Bu itibarla; Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; davalı kadının, yasal süreden sonra ön inceleme duruşmasında yapmış olduğu yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine varılmıştır....
Bu açıklama ışığında davacı tarafın yoksulluk nafakasının aylık 450 TL'ye (450 TL - 370,29 TL x 12 ay =956,52 TL), iştirak nafakasının aylık 650 TL'ye (650 TL - 288,81 TL x 12 ay =4.334,28 TL) çıkarılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, dava tarihi itibariyle artırılması talep edilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yıllık toplamının karar tarihi itibariyle HMK'nun 341/2. maddesinde belirtilen parasal sınırın altında ve kesin nitelikte olduğu, bu durumda, davacının verilen kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, HMK'nun 341/2.maddesi gereğince davacının istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Gebze 2....
Boşanma davasının reddi gerektiğine ilişkin bir temyiz talebi ve itirazı, bunun kabul edilmemesi halinde, boşanmaya bağlı onun yan sonuçlarına ilişkin temyizi de örtülü olarak kapsar. Bu bakımdan sayın çoğunluğun, boşanmanın esasına ilişkin bir temyizin varlığına karşın, yoksulluk nafakasının temyizin şümulü dışında olduğunu kabul eden görüşüne katılamıyorum. Davacı-karşı davalı (kadın)'ın yoksulluk nafakası talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekir. Bu bakımdan sayın çoğunluğa iştirak etmiyorum....
İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşması akabinde aynı gün tahkikat ve sonrasında sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilmiştir. Dosya kapsamında çocuğun tedavi evrakları ve tarafların ekonomik sosyal durum araştırmalarına ilişkin kolluk araştırması dışındaki deliller toplanmamış, davacı tanıkları da dinlenmemiştir. Tarafların vazgeçmedikleri, delilleri toplanmadan karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına aykırıdır. Bu hali ile davacı kadının istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile HMK 353/1- a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, usul hükümlerine uygun olarak davacı tarafın dayandığı deliller toplanıp, tanıkları dinlendikten sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek talebi de gözetilmek suretiyle karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Boşanma davası içinde "iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi" yasağına tabi ve diğer tarafın muvafakatine bağlı olmaksızın, davanın yerel mahkemedeki tahkikatı sona erinceye kadar istenmesi mümkündür. Bu bakımdan sayın çoğunluğun davalının yoksulluk nafakası talebini "savunmanın genişletilmesi" kapsamında gören ve buna ilişkin yasak başladıktan sonra ileri sürüldüğü için dikkate alınamayacağını kabul eden görüşüne iştirak etmiyorum. Yoksulluk nafakasının esası incelenmelidir....
olarak devamına, 15.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, Davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine" karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 11/11/2019 tarihinde evlendiğini, evlendiği tarih ile eldeki dava tarihi arasında kendisine yoksulluk nafakası takdiri gerektiğini, iştirak nafakaları davalarının haklı olduğunu belirterek, reddedilen davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: Davacı karşı davalı kadın boşandıklarını, kendisi için yoksulluk, boşanma kararı ile velayeti kendisine verilen müşterek çocuk Hilal için iştirak nafakası talep etmiştir. Davalı karşı davacı ise, boşanma kararı ile velayeti kendisine verilen müşterek çocuk Bahar için iştirak, kendisi için yoksulluk nafakası talep etmiştir....
Her ne kadar davalı/birleşen davalı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı birleşen davada davacı kadın lehine yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, davacı kadının düzenli bir işi ve gelirini bulunmadığı, davalı erkeğin ise, asgari ücretli olarak çalıştığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kocanın tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına ve velayeti anneye verilen müşterek çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yerinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin yoksulluk ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği...
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak açılan boşanma istemine ilişkindir. Davacı-birleşen dosya davalı kocanın tarafın istinaf talebi incelemesinde; A-YOKSULLUK NAFAKASI; birleşen dosya davacı kadının dava dilekçesinde ve ana dosya cevap dilekçesinde kadın yararına yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı halde, kadın yararına 500,00.-TL tedbir nafakasına hükmedilmesi yönündeki talep aşılmak suretiyle İDM tarafından kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....