Somut olayda; mahkemece, taraf delillerinin toplandığı, delillerin değerlendirilmesinde hata yapılmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, önceki yoksulluk nafakası kararı üzerinden geçen süre ve TMK. m.4'te yer alan hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, mahkemece davacı yararına taktir edilen yoksulluk nafakası arttırımının düşük olmadığı, davacı kadın yararına arttırılan yoksulluk nafakası miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu, anlaşıldığından, davacı tarafın bu hususa yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. 3- Davacı Tarafın Müşterek Çocuklar Yönünden Hükmedilen Nafaka Miktarının Az Olduğu Yönündeki İstinaf Talebi İncelemesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi ile reddedilen yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı erkeğin davacıdan daha fazla kusurlu olduğu ispatlanamadığından kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; toplanan delillerden, davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Kadının fiziksel şiddet üzerine ortak konuttan ayrılması kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....
Hal böyle iken, mahkemece davalı erkeğin daha fazla kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın yararına maddi ve manevi (TMK m.174/1-2) tazminata hükmolunması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, davalı erkeğin temyiz dilekçesinin "boşanma hükmü ile tedbir ve yoksulluk nafakaları" yönünden ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.04.2018(Salı)...
Türk Medeni Kanununun 176/1. maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına irat (aylık gelir) olarak karar verilebileceği gibi, toptan (bir kerede) ödenmek üzere de karar verilebilir. Mahkemece, davalı kadın yararına irat biçiminde aylık 500 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Yasa gereği bu nafaka bir süreyle sınırlı değildir. Kısa süreli evliliklerde, hakimin toptan yoksulluk nafakası seçeneğini de takdir etmesi gerekir. Davacı kocanın aylık 1800 TL civarında geliri vardır. Bu nedenle takdir edilen aylık yoksulluk nafakası miktarı da fazla olmuştur. Hükmün daha az ve uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve toptan yoksulluk nafakası seçeneğinin de değerlendirilmesi yönünden bozulması gerektiğini düşünüyorum. 1-GKY/HA/HA...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Bölge adliye mahkemesince yoksulluk nafakası konusunda gerekçeli kararın gerekçe bölümünde "Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre hükmedilen aylık 250 TL yoksulluk nafakasının fazla veya az olduğundan söz edilemez....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı koca; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasının kaldırılması, menfi tespit ve haksız ödenen nafakanın istirdati istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davalı kadının adli yardım talebine hasren yapılan incelemede; Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı kadının yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalının adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. İşin esasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine gelince; 6100 sayılı Kanun'un 294. maddesinin birinci fıkrasında mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği ifade edilmiştir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlara nihai kararlar denilmektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili T3 aleyhine açılan davayı kabul etmemekte olduklarını, davacı tarafın dava ve taleplerinin kesinlikle haksız, yersiz, mesnedsiz ve hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, dava dilekçesinde yazılı olan hususların tamamının gerçek dışı olduğunu, yasada aranan şartların gerçekleşmeden nafakanın tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemenin, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini içermekte olduğunu, davacı tarafça ödenen nafaka miktarının mevcut ekonomik koşullar, müvekkilinin ve davalının sosyal ve ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde kesinlikle fazla olmamakla birlikte tam tersine yetersiz ve düşük kalmakta olduğunu, müvekkilinin çok fazla sağlık sorunu yaşamakta olduğunu, müvekkilinin kronik rahatsızlıklarının bulunduğunu, kendisinin şeker hastası olduğunu, astımının da olduğunu, ileri derecede romatizması ve bel fıtığının da bulunduğunu, müvekkilinin, bu rahatsızlıkları nedeniyle çalışamamakta olduğunu...
Hakim istem halinde irad biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. 4721 sayılı TMK'nun 328 m.sine göre, ana ve babanın bakım gücü çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. 4721 sayılı TMK'nun 329 ve 330. m.lerine göre de, küçüğe fiilen bakan ana ve baba diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur....
Davada; 2003 yılında hükmedilen aylık 50 TL olarak ödenen yoksulluk nafakasının 1000 TL'ye, aylık 50 TL ödenenin iştirak nafakasının 100 TL'ye çıkartılması talep edilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile aylık 50 TL olan yoksulluk nafakasının 100 TL'ye aylık 50 TL olan iştirak nafakasının 100 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. TMK.nun 182/... maddesi gereğince; "Çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak ile mükelleftir" hükmü getirilmiştir. İştirak nafakasının miktarı takdir edilirken tarafların mali ve sosyal durumları ile çocuğun giderlerinin dikkate alınması gerekir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, iştirak nafakasının niteliğine, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücüne göre, mahkemece saptanan nafaka miktarı az olup, TMK.nun ....maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesine uygun değildir....