Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK m. 325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m. 182/2). Anne öldüğüne göre, büyükbaba ve anneanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun şekilde düzenlenmelidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Tarafların TMK'nın 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, velayetin babaya bırakıldığı ve davacı anne ile kişisel ilişki tesis edildiği, kişisel ilişki kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı, kararın muğlak ifadeler barındırdığı, haftalık, yıllık, dini bayram ve tatil günlerindeki kişisel ilişki günlerinin net olarak belirlenmediği, bu nedenle icrasının imkansız olduğu, hafta içi dört günlük oldukça geniş saat aralıklarında davacı anne ile kişisel ilişkinin tesis edilmiş olduğu, dosyaya ibraz olunan sosyal inceleme raporlarına göre davacı anne ile yatılı şekilde ve raporda belirlenen şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile kişisel ilişki günlerinin kaldırılarak yeniden düzenlenmesine, çocuk ile anne arasında kurulan kişisel ilişki günlerinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanma ilamında yer alan kişisel ilişki infazı kabil olmayan, muğlak ifadeler içeren, babanın velâyet görevinin yerine getirilmesini engelleyici, çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine ve öğrenimine engel olacak nitelikte olduğu bu sebeple Mahkemenin kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin gerekçesi isabetli olduğu gibi anne ile tesis edilen kişisel ilişki süreleri de yeterli uzunlukta olduğu, ne var ki annenin de dava açmaktaki amacı kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin olduğundan asıl davanın kabulü gerekirken yetersiz gerekçe ile reddinin doğru olmadığı, kişisel ilişki hakkı tanınan anne olup teslim alma ve etme görevi anneye ait olduğu ancak bu hususun kararda belirtilmemiş olması bu yükümlülüğün babaya yüklendiği anlamına gelmeyeceği gibi kişisel ilişki herhangi bir mekan ve yerle sınırlandırılmayacağı, bu sebeple babanın kişisel...
Değerli çoğunluk tarafından temyiz, "kişisel ilişki ile sınırlandırıldığı için hükmün boşanma bölümü kesinleşmiş sayılacağından taraflar "dul" statüsüne geçmiş durumdadır. Aşağıdaki sebeplerle değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılamıyorum; a-Anlaşmalı boşanma davalarında fer'i hükümlerde oluşan çekişme hükmün bütününü sakatlar. Bir yandan çekişmeyi kabul edip bir yandan sanki "anlaşma varmış gibi" hükmün boşanma bölümünün kesinleştiğini kabul etmek çelişki oluşturur. b- Kişisel ilişki konusunda taraflara öneri sunmadan, bu öneri kabul edilmez ise davaya Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi hükümlerine göre devam edilmesi gerekirken yerel mahkeme hakiminin "kendine göre" re'sen kişisel ilişki düzenlemesi yapmasına pozitif hukuk normları icazet vermemektedir....
Davacı 06.06.2012 tarihinde Kurum kayıtlarına giren "Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesi" ile 01.04.1985-08.05.2005 tarihleri arasında yurt dışında geçen süreyi borçlanma isteminde bulunmuş ve dilekçesinde ülkemizde 5510 sayılı Kanun'un 4/1-(a) bendi kapsamında 23.05.2012-30.05.2012 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışması bulunduğunu da belirtmiştir. Davacının yurt dışı borçlanmasının 5510 sayılı yasanın 4/1-(a) madde kapsamında olmasını istediği açıktır. Kurumun yurt dışı borçlanma istemini tümden reddetmiş olması karşısında davacının yurt dışı borçlanma hakkı bulunup bulunmadığı ve bulunmakta ise borçlanmanın hangi sigortalılık statüsüne göre olması gerektiğinin uyuşmazlık konusu haline geldiği kabul edilmelidir. Davacı da bu yöndeki talebini açıkça dava dilekçesinin sonuç talep bölümüne konu etmiştir....
Çocuklarla kişisel ilişki kurulurken; analık ve babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedeni , fikri ve ahlaki gelişimi ile yüksek yararına da gözetilmesi gerekir. Çocukların yaşları dikkate alındığında annelerinden uzun süreli ayrı kalmaları çocukların yüksek yararına uygun düşmez. Değişen koşullar, çocukların yaşları ve eğitim durumları gözetilerek kişisel ilişki düzenlemesi ileriki yıllarda her zaman yeniden istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden müşterek çocuklar ile davalı baba arasında kademeli bir şekilde ileriki yıllardaki ilişkinin ne şekilde gerçekleştirileceğinin belirlenmesi de doğru olmamıştır....
DAVA Davacı dava dilekçesinde özetle; çocukla kişisel ilişki kurulması sırasında davalı anne ile problemlerin olduğunu, bu nedenle her ay kesintisiz olarak 7 gün davacı babada olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına ve tatillerde de baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. II. CEVAP Davalı anne cevap dilekçesinde özetle; davacı babanın kendisine göre kişisel ilişki günlerini ayarlamak istediğini, bu nedenle sorun yaşadıklarını, çocuğu düzenli görmediğini, 3 hafta çocuğun babasını görmemesinin çocuğu olumsuz etkileyeceğini, çocuk için en uygun kişisel ilişkiye karar verilmesini talep etmiştir. III....
Hukuk Dairesinin 2021/921 Esas Sayılı dosyasıyla derdest olduğunu, boşanma ve diğer hususlar gibi velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişkinin biçimi gibi konularda da talep ya da ek talep üzerine karar verecek olan yargı yerinin İstinaf Mahkemesi olduğunu belirterek, derdestlik itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davacının dava dilekçesiyle müşterek çocuk ile davalı arasında tesis edilen kişisel ilişkinin sınırlandırılıp yeniden düzenlenerek yatısız olarak kişisel ilişki tesis edilmesini, söz konusu dosyada dava sonuna kadar tedbiren, dava sonunda da esastan karar verilmesini talep ettiği, bu haliyle tarafların boşanmalarıyla birlikte velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin verilen kararın henüz istinaf incelemesinde olup kesinleşmediği anlaşıldığından, derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi İLK DERECE MAHKEMESİ : Gönen (Balıkesir) Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi SAYISI : 2021/934 E., 2023/326 K. Taraflar arasındaki torunla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacıların başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir....
Velayet kendisine verilmeyen taraf ile müşterek çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. Davacı-karşı davalı babayla müşterek çocuklar ... ve ...arasında, tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları dikkate alınmaksızın, aynı veya farklı yerde oturma durumuna göre kişisel ilişki düzenlemesi yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocuklarla baba arasında her ayın belirli hafta sonları da kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2B bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine 2B bendi olarak “Müşterek çocuklar 2011 doğumlu ... ile 2013 doğumlu ...'...