İcra Müdürlüğü'nün 2019/239 esas sırasına yeni esas kaydı yapıldığını, müteveffanın 03/10/2017 tarihinde vefat etmiş olması hasebiyle mirasçıları olan müvekkillerine ilgili dosyadan bakiye borç muhtırası gönderildiğini, dosyanın üç yıldan fazla süreyle takipsiz bırakıldığını, alacaklı tarafça belirtilen süre aralığında dosyada zaman aşımını kesen hiçbir işlem yapıladığını, takibe dayanak senedin zaman aşımına uğradığını belirterek kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla başlatılan icra dosyasında dayanak senedin zaman aşımı süresi dolmuş olduğundan icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu davanın davacılar tarafından icranın geri bırakılması talebi ile şikayet davası başlığı altında açıldığını, şikayet davalarında sürenin şikayet edenin şikayet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren 7 gün olduğunu, Kocaeli 1....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, ödeme emrine yönelik takip borçlusu T1 tarafından T2'ne 25/11/2020 tarihinde borca itirazda bulunulduğu, ancak ilamsız icra takibinde ödeme emrinin takip borçlusuna tebliğinden itibaren borca itiraz süresinin 7 gün olduğu, Tebligat Kanununun 21/1 madde ve fıkrasına göre yapılan tebliğlerin tebliğ tarihinin ilgili tebligat evrakının muhatabın kapısına yapıştırıldığı tarih olarak kabul edildiği, dolayısıyla 7 günlük itiraz süresinin bu tarihten itibaren başlayacağı, takip borçlusunun itiraz süresinin 23/11/2020 tarihinde dolduğu, ancak 24/11/2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunmuş olduğunun tespit olunduğu belirtilerek, davacı tarafın yapmış olduğu şikayete ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki şikayet ve borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince Davacıların şikayetlerinin reddine, itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararın borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi'ni kararının kaldırılmasına, davacıların borca itirazları ile davalı alacaklının takip hakkı bulunmadığına yönelik şikayetinin süre aşımından reddine, Davacıların sair şikayetlerinin esastan reddine, karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Yine davalı borçlu yetkiye itiraz etmiş ise de dava konusu para alacağı olup, para alacaklarının ifa yeri alacaklının adresi olup davacı alacaklının adresi de İstanbul olup ifa yeri mahkemesi ve icra dairesi de yetkili olduğundan yetki itirazı kabul edilmemiştir. Yine davalı borçlu zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olup icra takibi ile zaman aşımı süresi kesildiğinden ve de dolmadığından zaman aşımı itirazı kabul edilmemiştir. Davalı ayrıca aracın başkasınca kullanıldığını söylemiş ise de trafik tescil kayıtlarına göre araç işleteni davalı olup asıl sorumlu davalıdır. Yine araç ticari araç olup ticari faiz istenebilir. Arabuluculuk sonuçsuz kalmıştır....
Ancak, bu ödemelere ilişkin olarak davalılar zaman aşımı savunmasında bulunmuşlardır. Bilindiği üzere, zaman aşımı, borçlunun alacaklıya karşı alacağı ödemesine engelleyen maddi hukuka ilişkin bir savunma vasıtasıdır. Ayrıca, zaman aşımı borcu sona erdiren bir sebep de değildir. Başka bir anlatımla, bir borç zaman aşımına uğrasa dahi varlığını korur ve alacaklı borçludan borcunu yerine getirmesini yani edasını isteyebilir. Hatta, zaman aşımına uğrayan borcu eda etmiş olan borçlunun ifası da geçerli bir ifadır. Ancak, borçlu zaman aşımı definde bulunduğu takdirde artık ondan borcun ifası istenemeyecektir. Bu yüzden zaman aşımı, hukuki niteliği itibariyle itiraz değil, defidir. Taraflarca ileri sürülmediği takdirde hakim tarafından zaman aşımına uğramış bir borç resen dikkate alınmaz....
İİK'nın 170/a-2 maddesi gereğince icra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasıla göre yapılan takibi iptal edebilir. Buna göre, icra mahkemesi süresinde yapılan şikayet ve itirazda takibe konu senedin kambiyo niteliğinde olup olmadığını değerlendirilmelidir. Somut olayda, ödeme emrinin davacı borçluya 26/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun yasal beş günlük süreden sonra, 04/11/2021 tarihinde borca ve imzaya itiraz ettiği anlaşılmakla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, İİK'nın 170/a-2. maddesi uyarınca takibe dayanak bonoda tanzim yerinin bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde, takipten diğer borçluya ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 29/07/2020 tarihinde haberdar olduklarını, 04/08/2020 tarihinde de takip dosyasına borca itiraz dilekçesi verdiğini belirttiği, takip dosyasının incelenmesinde de, davacı vekili tarafından imzalı 04/08/2020 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla davacının en geç 04/08/2020 tarihinde takipten haberdar olduğu, usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük yasal süreden sonra, 22/09/2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....
Müdürlüğünün 2007/17226 Esas sayılı dosyasından düzenlenen 17.06.2014 tarihli sıra cetvelinin şikayet olunanın alacağının zamanaşımına uğradığı iddiası nedeniyle iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, yasal dayanak ve delilerden yoksun şikayetin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçi tarafça Bakırköy Sigorta Müdürlüğünün haczi düştüğü gerekçesiyle sıra cetveline itiraz etmiş ise de 6183 Sayılı Yasa uyarınca taşınmaz hacizlerine ilişkin zaman aşımı sınırlaması bulunmadığı ve bu suretle Sosyal Güvenlik Kurumu haczinin ayakta olduğu ve müdürlükçe düzenlenen sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla sıra cetveli itirazının reddine karar verilmiştir....
Başvuru bu hali ile yetkiye ve borca itiraza ilişkin olup, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca bu itirazın 5 günlük sürede yapılması gerekmektedir. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası "şikayet" niteliğinde olup, İİK.nun 16/l.maddesi gereğince 7 günlük süreye tâbi olduğundan, ileri sürülmediği takdirde mahkemece resen nazara alınamaz. Somut olayda, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 12.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, başvurunun ise 25.03.2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik bir şikayette bulunmadığı halde mahkemece bu hususun resen incelenerek tebliğ tarihinin düzeltildiği ve düzeltilen tebliğ tarihine göre yetkiye ve borca itirazların esastan incelenerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Davalı vekili; alacağın zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir. İcra takibine yönelik itiraz dilekçesinde de zaman aşımı defisinin ileri sürüldüğü görülmüştür. İlk derece mahkemesince; davanın, zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İddia konusu yapılan işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunun Madde 125'e göre; bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir. Benzer düzenlemeye 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 146.maddesinde de yer verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunun 128.maddesi ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 149 maddesi) uyarınca; müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder."...