Ancak, davanın evlilik birliği devam ederken ayrı yaşamaya dayalı tedbir nafakası niteliğinde olduğu, taraflar arasında gerçekleşmiş kesinleşmiş boşanma davası bulunmadığı, yoksulluk ve iştirak nafakalarının boşanmanın kesinleşmesinden sonra hüküm ifade etmesi nedeniyle sadece tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken “karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına” karar verilmesi doğru değilse de; bu konunun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 1-a maddesindeki "karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına" ve 1-b maddesindeki “ karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına” ifadelerinin hükümden çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı kadın 30.03.2016 tarihli esas hakkında beyan dilekçesi ile yoksulluk ve iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. Davalının bu taleplere açık rızası bulunmadığı gibi, bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah (HMK m. 176) işlemi de mevcut olmadığından, mahkemece hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilebilecek nitelikte, bir yoksulluk ve iştirak nafakası talebi mevcut değildir. Talepten fazlasına hükmedilemez (HMK m. 26). Bu durumda; davacı kadının yoksulluk ve iştirak nafakalarına yönelik talebi hakkında “usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı kadın dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 13/11/2014 NUMARASI : 2013/396-2014/806 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, müşterek çocuk lehine iştirak nafakası hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı kadın dava dilekçesi ile Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde belirtilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinde bulunmuş, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerini de bildirmiştir....
Y.. lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakası,müşterek çocuk S. C. lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk ve iştirak nafakasının ayrı ayrı 300,00 TL'ye çıkartılmasını ve nafakalara her yıl TEFE -TÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı E.. Y.. için 150,00 TL olan yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL' ye, müşterek çocuk S.. K.. için aylık 100,00 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 140,00 TL' ye çıkartılmasına ve nafakaların her yıl başından itibaren TEFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasınının artırılması istemine ilişkindir....
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmolunan tazminatlar ile müşterek çocuklar lehine hükmolunan iştirak nafakasının miktarının az olduğunu, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün bu yönlerden kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Karar boşanma, velayet ve şahsi ilişki yönünden 08/02/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Dava, şiddetli geçimsizlik hukuksal nedenine dayalı boşanma ve feri'leri istemine ilişkindir....
Tarafların asgari ücret düzeyinde gelirlerinin bulunduğu ayrıca anne yanında bulunan iki ortak çocuk için hükmedilen 250'şer TL iştirak nafakasının da az olduğuna dair bozma yapılmış bulunmasıda gözönünde bulundurulduğunda gelirleri arasında fazla bir fark bulunmayan taraflardan davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin yasaya ve hakkaniyete uygun olduğundan 3 nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiş ve hükmün bu yönden onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davacı lehine takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar lehine takdir edilen iştirak nafakası miktarları azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, davacının bu iştirak ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının iştirak ve yoksulluk nafakasına ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, müşterek çocuklar için aylık 250,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacı dava dilekçesi ile; 220'şer TL iştirak ve yoksulluk nafakası aldıklarını, ortak çocuk...ve kendisinin masraflarının arttığını belirterek iştirak ve yoksulluk nafakalarının 700'şer TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının evlendiğini, 2 çocuğunun daha olduğunu, kredi borcu bulunduğunu, davacının zenginleşmeyi amaçladığını belirterek davanınn reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece iştirak ve yoksulluk nafakalarının 500'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş; hüküm taraflar tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir....
Mahkemece, yoksulluk nafakasının 500 TL'ye, iştirak nafakasının 400 TL'ye artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-İştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2- Yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir....
Maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 200,00 TL tedbir ve aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarına, kişisel ilişki düzenlemesine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı erkek vekili; kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ilerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir....