Tarafların sosyal ekonomk durum araştırmasında davalı erkeğin yurt dışından emekli olduğu aylık 650 Euro geliri olduğu, kendisine ait evi olduğu, davacı kadının da çalışmadığı ve aylık 250,00 TL kira gideri olduğu anlaşılmıştır. Toplanan delillerden davacı kadın lehine boşanma davası ile aylık 200,00 TL tedbir nafakasına karar verildiği, boşanma dava tarihinin 2016 yılı olduğu, işbu davada ise ilk derece mahkemesince kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının fazla olmadığı anlaşıldığından davalı erkeğin istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 54,30 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....
Davalı kadının UYAP sisteminden taşınmaz kayıtları çıkartıldığında, Samsun/Vezirköprü ilçesinde birden fazla tarla ve bahçelerinin olduğu, ancak düşük hisselere sahip olduğu, yine adına kayıtlı Gebze'de meskeni olduğu, bu evde de oturduğu erkeğin bu taşınmazlardan kadının gelirleri olduğu hususunu ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Gebze 1. Aile Mahkemesi'nin 2014/190 E. - 2014/1034 K. Sayılı ilamı ile, kadın lehine hükmedilen 380 TL yoksulluk nafakasının ÜFE oranları ile arttırımı sonucu dava açıldığı tarihte 523 TL'ye yükseldiği, dava tarihi itibari ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Bu sebeple davacı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Yargıtay'ın yerleşik kararlarında da; “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir. (H.G.K 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı kararı). Ancak kaldırma talebi azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. (... : Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294)....
Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında; yoksulluk kavramının ekonomik ve sosyal koşullarla doğrudan ilgili olduğu, bu nedenle ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları altında belirlenmesi gerektiği üzerinde durularak; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerektiği belirtilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir....
un ise reşit olmayıp anılan mahkeme ilamı ile velayetinin anneye verildiğini, müşterek çocuk için her ay 200,00 TL iştirak nafakasına, davacı için ise her ay 600,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacı müvekkilinin bir mesleğinin olmadığını, müşterek çocuk ... için ödenen iştirak nafakasının arttırılarak her ay 300,00 TL, davacı müvekkili için ödenmesi gereken yoksulluk nafakasının arttırılarak her ay için 1200,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı tarafından, davacının ekonomik durumunun daha iyi olduğu ve müşterek çocuk Melih'in, boşanma kararından sonra kendisinin yanında kaldığı ileri sürülerek her iki davacı yönünden de nafakanın artırımı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur....
Davalının iştirak ve yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda artırım oranına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; TÜİK tarafından yayımlanan ÜFE oranlarının, TÜFE oranına göre oldukça yüksek olduğu, davalının maaş gelirinin artırımında TÜFE oranlarının dikkate alındığı gözetildiğinde, iştirak ve yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesinin hakkaniyet ilkesine uygun olacağı anlaşılmakla, davalının açıklanan yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile iştirak ve yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir....
TÜİK TARAFINDAN BELİRLENEN ÜFE ORANINDA İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIRILMASITÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 182TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 328TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 330 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesi ile; müşterek çocuk Hasan için 2013 yılında hükmedilen 150 TL iştirak nafakasının 500 TL'ye yükseltilmesine ve belirlenecek olan nafaka miktarına her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
, hakkında nafakayı ödememekten bahisle ceza davası açıldığını, müvekkilinin cezai müeyyidelerin uygulanmaması amacıyla davalının yoksulluk nafakasını ödemek için kredi kullandığını, kredi ödemelerinin de halen devam ettiğini, davalının çalışma hayatına katılmaktan özellikle imtina ettiğini, müvekkilinin maddi imkansızlıklar sebebiyle yeni bir aile hayatı kurmaya dahi çekindiğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalıya ödenen yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına, nafakanın kaldırılması talebinin kabul edilmemesi halinde müvekkili tarafından davalıya ödenen yoksulluk nafakasının 500TL'ye indirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....