ı yaralama suçunun sübutunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamış ise de; suç tarihi olan 02.08.2002 tarihi de dikkate alındığında, 765 sayılı TCK nun 102/4 ve 104/2. maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan genel dava zamanaşımı süresinin temyiz incelemesinden önce dolduğu anlaşıldığından, hükümlerin BOZULMASINA, ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2. maddeleri uyarınca sanık hakkında yaralama suçundan açılan kamu davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN KALDIRILMASINA 03.03.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....
ın yaralama suçunun sübutunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamış ise de; suç tarihi olan 24.07.2003 tarihi de dikkate alındığında, 765 sayılı TCK nun 102/4 ve 104/2. maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan genel dava zamanaşımı süresinin temyiz incelemesinden önce dolduğu anlaşıldığından, hükmün BOZULMASINA, ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2. maddeleri uyarınca sanık hakkında yaralama suçundan açılan kamu davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN KALDIRILMASINA 02.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. Karara Uygundur, Yazı İşleri Müdürü ......
TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kasten yaralama suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin olunmuş ise de; sanığa atılı suç için kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibari ile 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2 maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan uzatılmış dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 30.12.2003 tarihi de dikkate alındığında, temyiz incelemesinden önce 30.06.2011 tarihinde dolduğu anlaşıldığından,hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322 maddesi gereğince, sanık hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE 765 sayılı TCK.nun 102/4,104/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 21/02/2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Hakkında başlatılan icra takibi sırasında, alacaklı vekilinin de icra dairesinde hazır bulunduğu esnada borcun tamamını 20.09.2004 tarihinde ödemeyi taahhüt eden ve bu ödemeyi yapmadığı için şikayet edilen borçlu-sanık hakkında yapılan şikayet üzerine başlatılan yargılamada, 21.09.2004 suç tarihi itibariyle atılı suçun zamanaşımının dolmadığı, ayrıca hükümden sonra 01.06.2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5358 sayılı İcra İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri karşısında sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır." görüşüyle itiraz yasayoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü....
Hakkında başlatılan icra takibi sırasında, alacaklı vekilinin de icra dairesinde hazır bulunduğu esnada borcun tamamını 20.09.2004 tarihinde ödemeyi taahhüt eden ve bu ödemeyi yapmadığı için şikayet edilen borçlu-sanık hakkında yapılan şikayet üzerine başlatılan yargılamada, 21.09.2004 suç tarihi itibariyle atılı suçun zamanaşımının dolmadığı, ayrıca hükümden sonra 01.06.2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5358 sayılı İcra İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri karşısında sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır." görüşüyle itiraz yasayoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü....
İcra Müdürlüğünün 2010/5598 sayılı takip dosyasından, 19.04.2010 tarihli haciz sırasında cebri icra tehdidi nedeniyle davacının itirazi kayıtla 3.kişi olarak 7.941,42 TL. ödediğini belirterek bu para üzerinde, İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili ve borçlu duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır. Mahkemece, 19.04.2010 tarihinde davacıya 7 günlük süre verildiğini, 22.04.2010 tarihinde bu işlemi şikayet ettiğini şikayetin 30.04.2010 tarihinde red edildiğini davanın 16.06.2010 tarihinde 7 günlük süreden sonra açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 3.kişinin, İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Dava konusu haciz 19.04.2010 tarihinde yapılmış ve davacı 3.kişi olarak verdiğini belirtmiştir....
Güvenlik Sistemleri Merkezi İş Ortaklığının davalı idare tarafından kesilen cezanın tahsili için kendisine ait iş hanının haczedilmesi üzerine, anılan şirketin kamu borcunu itirazi kayıtla ödediğini, haciz kararının hatalı olduğunun vergi mahkemesi kararı ile sabit olduğu halde ödediği paranın iade edilmediğinden, 15,489,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşutur. Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının ortağı olduğu ... Güvenlik Sistemleri İş Ortaklığı'nın vergi borcundan dolayı davacı hakkında ihtiyati haciz yapıldığı, davacının itirazi kayıtla 15.489,00 TL'yi ödediği, hakkında yapılan ihtiyati haciz kararının iptali için ... 5. Vergi Mahkemesinin 2011/898 Esas sayılı dosyası ile dava açtığı, mahkemece işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddedildiği, ... 4....
HAKSIZ FİİL SEBEBİYLE TAZMİNAT DAVASINDA ZAMANAŞIMI HAKSIZ EYLEMİN AYNI ZAMANDA SUÇ OLUŞTURMASI TAZMİNAT DAVASINDA CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN UYGULANMASIBORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 60TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 102 "İçtihat Metni"Davacılar M.. Y.. ve diğeri vekili Avukat Y.. P..tarafından, davalı H.. B.. aleyhine 13/11/2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalının evli olan davacı M.. Y..'...
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmelerde malzeme bedelinin, malzemelerin teslim alındığı tarihteki yabancı paranın TL karşılığı olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının malzemeleri teslim alırken itirazi kayıt koymadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Toplu ödeme sırasında davacı tarafından faiz hakkının saklı tutulduğuna ilişkin kayıt veya belge araştırması yapmayan Mahkemenin, hükmüne esas tuttuğu hesap bilirkişisi raporuyla, yukarıda belirtilen 11.05.2012 günlü dilekçe itirazi kayıt niteliğinde kabul edilerek sonuca gidilmiş ise de; anılan dilekçe içeriği dikkate alındığında faiz hakkının saklı tutulduğundan bahsetmek mümkün değildir....