Zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK'nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md.) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür....
Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı itirazında bulunması karşısında davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde davalılar hakkında davaya konu kazaya ilişkin olarak 29/11/2016 tarihinde icra takibini başlattığını beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince ödeme belgesi ile icra dosyası getirtilmeden karar verilmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince ödeme belgesi ve ilgili icra dosyası getirtilerek takip tarihi, ödeme emri tebliğ tarihi ve yine takibe ilişkin her işlem denetlenerek zamanaşımını kesecek nitelikte bir icra takip işlemi olup olmadığı, işlem tarihinden itibaren yeniden başlayan zamanaşımı süresine göre eldeki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı değerlendirilerek sonucuna göre zamanaşımı defi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Somut olayda davaya konu kaza; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde gerçekleşmiş olup buna göre eylem için(TCK 89/1) 5237 Sayılı TCK'nın 66/1-5 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 18.04.2014 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınmak suretiyle karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." hükmünün bulunduğu da dikkate alındığında; davaya konu kaza tarihinin 11.06.2010 olup, uygulanacak zamanaşımı süresi 8 yıl olduğu anlaşılmakla; davacının dava şartı arabuluculuğa başvuru tarihinin 01.04.2019, dava tarihinin 15/10/2019 olduğu da nazara alındığında zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafından da zamanaşımı def'inin ileri sürüldüğü anlaşılmakla davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine" karar verildiği anlaşılmıştır....
den 46.142,72-TL bedelle satın alındığı, davacının araçta yaşadığı problemler nedeniyle ilk olarak 12/04/2016 tarihinde yetkili servise başvurduğu, bu tarihten sonra benzer şikayetlerle ayrı ayrı tarihlerde servise başvuru yapıldığı, davalıların süresinde zamanaşımı itirazında bulunması sebebiyle öncelikle zamanaşımı husususun değerlendirimesi gerektiği, davaya konu araca yönelik garanti süresine ilişkin özel bir anlaşma yapılmadığından kanun gereği zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, ... Ltd. Şti. cevap dilekçesinde aracın davacıya 09/01/2015 tarihinde teslim edildiğini beyan ettiği, 2 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte başladığı, davanın ise 02/12/2017 tarihinde açılmış olması nedeniyle zamanaşımı süresinin dolduğu, garanti süresi içinde servise başvurulması ve servisin tamirde geçirdiği sürenin garanti süresini uzatmadığı, taraflar arasında düzenlenmiş bir garanti şartnamesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Somut olayda; kaza tarihi 12.08.2014 olmakla, zamanaşımı yukarıda belirtilen kanun gereğince 3 ay 2 gün durduğundan süre 8 yıllık ceza zamanaşımı son günü olan 14.11.2022 günü dolacaktır. Yine dosya arasında arabulucuya 21.09.2022 tarihinde başvurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin 28.09.2022 tarihinde sonuçlandığı, arada geçen süre içerisinde de zamanaşımının işlemeyeceği anlaşıldığından bu süre zarfında da zamanaşımı yine durmuş olacaktır. Dava 06.10.2022 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açıldığından mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek geekmiştir. HMK'nın 355....
Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def'î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı). TBK'nın 72/1. (BK'nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise "ceza zamanaşımı süresi"dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 05/05/2016 tarih, 2016/1071 Esas - 2016/13433 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun isteminin, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti olup, senetlerin vade tarihine bakılmaksızın zamanaşımının şikayet tarihinde dolmadığı anlaşılmıştır....
İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/06/2006NUMARASI : 2006/351/956 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlunun yapılmış olduğu zamanaşımı şikayeti ile ilgili olarak mahkeme kararının gerekçe bölümünde Konya 6.İcra Müdürlüğünün 2004/7158 esas sayılı dosyası incelenerek karar verilmiş, ancak hüküm kısmında yukarıdaki takibe ilişkin olarak icranın geri bırakılmasına yazılması gerekirken şikayetle ilgili olmayan 3.İcra Müdürlüğünün 2004/2095 sayılı takiple ilgili olarak icranın geri bırakılmasına karar verilmiş olması maddi hata sonucu olduğundan bunun mahallinde talep halinde mahkemece her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna...
Dolayısıyla zamanaşımı süre başlangıcının takibin başlatıldığı ve faalin bilindiği 27/04/2018 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Zamanaşımı def'i mahiyetinde olduğundan süresinde ileri sürülmesi elzem olup; dava dilekçesi davalı ...'ye 09/07/2021 tarihinde, davalı ...'ye 05/07/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalılar vekili 16/07/2021 tarihinde cevap dilekçesindeki savunmaları ile birlikte zamanaşımı def'ini ileri sürmüştür. Yukarıda da izah edildiği üzere davacı tarafından dava edilen takibin başlangıç tarihi 27/04/2018 olduğu, bu tarihte alacağa ilişkin zamanaşımı süresinin kesildiği, borçlular tarafından takibe 31/05/2018 tarihinde itiraz edildiği ve takibin bu itiraz neticesinde durduğu, davacının itiraz sonrası 2 yıllık zamanaşımı süresinde zamanaşımını kesecek veya durduracak herhangi bir işleminin bulunmadığı, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi işleminin yapıldığı, dolayısıyla TBK 73. Maddesi ve KTK 109....
Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK'ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 12.05.2008 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 15.05.2018 tarihinde açılmış, 16.03.2021 tarihinde ise ıslah edilmiştir. Esasen, dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa dahi saklı tutulan bu hak da asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olup, açılan ilk dava ile istenmeyen sigorta bedeline ilişkin işleyen zamanaşımı süresi kesintiye uğramayıp, devam etmektedir. Davalı vekili gerek cevap dilekçesi gerek ise ıslah dilekçesi üzerine süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuş olup KTK'nın 109/2. maddesindeki uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 15.02.2016 tarihi itibariye zamanaşımı dolmuştur. Ancak, dosyada mevcut davacıya ait engelli sağlık kurulu raporunda % 50 olarak tespit edilen maluliyetin, yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 06.01.2020 tarihli E.Ü....