Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası, TK'nın 32. ve İİK'nın 16. maddesi uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 gün, ödeme emrine yönelik itirazların da İİK'nın 16. maddesi uyarınca aynı süre içerisinde İcra Mahkemesinde ileri sürülmesi gerekir. Borca itiraz ve sair şikayetlerle birlikte borçlu, usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuş ise, usulsüz tebliğ iddiasının kabulü veya reddine göre sair şikayet ve itirazların yasal süresinde olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 07.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 13.04.2021 tarihinde açıldığı görülmüştür....
Bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih, 99/12-271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı) Somut olayda takip talepnamesinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının harca esas değerinin gösterilmiş bulunması karşısında, İİK’nun 58/3. maddesindeki koşulun yerine getirildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece bu yöndeki şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsiz ise de ret kararı sonucu itibari ile doğrudur. Öte yandan temerrüt oluşmadığı, faiz istenemeyeceği ve faiz oranına ilişkin iddialar borca itiraz olup, takibin şekline göre İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup bir hukuki sonuç doğurmaz....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/02/2021 tarih ve 2018/424 Esas - 2021/159 Karar sayılı kararı ile; " ...Somut uyuşmazlıkta davalı taraf usulüne uygun olarak zamanaşımı defisini ileri sürmüş olup 14/05/2008 takibe itiraz tarihi ile 14/05/2018 dava açılış tarihi arasında tam olarak 10 yıllık süre olduğu ve takibe itiraz sonrası herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, yenileme talebinde icrai işlem talebi bulunmadığı dolayısıyla zamanaşımın kesici bir etkisinin bulunmadığı, davacı tarafından zamanaşımını kesici fiilin 01/05/2008 tarihinde takip başlatmakla gerçekleştiği, bu anlamda 10 yıllık sürenin dolduğu (TBK m.146) hususları dikkate alındığında alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Zaman aşımı nedeniyle davanın reddine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/02/2021 tarih ve 2018/424 Esas - 2021/159 Karar sayılı kararı ile; " ...Somut uyuşmazlıkta davalı taraf usulüne uygun olarak zamanaşımı defisini ileri sürmüş olup 14/05/2008 takibe itiraz tarihi ile 14/05/2018 dava açılış tarihi arasında tam olarak 10 yıllık süre olduğu ve takibe itiraz sonrası herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, yenileme talebinde icrai işlem talebi bulunmadığı dolayısıyla zamanaşımın kesici bir etkisinin bulunmadığı, davacı tarafından zamanaşımını kesici fiilin 01/05/2008 tarihinde takip başlatmakla gerçekleştiği, bu anlamda 10 yıllık sürenin dolduğu (TBK m.146) hususları dikkate alındığında alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. " gerekçeleri ile; " 1- Zaman aşımı nedeniyle davanın reddine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...
İlk derece mahkemesi tarafından; davanın icra takibine karşı borca itiraz ve şikayet olduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesince hükmün ödeme emrinin davacıya tebliği tarihinin ıttıla tarihi olarak beyan ettiği 29/11/2018 tarihi olarak tespitine ilişkin kısmının bozulmadığı, bu sebeple kesinleşmiş olduğu, borca itiraza ilişkin 5 günlük süre içinde yeniden verilen dilekçe süresinde kabul edilip yargılamaya geçilmiş olup, faiz oranının 19,75 avans faiz oranı olduğu merkez bankası verilerine göre tespit edildiği, davacı borçlunun çek fotokopisi üzerine cirantalardan T3 ve Latif Çelebi arasında imzalanan 150.000,00 TL lik çek ödendiği zaman 100.000 TL T3 alacak 50.000 TL T1 geri iade edilecek ibaresi çekin kambiyo vasfını ortadan kaldırmadığı, çekin ödeme aracı olduğu, kayda ve şarta bağlanmadığı, neyin teminatı olduğunu göstermediği, Eskişehir 4....
nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre; kesinleşen borç miktarına ilişkin ödeme belgesi sunmak suretiyle itfa itirazında bulunabileceği gibi; ihtarnamedeki borç miktarına takip tarihine kadar işletilen faiz miktarı ve faiz oranına itiraz edebilir.Somut olayda, İİK.'nun 150/ı maddesinde öngörülen kurallara göre borçlu adına çıkarılan Beşiktaş 17. Noterliği'nce düzenlenen 23.07.2013 tarih ve 47832 yevmiye numaralı ihtarnamenin 26.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan hesap kat ihtarına borçlu tarafından itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. Öyleyse; borçlunun, anılan madde koşullarında ihtarnameye itirazı gerçekleşmediğinden ihtarda belirtilen borç miktarı kesinleşmiştir. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki,İİK.'nun 150/ı maddesinde yer alan 8 gün içinde ihtara itiraz edilmemesi olgusu, borçlunun İİK.'...
Bu haliyle davacı vekilinin dava dilekçesinde yer verdiği icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve fer'ilerine ilişkin itirazları fuzuli olup mahkemece bu husus ve takibin şekli gözetilmeksizin yetki itirazı uyarınca değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan davacı vekilinin takip talebine ve takibin şekline göre borçluya ödeme emri gönderilmesinin gerekli ve yeterli olduğu, buna rağmen ödeme emrinin yanı sıra borçluya takip talebine aykırı şekilde icra emri gönderildiğine ilişkin iddiaları ise şikayet mahiyetinde olup icra mahkemesi nezdinde değerlendirilmesi gereken hususlardandır. Zira takibin şekline göre borçluya icra emri gönderilmesine imkan bulunmayan durumlarda borçluya gönderilen icra emrinin süresiz şikayet yoluyla iptali istenebilir. Esasen davanın konusu da bu yöne ilişkin şikayet olup mahkemece davanın mahiyetinin kavranamadığı görülmektedir....
Mahkememizce öncelikle davacının hak düşürücü süre itirazı incelenmiş olup; davalıların 13/12/2017 tarihinde borca itiraz edip takibi durdurdukları; ancak itiraz dilekçesinin tebliği için masraf yatırmadıklarından, itiraz dilekçesinin ve icra müdürlüğü takibi durdurma kararının alacaklı banka vekiline tebliğ edilemediği belirlenmiştir. İİK 67. Madde gereğince itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre başlangıcı, alacaklıya itiraz dilekçesinin tebliği ile başlar. Somut olayda itiraz dilekçesi alacaklı vekiline tebliğ edilmediğinden hak düşürücü süre itirazına itibar edilmemiştir....
savunma hakkının kısıtlandığını, zaman aşımına uğrayan dava konusu alacağa karşı zaman aşımı itirazında bulunmasının engellendiğini, davaya delillerini hasretmesinin önünün kapatıldığını, bu nedenle yerel mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu, 05/10/2020 tarihli beyan dilekçelerinde dava konusu alacağa yönelik zaman aşımı itirazında bulunduklarını, yerel mahkemenin 08/10/2020 tarihli celsesinin 13 numaralı ara kararı ile "davalının zamanaşımı itirazını cevap dilekçesi ile birlikte sunması gerekli olup, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldüğünden zamanaşımı itirazının reddine" şeklinde ara karar kurulduğunu, verilen bu kararın kanuna aykırı olduğunu, icra takibine itirazda yapılan zaman aşımı def'i itirazın iptali davasında da geçerli olduğunu, itirazın iptali davasında ayrıca zaman aşımı itirazında bulunmaya gerek olmadığını, müvekkilinin ise icra takibine yaptığı 14/08/2018 tarihli itirazında zaman aşımı itirazında bulunduğunu, yerel mahkemece önce süresinde zaman aşımı itirazı...
Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas 2014/929 Karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…. Borçlunun borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004-...)....