WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan yoksulluk, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti de aynı kurala tâbi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla, boşanma hükmü kesinleşmiş ise, eklentilerin (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için, eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan ... 9....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri yönünden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken gerekçeli kararda hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin tek geçim kaynağının davacı tarafından kendisine ödenen nafaka olduğunu, müşterek çocuklarının bakımını müvekkilinin üstlendiğini, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, ve müvekkilinin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını imkansız hale getirdiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakalarının ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir....

    distribütörlüğünü de yapması nazara alınarak, müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 1.500 TL'lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 5.000 TL'ye yükseltilmesini ve sonraki yıllar için TEFE oranında artış yapılmasını talep ve dava etmiştir....

      karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür....

      Davacının, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına ilişkin talebi olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince hükmedilen nafakaların gelecek yıllarda ne miktarda artırılacağına ilişkin karar verilmemiş olması hatalı görülerek, davacının bu yöne temas eden istinaf talebinin HMK'nın 353/1/-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince taktir edilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

      Davacı 16/02/2022 tarihli dilekçesi ile yoksulluk nafakası talebinden feragat ettiğini belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan dava, TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve ferileri istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurun ve boşanma hükmünün istinaf edilmemekle kesinleştiği, kararın gerekçe kısmında yoksulluk nafakasına hükmedilmesine rağmen terminoloji hatası yapılarak tedbir nafakası ibaresinin kullanıldığı anlaşılmakla eleştirilmekle yetinilmiştir. Davacı kadının İlk Derece Mahkemesince hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin talebinden feragat etmesi sebebi ile talebinin reddi ile davalının bu yöndeki konusuz kalan istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....

      Sonuç olarak; Davalı erkeğin kusur tespiti, tedbir, iştirak nafakalarına ile tazminatlar ve velayete yönelik istinaf başvuru talebi ile davacı kadının tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları miktarına yönelik istinaf başvuru taleplerinin ilk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, davalı erkeğin, yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvuru talebi ile davacı kadının maddi ve manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvuru taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b-2 bendi uyarınca ayrı ayrı kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı erkeğin, kusur, tazminatlar, yoksulluk nafakası dışındaki tüm istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE, -Davacı kadının çocuk için tespit edilen tedbir ve iştirak nafakası dışındaki tüm istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı erkeğin kusura, tazminatlara ve yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin KABULÜ ile; -Kocaeli 2....

      Bu çerçevede ilk derece mahkemesince yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; Davanın kabulü ile TMK'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarında, her hangi bir isabetsizlik yoktur. Buna mukabil davalı kadına dava dilekçesi 14.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği halde davalı kadın vekilinin süresinden sonra sunduğu 05.04.2019 tarihli dilekçesinde yoksulluk nafakası talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalı kadının süresinden sonra talep ettiği yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamıştır....

      Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının çok düşük olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş olup; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı kadın ve müşterek çocuklar yararına hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin nafaka miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan yoksulluk ve iştirak nafakalarına ilişkin 5. ve 6. maddelerinin tedbir nafakası kısmından sonraki bölümlerinin tümden kaldırılmasına, buna göre yeniden hüküm kurularak davacı kadın ve çocuklar lehine hakkaniyete uygun oranda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle...

      UYAP Entegrasyonu