WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte şikayet ve borca itiraz olup mahkemece davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırılmıştır. TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşması mümkün değildir (HGK. 24.05.1989 tarih ve 1989/11- 294 E, 1989/378 K). Limit aşımına ilişkin şikayet, süresiz olarak her zaman ileri sürülebilir....

Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, -----, bilirkişi raporu, icra dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ----- tarafından davalı hakkında ------ üyeliğinden kaynaklı ----- yılları arası aidat alacağının tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip yapıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde borca, işlemiş faize ve bir kısım alacaklar yönünden zaman aşımı def'inde bulunduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin cevap dilekçesinin süresinde olmadığı ve cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesi süresinde olmamasına rağmen yukarıda belirtilen ------ uyarınca davalı borçlunun süresi içerisinde icra takibine yapmış olduğu itiraz dilekçesinde zaman aşımı def'inde bulunduğu anlaşılmakla davalının zaman aşımı def'inin süresinde olduğu kanaatine varılarak zaman...

    Somut olayda, ödeme emrinin, borca itiraz eden borçluya 06/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra (09/05/2016 tarihinde) icra mahkemesine itirazlarını bildirdiği, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin olarak da bir şikayette bulunulmadığı görülmektedir. O halde mahkemece borçlunun isteminin süre aşımı sebebiyle reddine karar vermek gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru değil ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 35,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Yargıtay kararlarında da istikrarlı olarak değinildiği üzere mükerrerlik iddiası borca itiraz niteliğindedir. Bu itirazın genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK'nın 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup bir hukuki sonuç doğurmaz (Yargıtay 12.HD 2020/5295 E, 2021/845 K; Yargıtay 12.HD 2016/19783 E, 2017/12012 K; Yargıtay 12.HD 2016/18076 E, 2017/9687 K). Somut olayda, davacı borçlunun iddiasının borca itiraz niteliğinde olduğu, icra mahkemesince şikayet olarak incelenmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple istinaf isteminin yerine olmadığı anlaşılmıştır. Yapılan değerlendirmeler neticesinde ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusun HMK'nın 353/1- b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet ve beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Suç tarihi olan 02.06.2004 tarihi ile inceleme tarihi arasında 765 sayılı TCK’nin 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen zaman aşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması; Bozmayı gerektirmiş, katılan sanıklar ve katılan vekilinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı ve CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 30.04.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Şikayet dilekçesinin sonuç kısmında tebliğ tarihinin “12.08.20124” olarak düzeltilmesi istenilmiş, başlangıç kısmında ise muttali olma tarihi olarak “12.08.2014” tarihi gösterilmiş ise de şikayete konu ödeme emri tebliğ işleminin 25.12.2014 tarihinde yapılmış olması karşısında daha önce öğrenilmiş olması mümkün olmadığından, yıl bölümünün 2014 yazılmasının maddi hata niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Buna göre şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin 12.08.2015 olarak kabulü gerekmekle, borçlunun 17.08.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı şikayet İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürededir. O halde mahkemece şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/725 E., sayılı dava dosyası ile dava açtığını, karşı tarafın yasal süresi içerisinde İcra Müdürlüğü'ne itiraz başvurusunda bulunarak, borca itiraz ederek zamanaşımı iddiası ile borcu ödemekten kaçınabileceğini, borçlu tarafın bu yönlü bir itirazı olmadığını, alacaklının zamanaşımına uğramış olan bir alacak için ilamsız icra takibi yapmasının, borçlu alacağın (borcun) zamanaşımına uğradığını ödeme emrine (borca) itiraz yolu ile ileri sürülebileceğini, icra kovuşturmasına karşı zamanaşımı nedenine dayanan bir itiraz ileri sürülmemiş olmasının, zamanaşımı savunmasından vazgeçmiş olduğu anlamına geleceğini, zamanaşımına uğrayan bir borcun rızaen ödenmiş olması itibariyle BK'nun 62. maddesinin hükmü gereğince geri alınmasının istenmesi mümkün olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini, karşı taraf kötüniyetli olduğundan %20'den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatının karşı taraftan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir...

            Yukarıda alıntı yapılan kanun metninden anlaşıldığı üzere borçlunun kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte borca, yetkiye ve imzaya itirazı var ise 5 günlük yasal süre içerisinde ileri sürmesi gerekmektedir....

            TTK 750. maddesine göre zaman aşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesilir. TTK 751/2. maddesine göre zaman aşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir zaman aşımı işlemeye başlar. TTK 750. maddesinde zamanaşımını kesen sebeplerden olarak sayılan dava açılması hususunda anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının alacağını def'i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir....

            Dava ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde şikayet olup, İİK'nun 16. Madde gereğince bu yöndeki şikayetler takibi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. İcra dosyası incelendiğinde, şikayetçi borçlunun vekili aracılığıyla 12/07/2019 tarihinde icra dosyasına borca itiraz dilekçesi sunduğu, şikayet dilekçesi ile de, takibi öğrenme tarihinin 06/07/2019 tarihi olduğunu beyan ettiği, ancak mahkememize usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 10/12/2019 tarihinde yapıldığı, bu nedenle usulsüz tebligat şikayetinin süresinde yapılmadığı, takibin kesinleştiği anlaşılmakla şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle REDDİNE, karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; İstanbul 13....

            UYAP Entegrasyonu