA, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı ... kızı ..., çekişmeli taşınmazların zilyetliklerinde olduğu halde 152 ada 2 parselin beyanlar hanesinde soy ismini yanlış yazıldığı, 152 ada 3 parselin ise beyanlar hanesine zilyet olarak isminin yazılmadığı, bu sebeple taşınmazların beyanlar hanesine zilyet olduğu şerhinin yazılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 152 ada 2 parselin beyanlar hanesindeki "bu taşınmaz ... kızı ...’in zilyetliğindedir" cümlesinin çıkarılarak; bunun yerine, "bu taşınmaz ... kızı ...’in zilyetliğindedir" cümlesinin yazılmasına, 152 ada 3 parselin ham toprak olan niteliğinin iptal edilerek tarla olarak düzeltilmesine ve beyanlar hanesine "... kızı ...’in zilyetliğindedir" cümlesinin yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesine zilyetlik şerhinin yazılması istemine ilişkindir....

        in bu taşınmaz üzerinde 2009 yılından itibaren vergi dairesine kayıtlı olarak burada iş yaptığı iddiasıyla davacıların dava konusu taşınmaz üzerinde Orman Kanununun 2/B maddesi kapsamında zilyet olduklarının tespiti, bu taşınmaz ile ilgili kadastro tutanaklarının bu şekilde düzeltilmesi bu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine zilyet olarak ... ve ...'nın tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dava konusu 1615 parsel sayılı taşınmazın ... Kadastro Mahkemesinin 28/05/2001 tarih, 1997 /4 Esas- 2001/17 Karar sayılı ilamı ile ham toprak vasfında Hazine adına tescil edildiği bu kararın 29/04/2002 tarihinde kesinleştiği, bu tarihten itibaren Kadastro Kanununda 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, zilyetlik şerhi ile 2/B şerhi verilmesi istemlerine ilişkindir....

          Doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece taşınmaz başında yeniden keşif yapılmak suretiyle yerel bilirkişi ve tanıklardan davacının taşınmazın tamamında mı yoksa fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen yerde mi zilyet olduğu sorulup, zilyetliğe ilişkin beyanları alınmalı; tamamında zilyet olduğunun belirtilmesi halinde dosyadaki ziraatçi bilirkişi raporu ile beyanlar arasında oluşacak çelişkinin giderilmesi yönünden üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan, önceki raporu da irdeler şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.9.2012 gününde oybirliği ile karar verilmiştir....

            İdare tarafından kamulaştırma bedelinin zilyet adına yatırıldığına dair makbuzun mahkemeye ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin zilyede ödenmesine karar verilir ve bu karar tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Bu müddet içinde Hazine veya üçüncü şahıslar tarafından itiraz edilmesi halinde ise, mahkemece, tespit edilen kamulaştırma bedelinin ileride hak sahipliğini ispat edecek kişiye ödenmek üzere idarece ilanda belirtilen bankada açılacak üçer aylık vadeli hesaba yatırılmasından sonra, taşınmaz malın idare adına tesciline karar verilir. Kamulaştırma bedelinin zilyede verilmiş olması, o taşınmaz malda hak iddia edenlerin genel hükümler dairesinde zilyet aleyhine, bedele istihkak davası açmak hakkını düşürmez....

            Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiasının gerçeği yansıtmayıp haksız ve mesnetsiz olduğunu, mezkur taşınmaz ve taşınmaz üzerindeki binada mevcut dairelerin kullanım ve tasarrufunun ve herkesin zilyet olduğu paylaşımını düzenleyen 30.06.1997 tarihli "el satışı" tutanağı incelendiğinde (2) nolu dairenin müvekkiline ait olduğu ve müvekkilinin zilyet ve tasarrufunda olduğunun açıkça belirtildiğini, bölgede yapılan 2/B kadastrosu sonucunda dava konusu taşınmazda müvekkilinin zilyetliği tespit edilerek, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine tescil edildiğini ve başvuru sonucu müvekkilinin zilyetliğinin kabul edildiğini, taşınmaz üzerindeki sözü edilen dairenin 1997 yılından beri müvekkilinin zilyetliğinde bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. 3. Davalı ...; davacının vefat eden eşi ve kendisinin kardeşi olan ...'nin dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 3 katlı ve 6 daireli binayı yaptığını, taşınmazın tamamının ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dava konusu taşınmaz 1973 yılında kesinleşerek tapu kaydına bağlanmış, 1984 tarihinde hükmen mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı 2011 yılında zilyet olduğu taşınmaz bölümünün adına tescili istemi ile dava açmış olup, dilekçe içeriğine göre kadastro tespitinden sonraki hukuki sebebe dayanıldığı anlaşılmakla temyiz inceleme görevi Yargıtay .... Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek .... Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, ........2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Öte yandan, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacıların zilyetliğinin bulunmadığı da dosya kapsamıyla sabit olup, davacılar, taşınmazda kendilerinin asli zilyet, davalıların ise feri zilyet olduğunu da ispatlayamamışlardır. Hal böyle olunca Mahkemece, davacıların iddialarını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ve dosya kapsamına uymayan değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece, davacı gerçek kişilerin çekişmeli taşınmaza elatmalarını önlenmesine ilişkin ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.1996 gün ve 1995/126-733 sayılı kararının kesinleştiği, bu nedenle parselin nizasız zilyet edildiğinin söylenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama dışı bırakılan taşınmazın Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapuya tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, orman kadastrosu yapılmışsa da, henüz tamamlanmamış ve ilâna çıkarılmamıştır. Gürcüçiftlik Köyünde genel arazi kadastrosu 1965 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz bu çalışmada tapulama dışı bırakılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu