Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hukuki ve fiili durum karşısında açık ayıbın varlığını, 22.06.2021 tarihinde tespit etmesine rağmen zamanında(2 gün) ve usulüne uygun olarak davalı satıcıya bildirmeyerek artık granit kaplama malzemeleri ayıplı haliyle kabul ettiği ve gelinen bu aşama itibariyle ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanma imkanını kaybettiği sonucuna varılmıştır.Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar karşısında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin satım sözleşmesi olduğu, davalının davacıdan granit kaplama malzeme satın aldığı, malzemelerde ki doku problemi nedeniyle açık ayıp bulunduğu, açık ayıbı davacının ilk başta fark etmesine rağmen yasal süre içerisinde davacıya ayıp ihbarında bulunmadığı, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı, davalının ayıplı malzemeleri bu haliyle kabul etmiş sayıldığı, bu nedenle ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamayacağı, dolayısıyla ayıp sebebiyle uğranıldığı iddia olunan zarar ve iade talebini içeren davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde...

    Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden kaynaklanan tapu iptali ve alacak istemine ilişkin olup, Kamulaştırma Yasası hükümlerinden kaynaklanmamaktadır. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Davalılar süresi içerisinde usulüne uygun şekilde zamanaşımı def’inde bulunmuşlardır. 6762 sayılı TTK.nun 25/4.maddesi uyarınca, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanan ticari satışlarla ilgili davalarda zamanaşımı süresi (6) ay ise de, satılanın daha uzun bir süre garanti kapsamına alınması durumlarında garanti süresi sonuna kadar dava açılabilir. Öte yandan satıcı, alıcıyı iğfal etmiş ise, yasada öngörülen zamanaşımından yararlanamaz (B.K.m.207/son)....

          Satış sözleşmesinden kaynaklanan ayıba karşı tekeffül hükümleri Borçlar Kanunumuzda düzenlenmiş olup; ayrıca ticari satış sözleşmelerinin muayene ihbar yükümlülükleri için Ticaret Kanunumuzda özel düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemelere göre alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden doğan haklarını kullanabilmesi için, satıcı tarafından ayıplı bir malın teslim edilmiş olması, alıcının tarafından da muayene ve ihbar yükümlülüklerine riayet edilmesi gerekmektedir. Borçlar Kanunumuzda, satış sözleşmesinden kaynaklanan ayıp, kullanım bakımından değerini ve beklenen faydaları önemli ölçüde azaltan veya satıcı tarafından bildirilen nitelikleri taşımayan mallardaki, maddi, hukuki, ya da ekonomik ayıplar olarak tanımlanmıştır. Bu sebeple bir malın ayıplı olabilmesi için, vaat edilen özellikleri taşımaması ya da herhangi bir vaat bulunmasa dahi kendisinden beklenen vasıflara haiz olmaması gerekmektedir....

            Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

              Keza, 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

                Keza, 29/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.... maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 29/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

                  Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” .... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı ...” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

                    Kararı, davalı vekili ile katılma yoluı ile davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile bilirkişi raporu ile belirlenen alacak miktarının davacı tarafça kabul edildiğinin anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu