Normal kat 11 nolu bağımsız bölüm taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, karar kesinleştikten sonra 2 nolu mahkemeler veznesine 10/11/2019 tarihinde depo edilen 2 TL ipotek bedelinin davalıya ödenmesine" karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava konusu taşınmaza kaç m² taşınmaz bedeli için ipotek konulduğu tespit edilip, emsal araştırması yapılarak dava tarihindeki rayiç bedeli tespit ettirilmesi gerekirken eksik inceleme yapıldığını, davacı talebi doğrultusunda olarak çok cüzi bir bedelle ipoteğin terkininin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, bu bedelle ipoteğin terkinine karar verilmesinin idareyi zarara uğrattığını ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir....
Davalı, davacı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip neticesinde taşınmazın cebri icrada alacağa mahsuben alındığını, ihalenin feshi davasından haberdar olunca da taşınmazın herhangi bir kişiye devredilmediğini, ihalenin feshedilmesi sebebi ile ihalenin tüm hukuki sonuçları ile ortadan kalktığını, ipotek şerhinin silinmiş olması sebebi ile taşınmazın tescilden önceki eski haline getirilerek tescili gerektiğini, kendilerine atfedilecek kusur bulunmadığından haklarındaki davanın reddedilerek taşınmazın satış öncesi eski haline getirilmesine ve ipoteklerinin yeniden tesisine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalı adına tesciline dayanak ihalenin mahkeme kararı ile fesedilerek kararın kesinleştiği ve tescilin yolsuz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeye konu 7 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile işlem öncesindeki ipotek ve tüm takyidatlarla birlikte davacı adına tescile karar verilmiştir....
Bu karara karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 20.10.2020 tarih ve 2020/3092 Esas ve 2020/4876 Karar sayılı ilamı ile 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığının bulunmadığı, ipoteğin baştan itibaren geçersiz olduğu, buna bağlı olarak yapılan tescil işleminin de yolsuz tescil olduğu, cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş ... adına tesciline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, dava konusu gayrimenkulun bir işyeri olduğunu, organize sanayi bölgesinde olduğunu, bölge yönetiminin izni olmadan ipotek verilemeyeceği, ... adına verilen vekaletnamede ipotek tesisine yönelik bir yetki verilmediğini, ipoteğin her hangi bir işleme yada krediye dayanak olarak tesis edilmediğini, davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmeden yetkisiz temsille yapıldığını belirterek ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili,ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla halihazırda ... ....
Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün ... sicil numarasında kayıtlı iken TTK geçici 7. maddesi uyarınca 31.07.2013 tarihinde terkin olunan Tasfiye Halinde ...'nin ... 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ...dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın sonuçlandırılması ve infazı işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile ticaret siciline yeniden tescili sureti ile ihyasına, kararın ticaret siciline tescil ve ilanına, Tasfiye memuru olarak kooperatifin son yönetim kurulu başkanı ....'...
nin 25.10.2013 tarihli 2012/24670 esas, 2013/24200 karar sayılı kararı) göre, verilen red kararı, ipoteğin kaldırılması talebi bakımından açıklanan sebeple doğru bulunduğundan, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Konutla ilgili şerh konulması yönündeki isteğe gelince; Taşınmazın “aile konutu” olarak özgülendiği ve bu amaçla kullanıldığı tartışmasızdır. Tapu kütüğüne konutla ilgili konulacak şerh, hak sahibinin iradi tasarruflarını kısıtlayıcı taşınmaz üzerinde sonradan hak kazanan üçüncü kişilerin iyiniyetini dışlayıcı işleve sahiptir. Bu bakımdan ipoteğin mevcudiyeti konutla ilgili şerh konulmasına engel teşkil etmez. İpoteğin teminat altına aldığı borcun ifa edilmesi halinde de ipoteğin terkin edilmesi yasal olarak imkan dahilindedir. Böyle bir durumda da, şerh konulmaması halinde aile konutu yasal korumadan yoksun kalabilecektir....
İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olayda; incelenen ve ipotek akdinin çerçevesini tayin eden 23.11.2007 tarihli resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, kiralanan menkul ve gayrimenkul malların kira bedeline karşılık olmak üzere kurulduğu ve 20.000,00 TL limitli olduğu görülmektedir. Bu haliyle ipotek, azami meblağ (üst sınır ipoteği) ipoteğidir. Türk Medeni Kanununun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ (üst sınır) ipoteğinde alacağın ulaşacağı miktar önceden belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda gösterilen limitle sınırlanabilir....
TMK’nun 883.maddesine göre alacak sona erince, ipotekli taşınmaz maliki alacaklıdan ipoteğin terkin edilmesini isteyebilir. Hatta, borçlu (malik), İİK’nun 153.maddesine göre kendi hakkında takip yaparak rehin konusu borcu itfa etmek suretiyle rehnin tapuya yazılacak bir fek müzekkeresiyle terkinini sağlama imkan ve yetkisine sahiptir. Diğer taraftan, taşınmaz rehninin terkinini gerektiren bir neden de borçlunun (malikin) ipotek konusu borcu ödemek suretiyle ipoteği terkin ettirmesidir. İpoteğin terkin sebebi ne olursa olsun yasalarda ipoteğin on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra kaldırılacağına ilişkin özel bir hüküm yoktur....
Tekstil) 'n davalı bankadan kredi borçlarına mahsuben davacı müvekkil 750.000,00 TL ödeme yaparak taşınmaz üzerindeki ipoteği terkin edileceği ve yeni ipotek sahibinin de Türkiye İş Bankası olacağının taahhüt edildiğini, ancak olayların bu yönde gelişmediğini, davacı müvekkilin 750.000 TL ödemeyi gerçekleştirerek üzerine düşen yükümlülüğü gereği gibi ifa etmesine karşın, davalı bankanın ipoteği terkin etmediğini, borcun tamamına yönelik olarak müvekkilden ödeme istendiğini, bunun üzerine davacı müvekkiline vekaleten Bursa 10.Noterliği aracılığı 28/06/2017 tarihli ihtarname ile akit doğrultusunda taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkin edilmesinin gerektiğinin ihtar edildiğini, işbu ihtara davalı tarafça karşılık verilmediği gibi ipoteğin de terkin edilmediğini, son çare olarak Müvekkilinin Bursa 6....
Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Somut olayda; incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, 41.000,00 TL için tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. 04.01.1964 tarihli ipotek akit tablosunda “ipoteğin akit tarihinden itibaren birinci derecede bir yıl müddetli olduğu, borcun vadesinde ödenmemesi halinde kanuni faizle icra masraflarının borçluya ait olacağı” yazılıdır. Buna göre alacaklı, 04.01.1965 gününden sonra sözleşme faizini de talep edebilir. Gerçekten, Türk Medeni Kanununun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır....