Borçlu vekilinin istinaf başvurusu ön inceleme duruşması sonunda tahkikat aşamasına geçilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğu, ilk celsede sundukları mazeretin kabul edilmeyerek savunma haklarının kısıtlandığı, cevap dilekçesi sunmamaları nedeniyle vakıaların tamamının inkar edilmiş kabul edilmesi gerektiği, itiraz dilekçesinde bildirdikleri hususlar nedeniyle (yetki, alacağın sebebinin gösterilmemesi, alacağın belirsiz olması, iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sona erdiği, borca ve ferilerine itiraz) kararın kaldırılmasını istemiştir. Tedbir nafakası ara kararı, ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde belge de sayılamaz. Bu nedenle de İİK'nun 34. maddesi hükmü, somut olayda uygulanamaz. Mahkemece tedbir nafakasına hükmedilmiş olup, iştirak nafakası değildir. Bu yönüyle borca itiraz yerinde değildir....
Davacı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla, davalı borçlunun dosyaya sunduğu 27.08.2021 tarihli dilekçede ödeme planına ilişkin beyanda bulunup borca itiraz etmediğini, dilekçenin beyan dilekçesi olup borca itiraz dilekçesi niteliğinde olmadığını, dilekçede takip konusu alacağa itiraz ediyorum denmesine rağmen borçlunun borcu olmadığını söylemediğini, bu dilekçenin borca itiraz olarak kabul edilip takibin durdurulmasına karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Karşıyaka 1....
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişi raporunun tespite elverişli olmadığını, ilk derece mahkemesi kaldırılan gerekçeli kararında davacılar aleyhine, davalı lehine AAÜT uyarınca karşı vekalet ücretine hükmetmemesine karşın istinaf kanun yoluna başvurmalarının ve kararın kaldırılması akabinde mahkemece kurulan kararda bu durum hakkında herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, şikayet ile itiraz arasında hukuki mahiyet açısından önemli farklar olduğunu, borca itiraz davası ile maddi hukuk hükümlerine dayanarak alacağa karşı olan itirazlarının dile getirildiğini, borca itiraz davası ile takibe konu edilen alacağın kendisine ilişkin itirazlarda bulunulduğunu, borca itiraz davası ile takibe konu edilen alacağın kendisine ilişkin itirazlar dile getirilirken şikâyet davasına icra dairesinin yapmış olduğu usule aykırı işlemlerin konu edildiğini, beyanlarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini...
Bu durumda, borcun kabul edilmesi nedeniyle İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca senet üzerine düşülen kayıt nedeniyle takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun ödeme iddiasının ve faiz ile zamanaşımına yönelik itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, senedin teminat senedi olduğu gerekçesiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, kabule göre de; senedin teminat senedi olduğu iddiası İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup aynı Kanunun 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/01/2022 NUMARASI : 2022/89 ESAS 2022/170 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul 35.İcra Müdürlüğü 2021/14057 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine itiraz ettiğini, borca itirazının bulunduğunu, dava konusu senet borcunun ödendiğini, öncelikle tedbir kararı talep ettiğini, icra emrinin ve icra takibinin iptaline, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
in temyiz talebi üzerine yapılan incelemede; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın yaralama, tehdit ve konut dokunulmazlğığını ihlal suçlarının sübutunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamış ise de; Dairemizin 14.06.2006 gün ve 2005/1966 Esas, 2006/2576 Karar sayılı ilamı ile bozulan ve sanık ... hakkında mahkemece verilen 18.09.2004 tarih ve 127/204 sayılı mahkumiyet hükmünün tarihi de dikkate alındığında, 765 sayılı TCK.nun 102/4 maddesine göre belirlenen ve 5 yıl olan asli dava zamanaşımı süresinin, bozmadan sonra verilen 10.12.2009 tarihli mahkumiyet hükmünden önce dolduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükümlerin CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, 765 sayılı TCK.nun 102/4 maddesi uyarınca sanık hakkında yaralama, tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından açılan kamu davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN...
ı kasten silahla yaralama suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin ve takdir kılınmış ise de, müsnet suçların kanunda öngörülen cezasının üst sınırına göre 765 sayılı TCK.nun 102/4 maddesi uyarınca beş yıllık asli zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, zamanaşımı süresini kesen en son hukuki işlemin Asliye Ceza Mahkemesinde 10.10.2005 tarihinde sanığın savunmasının alınması olduğu, bu tarihten sonra zamanaşımını kesen yada durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği, yeniden işlemeye başlayan 765 sayılı TCK.nun 102/4 maddesindeki beş yıllık asli dava zamanaşımı süresinin mahkemece hüküm verilmesinden önce 10.10.2010 tarihinde dolduğu anlaşılmakla, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322 maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında kasten silahla yaralama suçlarından açılan kamu davalarının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddesi uyarınca...
in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçunun sübutunun kabulünde ve suç niteliğinin tayininde bir isabetsizlik bulunmamış ise de; suç tarihi olan 13.03.2003 tarihi de dikkate alındığında, 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan genel dava zamanaşımı süresinin temyiz incelemesinden önce dolduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükmün BOZULMASINA, ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen ZAMANAŞIMI NEDENİYLE 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2 ile 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE 23.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....
yi kasten yaralama suçundan kurulan hükme hasren yapılan incelemede; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kasten yaralama suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçunun niteliği tayin olunmuş ise de; sanığa atılı suç için kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibari ile 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2.maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan uzatılmış dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 28.04.2004 tarihi de dikkate alındığında, temyiz incelemesinden önce 28.10.2011 tarihinde dolduğu anlaşıldığından, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322.maddesi gereğince, sanık hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8.maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 05/06/2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
uğradığı, takas vs. tüm itirazlara borca itiraz denildiğini, davacıların reddi mirasa ilişkin talepleri 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 169.maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir....