Bu durumda davacı ile aynı durumda bulunan üyelere borca rağmen bağımsız bölümlerin oturmaya, kiraya vermeye elverişli şekilde tahsis edilip edilmediği davacı yönünden nispi eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği araştırılıp, kooperatifin diğer üyelerinden davacı ile aynı konumda olup bağımsız bölümün borca rağmen teslim alıp oturmaya, kiraya elverişli şekilde yararlanmaya başlayan üyelerin varlığının tespiti halinde davacının kira bedeli talebinde haklı olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, zaman aşımı itirazı yönünden ise dava dilekçesi ile talep olunan 10.000,00 TL kısma zaman aşımı itirazında bulunulmadığı, ıslah ile talep edilen kısım yönünden ise itiraz kabul edilerek zaman aşımına uğrayan 5 yıllık süre yönünden kira bedeline hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir...
Bu süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan, mahkemece re'sen gözetilmelidir.Somut olayda, borçluya gönderilen örnek 10 numaralı ödeme emri, 08.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu 17.07.2014 tarihinde yasal 5 günlük süreden sonra borca itirazda bulunmuştur. Adı geçene ilişkin şikayet dilekçesinin incelenmesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair bir başvuruda bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle borçlunun icra mahkemesine başvurusu yukarıda açıklanan madde hükümlerine göre yasal süresinde değildir....
Bu sebeple kanuni süreler dolmadan zaman aşımını kesen takip başlatıldığından zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir. Asıl borca itiraz yönünden davacının borcu itfa ettiğine dair kanunda sınırlı şekilde sayılan belgelerden herhangi birini dosyaya ibraz etmediği görülmüştür. Faize olan itirazda yapılan incelemede çek tazminatı ve faizlerin kanuni sınırlarda olduğu ve yapılan hesaplamanın doğru olarak tespit edildiği görülmüş olup, davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın reddine, Şartları oluşmadığından tazminat verilmesine yer olmadığına" karar verildiği görülmüştür....
Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Alacaklı, borçlunun “yetki itirazı”nı kabul ederse, “takip dosyasının borçlunun yetki itirazında bildirdiği icra dairesine gönderilmesini” altı aylık itirazın kaldırılmasını isteme süresi içinde ister. Somut olayda, icra takibi İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde başlatılmış, muteriz borçlu icra dairesine süresi içinde verdiği itiraz dilekçesi ile sair borca itirazının yanında takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını ileri sürerek itirazda bulunmuş, ancak seçilen icra dairesinin bildirilmediği görülmüştür....
Davacı, zamanaşımı itirazını her zaman ileri sürebileceğini, takiple ilgili işlemlerin kayyıma yapılması gerektiğini, bu yönde icra müdürlüğüne itiraz ettiklerini, ödeme emrinin davacı şirkete tebliğ edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Ceza Dairesinin, 12.06.2023 tarihli ve 2022/2518 Esas, 2023/4160 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.11.2023 tarihli ve 9-2022/7736 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü: I. İTİRAZ SEBEPLERİ Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan davada, dava zaman aşımı süresinin hesabında temel cezayı arttıran nitelikli hallerin de göz önünde bulundurulması gerektiğinden, dava zaman aşımını kesen son işlem olan karar tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar 15 yıllık olağan dava zaman aşımı süresinin geçmemesi nedeni ile düşme kararının kaldırılması ve hükmün onanmasına karar verilmesi talebine ilişkindir. II....
DAVA Borçlu şikayet dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ilamsız takipte, dayanak çekin ibraz süresinin sona erdiği tarih itibariyle 6762 sayılı TTK’nın 726. maddesi uyarınca 6 aylık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde anılan süre içerisinde icrai işlem yapılmadığından takibin zaman aşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı alacaklı cevap dilekçesinde; zaman aşımı süresinin 3 yıl olduğunu ve dosyanın zaman aşımına uğramadığını, şikayetçi borçluya ait taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığını ve satış avansı yatırılarak satış işlemlerine devam edildiğini, bu süreçlerde zaman aşımı iddiasında bulunmadığından borçlunun kötü niyetli olarak şikayette bulunduğunu savunarak şikayetin reddini talep etmiştir. III....
İlk derece mahkemesi tarafından; ''...takibe dayanak çekin keşide tarihi 20/04/2019 olup, ibraz süresinin son günü 03/02/2012 tarihinden önce olduğundan takip tarihi dikkate alınarak yapılan incelemede üç yıllık zaman aşımı süresi dolmadan takip başlatıldığından şikayet edenin zaman aşımı itirazı yerinde görülmediği,.... takip dayanağı 0/04/2019 günlü 5729553 Seri Nolu 77.970,00 TL bedelli çekin incelenmesinde; ilk cironun lehtar Emir Ali ... Ltd. Şti., ikinci cironun Koçak Güvenlik ... Ltd.Şti.'...
GEREKÇE: Uyuşmazlık usulsüz tebligat şikayeti ile borca, imzaya itiraz ve zaman aşımı itirazına ilişkindir. Adana 13.İcra Müdürlüğünün 2019/15436 esas sayılı dosyasının incelenmesinde Alacaklı T. Vakıflar Bankası T.A.O....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170/a maddesi uyarınca takibe konu senedin, kambiyo senedi vasfında olmadığı iddiasıyla takibin iptali, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca borca itiraz, zaman aşımı itirazı ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir. Takibe konu senette lehtar hanesinde "Ödemiş Efe Vet. Kliniği" ibaresinin yazılı olduğu ve ilk cironun da adi ortaklık tarafından yapıldığı görülmektedir. TTK'nın 776/1- e maddesi gereğince senette lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur. Lehtar, gerçek veya tüzel kişi olarak senette gösterilmez ise, dayanak belge senet olarak kabul edilemez. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, senedin lehtarı hukuken yoktur. Dolayısıyla, TTK'nın 776/1- e maddesinde öngörülen koşulları taşımayan bu belge nedeniyle davacılar hakkında kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılması mümkün olmadığından, kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....