"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davalı erkeğin, davacı kadına yargılama sırasında 80.000 TL tazminat ödediği bu nedenle de davacı kadının yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasından davacı kadının ev hanımı olduğu, düzenli ve sürekli bir gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı erkek tarafından ödenen tazminat, davacı kadını yoksulluğa düşmekten kurtarmaz. Bu nedenle, Türk Medeni Kanununun 175. maddesi şartları davacı kadın yararına gerçekleştiği halde, yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmamıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının mal varlığını hileli olarak devrettiğini, davacının müteahhitlik yapmaya devam ettiğini ve ekonomik durumunda değişim olmadığını, yoksulluk nafakasının anlaşmalı boşanma davası ile belirlendiğini, müşterek çocukta göz rahatsızlığı olduğunu ve iştirak nafakasının yakın zamanda belirlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı için ödenen yoksulluk nafakasının aylık 400,00 TL'ye ve müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının aylık 500,00 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda; tarafların... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/150 Esas ve 2011/492 Karar sayılı ilamı ile 18.07.2011 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı kadın lehine aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kararın 21.07.2011 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki velayet ilişkin davada .......
e aylık 125.00 TL yoksulluk nafakası ödediği anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır. Mahkemece Medeni Kanunu'nun 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile, davalının 03/11/2013 tarihinde yeniden evlendiği gerekçesiyle 4721 sayılı TMK'nun 176/3 maddesi gereğince yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, davalının yeniden evlendiği 03/11/2013 tarihi ile dava tarihi arasında davacının hesabından kesilen toplam 1145 Euro nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir....
Sınıfta okumakta olduğunu ifade ederek, Gülay için hükmedilen yoksulluk nafakasının 500,00 TL'ye çıkarılmasını, Ayşegül için ise 600,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini ve nafakalarda her yıl Şubat ayında Üfe oranında artırım yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini talep etmiştir. Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, davacı Ayşegül için aylık 100,00 TL olarak ödenen nafakanın 150,00 TL daha artırılarak dava tarihinden itibaren mükerrer ödemeye yer vermemek üzere toplam 250,00 TL'ye çıkarılmasına, davacı Gülay için aylık 75,00 TL olarak ödenen yoksulluk nafakasının 75,00 TL daha artırılarak aylık 150,00 TL 'ye çıkarılmasına, nafakaların talep gibi her yıl Şubat ayında Üfe oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
SAVUNMA: Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davada iki ayrı dava ve talebinin bulunduğunu, müvekkilinin Malatya İcra Müdürlüğünün 2016/16391 esas sayılı takip dosyası ile davacıdan kesilen yoksulluk nafakasından ve icra takibinden feragat ettiğini, davacının kesilmiş nafakaların iadesine ilişkin dava ve talep hakkının bulunmadığını belirterek, davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; davacının ödenen nafakalara ilişkin talebinin kabulüne, nafakanın kaldırılmasına ilişkin talebinin ise davalının yoksulluk nafakasından feragat etmesi nedeniyle konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Mahkemece, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve Nisan 2012 tarihinden sonra ödenen toplam 5.500 TLyoksulluk nafakası bedelinin istirdadına ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve istirdat talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Asıl davada; hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması, birleşen davada ödenen yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması talep ve dava edilmiştir. Mahkemece; asıl dava ve birleşen dava yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanunu'nun 327/....maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/.... maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir....
Davacı vekili; tarafların boşandığını, müşterek çocuk için ödenen 75,00TL iştirak nafakası ile müvekkili için ödenen 75,00 TL yoksulluk nafakasının günün ekonomik koşullarına uygun olmadığını, küçüğün büyüdüğünü ve ihtiyaçlarının arttığını yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının 300,00TL, iştirak nafakasının 350,00TL’ye arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; hasta annesi ve yetim yeğeni ile birlikte yaşadığını, bu tarihten sonra Hatay Kapalı Cezaevine atandığını, annesine ev kiraladığını ve her türlü maddi ihtiyacını kendisi karşıladığını, oturduğu evin kiralık olduğunu, maaşından icra kesintilerinin yapıldığını, giderlerini karşılamak için inşaatta çalıştığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 75,00’er TL yoksulluk ve iştirak nafakasının 125,00 er TL arttırılarak aylık 200,00'er TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Öyle ise, mahkemece; bu hususlar dikkate alınarak, davalı babanın ekonomik sosyal durumu ayrıntılı olarak araştırılıp, müşterek çocuğun ihtiyaçlarında meydana gelen artış, tarafların ekonomik sosyal durumları, halen ödenen nafaka miktarı nazara alınarak, TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; nafakanın, uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....