WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz. Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.)....

    Eldeki davada uyuşmazlık 6098 sayılı TBK m.72/1 maddesi uyarınca ceza zaman aşımına ilişkin sürelerin zaman aşımı süresi olarak uygulanıp uygulanamayacağı ve buradan varılacak sonuca göre davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Zaman aşımı kurumu ve ilgili mevzuat hükümleri: Bu nedenle zaman aşımı kurumu ve zaman aşımı ile ilgili mevzuat hükümlerini irdelemekte fayda bulunmaktadır. Zaman aşımı, ihtilafların, uyuşmazlıkların bir an önce sonuçlandırılmayıp uzun süre askıda bırakılmasının toplumun barış ve huzurunu bozacağı düşünülerek yargı yoluyla hak aramaya konulan zaman sınırıdır. zaman aşımı kurumu bir maddi hukuk kurumu değildir. Bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir def'idir 6098 sayılı TBK'nın . zaman aşımı başlıklı 72....

    Her ne kadar davaca taraf 2015 yılından itibaren biriken temettü alacağı olduğunu ve zaman aşımı geçmediğini ileri sürmüş ise de, davalının dayandığı ibraname ve devir sözleşmesi ile artık taraflar arasındaki ilişkinin tasfiye edildiği, tüm hisselerin devir edildiği, başka bir hak ve alacak ilişkisi, ortaklık durumu kalmadığı açıkça anlaşılmaktadır. İmzası inkar edilmeyen ibraname ve 25/09/2014 tarihli sözleşmeden sonra takip tarihine kadar TBK'nın 147. Maddesi uyarınca belirlenen 5 yıllık zaman aşımı geçmiş olduğundan ve davalılar süresinde zaman aşımı definde bulunduğundan, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

      Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hallerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar.'' düzenlemesi kapsamında ödemeden itibaren zaman aşımı 2 yıldır. Sorumluların kimler olduğu bellidir. TBK 149. Madde de alacağın muaccel olmasından bahsetmiştir. Davacı ödemekle alacağı muaccel hale gelmiştir. Diğer davalıların (müteselsil sorumluların) kusur ve sorumluluk miktarı belirlenmesi için yargılama devam ediyorsa bu ancak süresinde açılan davada bekletici mesele teşkil eder. Davacı zaman aşımı geçmeden dava açması ve mahkemece diğer davanın sonucu beklenmesi gerekirdi. Ayrıca somut olayda ceza zaman aşımı ile de bir alakası yoktur. Zira müteselsil sorumlular arasında rücu davasın ceza zaman aşımı uygulanmaz....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Dairemizin “davalı vekilinin 12.07.2010 tarihinde yapılan ıslaha karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu konuda ek rapor alınmasına ve davacının işe girişinin 07.09.2005 olarak kabul edilmesine rağmen zamanaşımı defi nazara alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “ek raporda ıslah tarihi 22/05/2004 olarak alınmak suretiyle davalının zaman aşımı itirazı doğrultusunda fazla çalışma ücreti ve bayram-genel tatil çalışma ücreti alacağı hesaplandığı, ıslah harç tarihi 20/05/2009 tarihi olmasına rağmen hesaplamanın 22/05/2004 tarihinden başlatılmasının 2 gün davacı aleyhine olmasına rağmen davacı tarafın bu yönde itiraz yahut temyizinin bulunmadığı” gerekçesi ile direnilmiş olup, ek raporda zamanaşımının ıslah dilekçesinin harçlandırıldığı tarihe göre dikkate alındığı, bu nedenle direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşılmış olup; 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle...

          Maddesindeki 5 yıllık zaman aşımı uygulamasına son verildiği, söz konusu alacaklarla ilgili 10 yıllık zaman aşımı uygulamasının getirildiği, 2007/06 ayına ait prim borcu için 10 yıllık zaman aşımı süresi söz konusu olup 2017/06 ayı primlerinin 31/07/2007 tarihine kadar yatırılması gerektiği ve 01/08/2007 tarihinden itibaren başlayacak olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin 01/08/2017 tarihinde dolacağı, davacıya 16/06/2021 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği dikkate alındığında takip dosyasındaki ödeme emrinin zaman aşımından dolayı iptali gerektiği "gerekçesiyle "DAVANIN KABULÜ ile davalı kurum tarafından 2019/034589 takip nolu dosyada düzenlenen 25973416 sayılı ödeme emrinin İPTALİNE ve davacının ödeme emri nedeniyle kuruma borçlu olmadığının TESPTİNE" karar verilmiştir....

          Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının -----.İş Mahkemesi'nin-------esas sayılı dosyasındaki kararı gereğince ------ yaptığı ödemeden davalı sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığı, davacının bu bedeli kısmen ya da tamamen davalıdan talep edip edemeyeceği, talebinin poliçe kapsamında olup olmadığı, faizin başlangıcı ve türü, bu kapsamda itirazın iptali ile icra inkar koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı görülmüştür.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde zaman aşımı defide bulunması nedeniyle öncelikle tahkikat aşamasına geçilmeden evvel bu husus incelenmiş, zaman aşımı defi yönünden yapılan incelemede; iş kazası tarihinin 01/01/2012 olduğu, poliçe tarihlerinin 15/09/2011-15/09/2012 olduğu,-----İş Mahkemesi'nin------esas sayılı dosyası gereğince davacının dava dışı ------11/09/2019'da ödeme yaptığı, icra takibinin 30/10/2021 tarihinde başlatıldığı, rücuen alacak davasının 24/10/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....

            İcra Müdürlüğü dosyasında anılan dosyada alınan bilirkişi raporunda doğrultusunda 28.01.2016 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, davalı borçlunun yasal süresi içinde alacağın zamanaşımına uğradığı belirtilerek borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, eldeki davanın da yasal süresi içinde açıldığı, davalının zamanaşımı defi dışındaki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmuş ancak zaman aşımı itirazında bulunulmamış bilahare cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zaman aşımı itirazı ileri sürülmüştür. Mahkemece "Davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuş olup, talep edilen alacaklar yönünden İş Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca zamanaşımı dava ve ıslah(İcra takip tarihi) tarihinden geriye doğru 5 yıl olup zamanaşımına uğrayan alacak miktarları hesaplamada dikkate alınmamıştır. " gerekçesiyle zaman aşımı itirazı gözetilmeden sonuca gidilmiş olup varılan sonuç hatalıdır....

            Bu nedenle davalının savunmasında zaman aşımı itirazında bulunması yeterli olup, zaman aşımı maddesinin yanlış gösterilmesi, olaya uygun olamayan hukuki nitelendirmede bulunması sonuca etkili değildir. Mahkemece verilen ilk kararın istinaf edilmesi üzerine, dairemizin 08/07/2021 tarih 2020/1670 E., 2021/1380 K. sayılı kararı ile davalının zaman aşımı definin değerlendirilmemesi gerekçesi ile kaldırılmış olup, mahkemece kaldırma kararımız sonrasında zaman aşımı defi değerlendirilerek istinaf konu karar verilmiştir. Gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 126/4 ve gerekse 6098 sayılı TBK'nın 147/6. maddesine göre yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır. Zamanaşımı süresi alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar....

            Dolayısıyla davacı tarafından dava konusu aracın 2012 yılında satın alındığı, arızanın 12.06.2018 tarihinde meydana geldiği ve bu tarih itibariyle zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu, belirtildiği üzere TBK 231/2 maddesinin uygulanmasını gerektirir bir durumun da belirlenemediği gibi zaman aşımı süresi dolduktan sonra davalı yanca araç arızasının bedelsiz giderilmiş olmasının bu arızaya bağlı maddi tazminat talepleri yönünden davalı yanca zaman aşımı defi ileri sürülmesine engel olmadığı da değerlendirilerek istinafa konu olaya uygulanması gerekli olan 6098 sayılı TBK 231. maddesi uyarınca ve garanti süresinden dolayı üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalıların ilk derece mahkemesinde süresinde zaman aşımı definde bulundukları anlaşılmakla davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiği ve ancak yeniden yargılama yapılmasına gerek de bulunmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 355 ve 353/1- b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının ve tavzih kararının bu yönü ile kaldırılarak yeniden hüküm...

            UYAP Entegrasyonu