Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece,"....Dava, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanan İİK'nun 67. Maddesi gereğince açılmış icra takibine itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, zapta karşı tekeffül nedeni ile davacının ödediği bedeli isteyip isteyemeceği ve varsa davacının alacağının ne kadar olduğu noktalarında toplanmıştır. Davacı ile davalı arasında; 5.2.2010 tarihli faturaya yansıyan ... model ... marka ... araç satımına ilişkin ticari satım ilişkisi kurulduğu, davacının bedeli ödediği davalının da aracı teslim ettiği sabittir. Diğer yandan satıma konu aracın davacı elinde iken Gümrük Müsteşarlığı tarafından aracın 5607 s. Kanuna muhalefet suçu kapsamında değerlendirilen eylemlerle ülkeye sokulduğunun tespiti ile hazine tarafından el konulduğu da sabittir. Zapta karşı tekeffül 6098 s. TBK.nın 214....

    Devlet evveliyatı orman olan bir yer hakkında tapu kaydı oluşturmuş ve özel mülkiyete konu olabileceğini tekeffül etmiş ise bunun sonuçlarına katlanmak ve BK 96. maddesi hükmü de dikkate alındığında alıcının gerçek zararını tazmin etmek zorundadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalı ... Belediyesinin taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması gerekir. Aksi düşünce ile verilen hükmün davacı yararına bozulması gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluk kararına katılamıyoruz....

      Devlet evveliyatı orman olan bir yer hakkında tapu kaydı oluşturmuş ve özel mülkiyete konu olabileceğini tekeffül etmiş ise bunun sonuçlarına katlanmak ve BK 96. maddesi hükmü de dikkate alındığında alıcının gerçek zararını tazmin etmek zorundadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalı ... Belediyesinin taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması ve dolayıyla aksi düşünce ile verilen hükmün bozulması gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluk kararına katılamıyoruz....

        Devlet evveliyatı orman olan bir yer hakkında tapu kaydı oluşturmuş ve özel mülkiyete konu olabileceğini tekeffül etmiş ise bunun sonuçlarına katlanmak ve BK 96. maddesi hükmü de dikkate alındığında alıcının gerçek zararını tazmin etmek zorundadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalı ... Belediyesinin taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması ve dolayıyla aksi düşünce ile verilen hükmün bozulması gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluk kararına katılamıyoruz....

          Dava, 01.02.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olan davacının, kiralananın mülkiyetinin dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğundan bahisle zapta karşı tekeffül hükümleri doğrultusunda davalı kiralayana borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından fesih iradesine ilişkin belgelerin gözden kaçtığı savunması ile temyiz edilmiştir....

            DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkiline, satış yapılan tarih olan 07/09/2009 tarihinden 2014 yılına kadar herhangi bir bildirim yapılmadığını, müvekkili yönünden yasal sürelerin geçtiğini, zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, rücu edilen alacak talebinin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerektiğini, hukuki ayıbın satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmayacağını, bu durumun satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açacağını, kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığının, örneğin ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması durumunun hukuki ayıp olarak kabul edilebileceğini, ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azatlması veya kaldırması gerektiğini, davacı ile dava dışı İbrahim Erdoğdu arasında Ankara 10....

            Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak 1.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/165 esas, 2007/265 karar sayılı ilamı ile müsadere kararı verilmiş ve iş bu karar kesinleşmiştir. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın hukuken ayıplı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesi haklı nedene dayanmaktadır. Somut olayda, davacının 05.10.2000 tarihinde davalıdan satın aldığı aracın müsadere edildiği sabittir. Aracın teminat ile davacıya teslim edilmiş olması sonuca etkili değildir, yani müsadere kararı ortadan kalkmadığına göre davacının olayda kusurundan söz edilemez....

              Bu durumda davacı alıcının TBK'nın 214 ve devamı maddeleri gereğince ödemiş olduğu miktarı zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince akidi olan davalıdan tahsilini talep etmekte haklı olduğu, davalı satıcının davacı alıcıya karşı hukuki ayıbı bilmese dahi sorumlu olmasına, zira satış sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğunun kusursuz sorumluluk niteliğinde bulunmasına, dolayısıyla davalının iyi niyetli olup olmadığının sonucu ve verilen karara etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının zapta karşı tekeffülden kaynaklı zararının satış bedeli olduğu anlaşılmakla davacının zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince ilk talebinin kısmen kabulü ile; 20.079,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve taraflar arasındaki işlemin ticari satıştan kaynaklanmadığı, ticari satışlarda uygulanan avans faizinin uygulanamayacağı anlaşıldığından avans faizi uygulanmasına ilişkin talebin reddine...

              Ltd.Şti'ne karşı ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan yasal haklarını kullanmaksızın muvafakatnamenin geçersizliğinden bahisle davalı Finasal Kİralama şirketine karşı sözleşmenin feshi ile ödediği kira bedelinin tahsilini talep etmesinin Finansal Kiralama Sözleşmesi'nin 7a ve 8b maddelerine aykırı düştüğü,, davacının öncelikle dava dışı satıcıya karşı ayıba karşı tefekkül hükümlerine dayalı davasını açıp, muvafakatnamenin geçerliliğinin bu davada değerlendirilmesi gerektiği, muvafakatnamenin geçersiz olduğu veya Finansal Kiralama şirketinin satıcıya karşı dava açılmasını gerektirir şekilde muvafakatname vermemesi durumunda, Finansal Kiralama şirketine karşı yasal haklarını kullanması gerektiğinden, erken açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                Yani taraflar arasında yapılmış bulunan satım akdi BK 19-20 maddeleri gereğince mutlak butlanla batıl olup, baştan beri geçersizdir.Geçersiz sözleşmelerde, taşınmazın hukuka uygun yollarla tescil edilmiş olması BK 192 maddesindeki satıcının zapta karşı tekeffül borcunu doğurmaz. Çünkü bu madde, sadece hukuken geçerli sözleşmelerde ileri sürülebilir. Davacı geçersiz sözleşmeye dayanarak taşınmazın değerini tazminat olarak isteyemez; sadece geçersiz sözleşme nedeniyle ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet kurallarına göre isteyebilir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını aynı anda iade ile yükümlü ise de, taşınmaz davacının kusuru olmaksızın elinden çıkmış olduğundan onun iade mükellefiyeti yoktur....

                  UYAP Entegrasyonu