WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ya verdiği, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın borca itiraz etmeyip, senet bedellerini ödemesi nedeniyle dolandırıcılık kastıyla hareket etmediği gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan şirket temsilcisinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.01.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    Sayılı kararında da belirtildiği üzere; borçlular İcra Dairesine verdiği itiraz dilekçelerinde; borcu kabul ederek itirazını ödeme olgusuna dayandırdığına (borcu tamamen ödediklerini beyan ettiklerine) göre, bu durumda, borçluların ödeme itirazını yöntemince kanıtlaması gerekir. Nitekim borçlular itiraz ve cevap dilekçelerinde de borcu inkar etmeyip borcu ödediklerini savunmuşlarsa da ödeme iddialarına ilişkin herhangi bir yazılı belge sunmadıkları anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalıların istinaf itirazlarının reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle mahkemece kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalıların yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Somut olayda, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 169 ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup ,İİK.nun 167.ve sonraki maddelerine dayanan itiraz ve şikayetlerinin incelenmesi icra mahkemesinin görevi dahilindedir. O halde, mahkemece takip dayanağı bonodaki keşideci imzasının, borçluların murisi ...'na ait olup olmadığının tespiti yönünde, İİK.nun 170.maddesinin göndermesiyle aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrası gereğince, borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler getirtilerek usulüne uygun imza incelemesi yapılmak suretiyle, borca ve fer'ilerine yönelik itirazlarının ise İİK'nun 169/a maddesine göre esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin genel mahkemede yargılamayı zorunlu kıldığı gerekçesiyle hüküm tesisi isabetsizdir....

      Davalı şirkete ödeme emri 24.06.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, 01.07.2008 tarihinde borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiştir. İtiraz alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de dosya işlemsiz bırakılmış ve 01.04.2010 tarihinde davacı vekili tarafından dosyanın yenilenmesi istenmiş 05.04.2010 tarihinde bu talep takibe itiraz edildiği gerekçesi ile red edilmiştir. Bundan sonra yine hiçbir işlem yapılmamış ve 19.03.2012 tarihinde davacı alacaklının vekili yetki itirazını kabul ettiğini belirterek dosyanın Kars'a gönderilmesini istemiş, dosya Kars'a gönderilerek 2012/1146 numarasına kaydı yapılmış, yeniden 02.11.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş ve davalı 05.11.2012 tarihinde itiraz etmiştir. Davacı bu itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı tarafından ilk icra takibine yetki ve borca ilişkin olarak borçlu tarafından 01.07.2008 tarihinde yapılan itiraz ile takip durmuş ve aynı zamanda KTK 109/son maddesindeki 2 yıllık süre kesilmiştir....

        nun 168 vd. maddeleri gereği (yani takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı olarak) "borca itiraz" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacı borçlunun ödeme emrinin tebliğine yönelik şikayeti kabul edildiğinden ve davacı borçluya icra müdürlüğünden usulüne uygun olarak gönderilecek ödeme emri üzerine yeniden itiraz hakkı doğacağından, davacının zamanaşımı sebebine dayalı borca itirazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği görülmektedir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu T1 İth. Tic. Ltd....

        Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 25.000,00 TL işçilik alacağı ve 4.500,00 TL KDV olmak üzere toplam 29.500,00 TL bedelli 25/08/2016 tarihli faturaya dayanarak 17.000,00 TL asıl alacak, 54,00 TL işlemiş faiz alacağının tahsili talebi ile ilamsız icra takibi yapılmış, borçluya 26/09/2016 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, 26/09/2016 tarihinde borca itiraz dilekçesi verilmiş, itiraz dilekçesi alacaklı vekiline 14/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, 17/10/2016 tarihinde açılan dava ile itirazın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiş, mahkemece itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve tazminata hükmedilmiştir. Borçlu itirazında davacı ile 25.000,00 TL'ye anlaştıklarını, 12.500,00 TL'yi elden ödediğini, davacının makbuz vermediğini, kalan kısmını banka aracılığıyla havale ettiğini belirterek borca itiraz etmiştir....

        Yapılan açıklamalar uyarınca, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun sadece icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi halinde, genel mahkemelerde itirazın iptali davası değil, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılması gerekmektedir. Şayet davalı borçlunun yukarıda yer verilen itirazı dışında ayrıca borca itiraz istemiyle sunmuş olduğu başka bir dilekçesi mevcut ise bu hususun mahkemece öncelikle tespit edilmesi, borca itirazı olduğu takdirde davaya itiraz iptali davası olarak devam edilmesi, borca itiraz etmediği takdirde yapılan açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğu nazara alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça süresi içerisinde borca itiraz edildiğinin tespit edilmesi ve davanın itirazın iptali davası olarak görülecek olması ihtimaline binaen ayrıca istinaf sebepleri de aşağıda incelenmiştir....

        Yapılan açıklamalar uyarınca, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun sadece icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi halinde, genel mahkemelerde itirazın iptali davası değil, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılması gerekmektedir. Şayet davalı borçlunun yukarıda yer verilen itirazı dışında ayrıca borca itiraz istemiyle sunmuş olduğu başka bir dilekçesi mevcut ise bu hususun mahkemece öncelikle tespit edilmesi, borca itirazı olduğu takdirde davaya itiraz iptali davası olarak devam edilmesi, borca itiraz etmediği takdirde yapılan açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğu nazara alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça süresi içerisinde borca itiraz edildiğinin tespit edilmesi ve davanın itirazın iptali davası olarak görülecek olması ihtimaline binaen ayrıca istinaf sebepleri de aşağıda incelenmiştir....

          İlk derece mahkemesi; takibe konu 30/10/2016 keşide tarihli, 40.000- TL bedelli çekin keşide yeri İstanbul olduğundan yetki itirazının yerinde olmadığı, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınmasının zorunlu olduğu, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03/02/2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresinin 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıl olduğu, takibe konu çekin 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, bu nedenle de zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, takip borçlusunun diğer senet alacaklıları ile kendi aralarında doğan kişisel defileri takip yapan yetkili hamile karşı ileri süremeyeği, davacı borçlunun takip konusu senetteki imzaya herhangi bir itirazının bulunmadığı, davacının borcu olmadığını iddia ettiği, ancak ispat yoluna gitmediği...

          Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, eldeki dosyaya konu olan davanın muvazaa olgusuna dayandırıldığı, davacıların davalı ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı, davanın TTK'nın 4. maddesindeki koşulları taşıyan ticari bir dava niteliğinde olmadığından Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, İİK'nın 235/2. fıkrasının son cümlesi gereğince iflas sıra cetvelinde başkasının kabul edilen alacağına itiraz davasıdır. Bu dava, İİK'nın 235/1. maddesinin “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar.” hükmü uyarınca 15 gün içinde ticaret mahkemesinde açılır....

            UYAP Entegrasyonu