Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davacı (kadın)'ın dava dilekçesinde talep ettiği yoksulluk ve iştirak nafakalarına yönelik gelecek yıllara ilişkin artış talebi ile ilgili olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.20.02.2015(Cuma)...
Bu itibarla kadının asıl davanın kabulüne yönelik istinaf talebi kapsamında talebi, tedbir nafakasını da içerdiğinden kadının tedbir nafakasına yönelik istinafının reddine karar vermek gerekmiştir. Velayeti anneye verilen ortak çocukların ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, çocukların yaşlarına ve ihtiyaçlarına nazaran taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek 500'er TL iştirak nafakasının makul olduğu anlaşıldığından kadının asıl davanın kabulüne yönelik istinaf talebi kapsamında talebi iştirak nafakasını da içerdiği değerlendirilerek anılan miktarlar iştirak nafakası olarak belirlenmiştir. Yapılan yargılama sonunda ağır kusurlu olan kadın açısından yoksulluk nafakası koşullarının kusur unsuru itibariyle oluşmadığı, kadına yoksulluk nafakası takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinafının reddine karar vermek gerekmiştir....
verilmemesi durumunda iştirak nafakasının indirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesien karar verilmesini dava ve talep etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 19/09/2017 NUMARASI : 2017/136 ESAS, 2017/655 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKASININ ARTIRIMI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı (kadın) dava dilekçesinde özetle; davalı ile Edirne Aile Mahkemesi'nin 2013/357 Esas 2014/785 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, kendisi için 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen süre ihtiyaçlarının artmış olması göz önüne alındığında yetersiz olduğunu, yoksulluk çektiğini belirterek nafakanın 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine ve her yıl enflasyon oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacının maddi tazminata yönelik ayrı bir dava açabilme olanağına sahip olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 28.2.2001 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi....
İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır" hükmünü içermektedir. Belirtilen kanun maddesinden açıkça anlaşılabileceği gibi, davalı yoksulluk nafakası ve manevi tazminat konusunda iddiasını (talep sonucunu) süresinden sonra genişletmiş olup; davacının bu konuda açık muvafakati olmadığı gibi bu konuda usulünce yapılmış bir "ıslah" işlemi de mevcut değildir. O halde davalının yoksulluk nafakası ve manevi tazminat talebi hakkında usulüne uygun olarak yapılmış bir talep bulunmadığından, "karar verilmesine yer olmadığı kararı" verilecek yerde, yoksulluk nafakasına yönelik isteğinin reddedilmesi ve manevi tazminata yönelik isteğinin kabul edilip, davalı yararına manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile davacı kadın yararına hükmedilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 250,00 TL'ye, müşterek çocuklar yararına hükmedilen aylık 100,00'er TL iştirak nafakasının ayrı ayrı aylık 175,00'er TL'ye arttırılmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; iştirak ve yoksulluk nafakalarının arttırılması istemine ilişkindir. Davacı kadın vekilinin; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar Yunus Emre ve Ayşegül Reyhan için hükmedilen iştirak nafakalarının miktarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....
Somut olayda tarafların boşanma tarihindeki gelir durumları ve iş bu dava tarihinde ki gelirleri arasında olağanüstü bir değişiklik bulunmadığı , her ne kadar davacının yeniden evlenmiş olduğu ve nafaka ödemelerini yerine getirirken zorlandığı iddia edilmiş olsa da davacının nalbur dükkanında işçi olarak çalıştığı, annesine ait evde ikamet ettiği, eşinin ev hanımı olduğu, ikamet ettiği evden başka üzerine kayıtlı aracının bulunduğu , davalının ise; ev hanımı olduğu, kira ödediği, babasından kalma yoksulluk maaşı aldığı, annesiyle beraber kaldığı, eski eşinden nafaka aldığı sabit olmakla; davalının halen yoksulluk durumunun değişmediği, kadının babası üzerinden aldığı yoksulluk aylığının yoksulluğunu ortadan kaldırmadığı görüldüğünden yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren koşulların oluşmadığı kanaatine varılmış olup nafakanın kaldırılması talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir....
Somut olayda tarafların boşanma tarihindeki gelir durumları ve iş bu dava tarihinde ki gelirleri arasında olağanüstü bir değişiklik bulunmadığı , her ne kadar davacının yeniden evlenmiş olduğu ve nafaka ödemelerini yerine getirirken zorlandığı iddia edilmiş olsa da davacının nalbur dükkanında işçi olarak çalıştığı, annesine ait evde ikamet ettiği, eşinin ev hanımı olduğu, ikamet ettiği evden başka üzerine kayıtlı aracının bulunduğu , davalının ise; ev hanımı olduğu, kira ödediği, babasından kalma yoksulluk maaşı aldığı, annesiyle beraber kaldığı, eski eşinden nafaka aldığı sabit olmakla; davalının halen yoksulluk durumunun değişmediği, kadının babası üzerinden aldığı yoksulluk aylığının yoksulluğunu ortadan kaldırmadığı görüldüğünden yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren koşulların oluşmadığı kanaatine varılmış olup nafakanın kaldırılması talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir....
Maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk İkra'nın velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 200,00 TL tedbir ve 350,00 TL iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı kadın yararına 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın vekili; kusur tespitine, tedbir ve iştirak nafakaları ile kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarına, kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ilerine, kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur....