Davacı ... 20.09.2005 havale tarihli dilekçe ile vergi kaydı, ırsen intikal, paylaşım ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazın kendisine ait olduğu halde ...'nun şikayeti üzerine kaymakamlık makamınca taşınmazın köy boşluğu olduğuna karar verildiği, taşınmaza yönelik el atmanın önlenmesi ve taşınmazın adına tapuya tescile karar verilmesi istemiyle Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine .... Sulh Hukuk Mahkemesinde 2005/152 esas sayılı el atmanın önlenmesi ve tescil davası açmıştır. Sulh hukuk mahkemesince, çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle davanın 3402 sayılı Yasanın 27. Maddesi uyarınca kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir....
Bilirkişi ek raporunda ayrıca şanzıman şikayeti ile ilgili davalı tarafından iki kez ... iletim plakasının değiştirildiği ve ayıbın giderilmediği, bu sebeple bu işlemin ayıplı olduğu tespit edilmiştir. Servis tarafından araçta yapılan ve davacının bedelini ödediği diğer servis işlemleri vites kutusu ve motorun kullanıma bağlı aşınan parçaların değişimini ve periyodik bakım ve onarımları kapsadığı ve şanzıman arıza şikayeti ile ilgili olmadığı tespit edilmiştir. Bu haliyle davacı şanzıman şikayeti ile davalı servise başvurmasına rağmen davalı servis tarafından bu şikayet ile ilgili olmayan servis işlemleri yapılmış, bunun yanında davacının şikayeti ile ilgili yapılan iki kez ... iletim plakasının değiştirilmesi işlemi de ayıplı olarak yapılmıştır. Davalı tarafça serviste yapılan tüm işlemlerin şanzıman şikayeti ile ilgili olduğunu savunmuş, ancak bu halde dahi davacının şikayeti çözüme kavuşturulmamış ve arıza giderilmemiştir....
İİK'nın 106- 110 maddesine dayalı şikayeti yönünden KESİN olmak üzere ve davacının zamanaşımına yönelik şikayeti yönünden gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere, başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere TEMYİZ yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; zenginleşmenin 1999 yılında kooperatif hisselerinin devri ile gerçekleştiği, davacının zenginleşmeyi 28.07.2007 tarihli bilirkişi raporu ile öğrendiği, 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri geçtikten sonra 06.10.2011 tarihinde takip yaptığı, dolayısıyla alacağın zamanaşımına uğradığı ve davalının da süresinde verdiği itiraz dilekçesinde açıkça zamanaşımı defini ileri sürdüğü gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, zimmet miktarına karşılık yapılan fazla ödemenin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Kooperatif ile üyeleri arasında doğan uyuşmazlıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/4. maddesi uyarınca uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, 28.04.2005 vadeli ve 14.000 TL bedelli senetten dolayı davalının müvekkiline borçlu olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan takibin kesinleştiğini, işlemsiz kalan icra dosyasının yenilendiğini, davalının şikayeti üzerine İcra Hukuk Mahkemesince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini ileri sürerek, 14.000 TL'nin 28.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, senedin yazılı delil niteliğini kaybettiğini, davacının temel ilişkiye dayanmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2 ve 33/a maddelerine dayanan zamanaşımı şikayetinin incelenmesi, bu şikayetin belli bir süre içinde ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/799 K.sayılı kararı). Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine göre daha özel nitelikte olan TTK'nun 690.maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Yasanın 662.maddesinde zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceği sınırlı bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda, borçlular vekilinin İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/1142 Esas 2012/1307 karar sayılı dosyasında ileri sürdüğü meskeniyet şikayeti TTK.nun 662.maddesinde belirtilen dava kavramı içerinde değerlendirilemeyeceğinden, şikayetin yapıldığı tarihten mahkeme kararının kesinleşmesine kadar geçen süre zamanaşımını kesmez....
Maddi olayın tavsifi taraflara, hukuki değerlendirilmesi hakime ait olup, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayeti niteliğindedir. TTK'nun 690. maddesinin yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanan aynı Kanun'un 661. maddesi uyarınca 3 yıllık zamanaşımı süresi anılan tarihler arasında gerçekleşmiştir. O halde mahkemece İİK'nun 71.maddesinin göndermesiyle aynı Kanun'un 33/a.maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu ...'nin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ayrıca zamanaşımı defi, sadece bu defiyi ileri süren davalı bakımından hüküm ifade eder, zamanaşımı definde bulunmayan davalı yönünden hukuki sonuç doğurmaz. Somut olayda; davalı ... . San. Tic. Ltd. Şti vekili zamanaşımı definde bulunmamış, aleyhinde usulüne uygun şekilde dava açılmamış olan, dava .... Srv. Tic. A.Ş vekili davanın kendilerine ihbarı üzerine davanın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davanın tarafı olan davalı ... Otom. İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davada taraf sıfatı bulunmayan .... Serv. Tic. A.Ş vekilinin zamanaşımı definin, davalı bakımından da hukuki sonuç doğuracak şekilde kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
ile davacı yönünden icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile takip dosyasından davacı yana çıkartılan tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile tebliğ tarihinin TK md. 32 gereği 18/12/2020 tarihi olarak belirlenmesine, Davacı zamanaşımı şikayetinin takip öncesi zamanaşımı şikayeti olarak kabulü ile İİK'nun 169/a maddesinin 2....
kırarak girmek şeklindeki eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b., 116/2, 119/1-c, 151. maddelerindeki hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarının gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasa'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımının suç tarihi olan 14.04.2003 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... ve müdafiilerinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....