Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/56 Esas KARAR NO : 2021/529 DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım) DAVA TARİHİ : 27/12/2017 KARAR TARİHİ : 31/05/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilim ....gayrimenkul alımı için ... Yapı firmasının satış ofisine gitmiş olup kendisine ......da dublex daire alımı için anlaşmışlardır. Müvekkilim ile bu satışa aracı olan davalı ....... Gayrimenkul Danışmanlık Hizmetleri ve Tic. Ltd. Şti. Arasında bu dairenin alımı konusunda davalının aracılık yapması için 21/05/2017 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Kredi de kolaylık sağlanacağını söyleyerek müvekkilimden kredi başvuruları için gerekli evrakları ilgili kişilere teslim etmiş ve ....... Bankası aracılığıyla ....... hesabına 2.000,00 TL kapora ödemesi yapmıştır....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2019/70 Esas KARAR NO: 2021/1138 DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 04/03/2019 KARAR TARİHİ: 02/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ---- tarihli dilekçesinde özet olarak; müvekkil şirketin,--- yapmak için davalı şirketten---karşılığında mermer satın aldığını, buna karşılık davalıya ---- adet çek ödemesi yaptığını, müvekkil şirketin talimatıyla kesim işi için---- edilen mermerin ----- tarihli yapılan kesim işi neticesinde, ----- bulunduğu, bu nedenle mermer masa kullanımına uygun olmadığı görülerek tutanak düzenlendiğini ve durumun davalı şirkete bildirildiğini öne sürerek, dava konusu çeklerin bedelsiz kalması sebebiyle iptaline ve nakit olarak ödenen ---- yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini...

      Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı-birleşen dosya davacısı avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve birleşen dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava sözleşmenin feshi nedeniyle gerçekleştirilen imalât bedelleri ile uğranılan menfi zararının tahsili istemine, birleşen dava, yüklenici tarafından ödenmesi gerektiği halde arsa sahibi kooperatifçe ödenmek zorunda kalınan SGK primleri, vergiler, yapı denetim ücretleri ve emlak vergilerinin yükleniciden tahsili istemlerine ilişkindir....

        Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 28.12.2004 günlü dilekçesinde, yükleniciden satın aldığı dükkanın tesliminin gecikmesi nedeniyle 2.932.00.- YTL. tazminat talep etmektedir. Dosya kapsamından; taraflar arasında harici dükkan satış sözleşmesi düzenlendiği, işyeri olarak tapunun alındığı anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Yasada konut alımı düzenlenmiş, dükkan (işyeri) satışı hakkında düzenleme yapılmamıştır. Dükkan alımının ticari amaçlı olduğu, ticari sözleşmelere ise, tüketiciler için düzenlenen 4077 Sayılı Yasa uygulanamayacağından, davanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/07/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer....

            edilebileceği belirtilmiş olmasına rağmen iflas yolu ile takibe ilişkin hükümler arasında istirdat davasının yanında menfi tespit davası için bir hüküm bulunmaması kanun koyucunun bilinçli susmasından kaynaklanmakta olduğunu, bu durumda yorum yoluyla istirdat davasına ilişkin hükümlerin de kıyasen uygulanması söz konusu olamayacağından usul ve yasada yeri olmayan iş bu davada kanun koyucu tarafından iflas yolu ile adi takipte istirdat davasına ilişkin düzenlemenin bilerek ve isteyerek menfi tespit davası için getirilmemiş olduğunu, istirdat davası haricinde bir dava açılması şeklinde bir çözüm benimsenmediğinden bu durum kanun boşluğu olarak da yorumlanamayacağını, istirdat davasına ilişkin hükümler de kıyasen menfi tespit davası için de uygulanamayacağını, İstanbul 15....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/41 KARAR NO : 2023/120 DAVA : Sözleşmeden Kaynaklı Alacak(Zarar Nedeniyle) DAVA TARİHİ : 28/06/2022 KARAR TARİHİ : 13/01/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmeden Kaynaklı Alacak(Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen "... ili, ... ilçesi, ... mah., ... ada ... no'lu parselde .... projesine ilişkin 31/07/2019 tarihli “Alt Yüklenici (taşeron) sözleşmesinden haklı nedenle dönüldüğünün tespitinin istendiğini, menfi zarar yönünden şimdilik 1.000.000,00-TL'nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, sözleşmeden haklı olarak dönüldüğünün tespiti ve menfi tespit talebi kabul edilmez ise müspet zararların tespit ve tahsilinin istendiğini, akdedilen sözleşme kapsamında noksan ve ayıplı işler gözetilerek müspet zararlar kalemlerinin ve sözleşme...

                kabul edilmediğinden menfi tespit davasına konu bedeli davalıya ödemek zorunda kaldıklarını belirterek, davanın istirdat davası olarak görülmesini istemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72/ I. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir....

                  Mahkemece, taraflar arasında yapılan satış uyarınca teslimi yapılan aracın, gizli ayıplı olduğu, ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacıların ihtar ile sözleşmeden dönme hakkını kullandığı gerekçesiyle davacıların borçlu olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. 1-)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer bütün temyiz itirazlarının reddine, 2-)Trafiğe kayıtlı araçların alım-satımı resmi şekilde yapılmadığı müddetçe geçersizdir. Bu durumda geçersiz satış nedeniyle taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdürler. Menfi tespit davası kabul edildiğine göre davacılar yed'inde bulunan aracında -edimlerin birlikte ifası kuralı gereği- iadesi gerekir. Mahkemece bu yönün gözden kaçırılması doğru görülmemiştir....

                    Eser sözleşmeleri yönünden ise (tapu devrini içeren sözleşmeler hariç) mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeden dönme her zaman mümkündür. Dosyadaki delil ve belgeler, bilirkişi raporları, defter kayıtları ve sözleşme hükümlerine göre davacı yüklenicinin peşin ödenen ve ihtilaf konusu olmayan iş bedelinden davalı yanca süresi içerisinde bitirilmeyip eksik bırakılan işlerden dolayı alacaklı olup, alacağın muaccel olduğu ve ihtara rağmen davalı taşeron tarafından ödenmediğinden davalının temerrüde düştüğü ve davacının TBK'nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklardan “sözleşmeden dönme” hakkını kullandığı, dosya kapsamına göre davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmeden dönme-fesih halinde davacı yüklenici ispat ettiği ölçüde eksik iş bedelini davalı taşerondan talep etme hakkına sahiptir. Kaldı ki sözleşmenin 15....

                      UYAP Entegrasyonu