Ş.., davacının dava dilekçesinde belirttiği ipotek bedelini kabul etmediğini, ipoteğin rayiç değerinin ödenmesini ileri sürmüştür. Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan 1.558.99 TL ipotek bedelinin her iki davalıya ayrı ayrı ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı F.. Ş.. temyiz etmiştir. Davada kanuni ipoteğin terkini talep edildiğinden, terkin halinde ödenecek bedel davacının taşınmazına davalıya ait taşınmazdan imar parseli oluşturabilmek için kaç metrekare yer eklenmiş ise o miktardaki yerin dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek bu bedelin depo ettirilmesinden sonra ipoteğin kaldırılmasına karar verilmelidir....
Somut olayda, davacı, dava dışı çocukları tarafından rahatsızlığının bulunduğu sırada, usulsüz şekilde rapor alınmadan vekaletname düzenlettirilerek dava konusu taşınmaza davalı lehine yolsuz şekilde ipotek tesis edildiğini, yolsuz tescil edilen ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Davacının tacir olmadığı gibi, ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlem ya da fiil de söz konusu olmadığı, dava dışı çocukları ile davalı arasındaki ticari ilişkinin tarafı olmadığı, davalı ile ipoteğe konu olacak bir ilişki içinde de olmadığı belirtilmekle, uyuşmazlık ehliyetsizlik nedeni ile yolsuz tescil edilen ipoteğin fekki olduğundan genel hükümler doğrultusunda İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/04/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi. KANUN YOLU: Kesin olmak üzere...
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu ... sayılı ilamında, davacı banka, kredi borcundan dolayı lehine tesis edilen ipoteğin sahte ipotek fek evrakı ile kaldırıldığını belirterek yolsuz ipotek terkin işlemine konu bağımsız bölümler üzerine yeniden ipotek tesisine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacı bankanın alacağının yargılama sırasında 30.12.2015 tarihinde ödenmiş olması sebebiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu haliyle dayanak ilamda ipoteğin tesisine ilişkin ayni hakka değil, yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmiş olduğundan ilamın infazı için kesinleşmesi gerekmez. Mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesisi doğru değildir....
ya borçlu kılınmış ve bu borcun teminatı olarak, verilen parsel üzerine 10.522.80 TL miktarında kanuni ipotek tesis edilmiştir. Davalı anılan ipotek bedelinin artırılması için Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/1709 Esası üzerinden dava açmış ve yapılan yargılama sonucu kesinleşen karara göre ipotek bedeli 42.091.20 TL olarak saptanmıştır. Davalı tarafından söz konusu ipotek alacağının tahsili amacıyla .... İcra Müdürlüğü'nün 2007/13317 Esas sayılı dosyası ile takip yapılmış ve kesinleşen takip sonucu taşınmaz satılarak ve ipotekden arındırılmış halde 3. kişi Kemal Çalışkan adına tescil edilmiştir. Davacı, Yukarıda sözü edilen idari işlemin iptali için 2010/1310 Esası üzerinden ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, yolsuz olarak terkin edilen ipoteğin tescili isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesiyle eklenen Geçici 14. madde gereğince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı Kararına göre ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesinde 6644 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 17.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
irdelenmesi gerektiğini, ipotekte, iktisap sebebinin dışında, ondan bağımsız olan bir temel ilişkinin (borç ilişkisinin) varlığı gerektiğini, temel borç ilişkisinin geçersiz olması dolayısıyla alacak doğmamışsa, yapılan tescil görünürdeki alacaklı lehine bir ipotek hakkı doğurmayacağını, ipoteğin doğumu için yapılması gerekli tescilin alacaklı ile borçlu arasındaki temel borç ilişkisine bir etkisi olmadığını, ipoteğin tescili, alacağı doğurmaz ve alacağın varlığı için bir delil olmayacağını, bu itibarla mevcut ipotek yolsuz olup, tapu sicilindeki ipotek şerhinin fekki gerektiğini, davalı ... tarafından, dava dışı ...A.Ş.'...
Edimini yerine getirmeyen yüklenici tarafından taşınmaz üzerine koydurduğu davalı banka lehine konulan ipotek nedeniyle ve yine davalı banka adına icra yoluyla da olsa satış suretiyle tescil işleminin yolsuz tescil olduğu, davalının adına tescil edilen taşınmazdaki hak sahipliğinin kaynağı ipoteğin davacı yönünden bu anlamda yolsuz tescili nedeniyle TMK'nın 1023. madddesinden yararlanamayacak olmasıyla, taşınmazın arsa olarak bile üzerine ipotek şerh edilip bu ipoteğe dayalı olarak da mülkiyetin kazanılmasında davalı bankanın iyiniyet savunmaları da dinlenemeyeceğinden, iş bu davada davalı bankaya husumet yöneltilip cebri icra yoluyla taşınmazın mülkiyetini iktisap etmesinin takibin dayanağı ipoteğin davacı yönünden yolsuz tescili nedeniyle geçerli hale gelmeyip icra yoluyla satışın illiyet bağını kestiğinden de söz edilemeyeceğinden, davalı banka tarafından taşınmaz üzerine kullanılan kredi nedeniyle ipotek tesis etmesindeki davalıların dayandığı sözleşmeden kaynaklanan haklarla, davacının...
Davalı T12 vekili cevap dilekçesinde;davacılar ipoteğin süreli değil, kesin bir borç ipoteği olduğunu ileri sürdüğünü, ipoteğin süreli olarak tesis edilmesinin farklı bir husus olduğunu ve bir ipoteğin hem kesin borç hem de süreli ipotek olmasının mümkün olmadığını,tapu kütüklerinde de 12 aylık sürenin tapu kütüğünde gayrimenkul rehin hakları sütununda açıkça yer aldığını, dava konusu ipoteğin sona erme süresinin sona ermesi değil TMK.883.e 04/07/2019 tarihinde eklenen fıkra uyarınca terkin işlemi neticesinde gerçekleştirilebileceğini bildirerek terkin işleminin kaldırılarak ipoteğin yeniden tesisi yönündeki hukuki dayanaktan yoksun olan taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Üçüncü kişi adına yapılan tescil de yolsuz tescil niteliğinde ise aynî hakkın kazanılması, iyi niyet bulunsa bile mümkün olmayacaktır. Öte yandan aynı Kanunun “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1024. maddesi ise; “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir” hükmünü içermektedir. Bu madde ile de yolsuz tescil tanımlanarak, yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişinin bu tescille aynî hak kazanamayacağına vurgu yapılmıştır....
Dolayısıyla, ipoteğin yapıldığı tarihten itibaren kararlaştırılan tarihin dolması, ipoteğin terkini için hukuki bir neden değildir. Ayrıca, ipotekli alacağın ödendiğini ispat yükü ipotek borçlusuna düşer. İpotek alacağının ödendiğine dair dosyaya herhangi bir delil sunulmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş ipotek akit tablosunda kararlaştırılan bedelin 30.04.1999 tarihinden dava tarihine kadar kanuni gecikme faizi ile birlikte davalıya ödenmek üzere mahkeme veznesine depo ettirildiği takdirde dava kabul edilerek ipoteğin kaldırılmasına, aksi halde davanın reddine karar vermek olmalıdır. Mahkemece, bütün bu hususlar düşünülmeden ipotek akit tablosuna yanlış anlam verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.09.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....