Ayrı ayrı olarak; A veya B veya C bentlerinde yer alan sebeplerle bile yoksulluk nafakası verilemeyeceği gibi A+B+C= toplamında ise hiçbir şekilde davacı kadına yoksulluk nafakası verilemez düşüncesindeyim. Açıkladığımız gerekçelerle yoksulluk nafakasının reddedilmesi konusunda yerel mahkeme hakimi ile aramızda görüş birliği olduğu için değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılmıyorum. Ömer Uğur GENÇCAN Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Üyesi...
Davalı-davacı tarafından yoksulluk nafakasının tahsiline yönelik Manisa 1.İcra Dairesinin 2021/6113 E.sayılı icra dosyasındaki 28/09/2021 tarihli takip talebinde yoksulluk nafakasının ilamdaki enflasyon oranında yapılması gereken artış gözetilerek, 2020- 2021 yılı için aylık 285,00 TL olarak talep edildiği, buna göre eldeki dava tarihi itibari ile yoksulluk nafakasının aylık 285,00 TL olduğu, mahkemece de bu miktar üzerinden yoksulluk nafakasının kaldırıldığının kabulü gerekir. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 8.000,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, kaldırılan yoksulluk nafakası ister aylık 250,00 TL , isterse davalı-davacının icra dosyasında talep ettiği aylık 285,00 TL olarak kabul edildiği takdirde her iki yoksulluk nafakası miktarının yıllık toplamı 8.000,00 TL'yi geçmemektedir....
"İçtihat Metni"########## MAHKEMESİ :##########Aile Mahkemesi ########## ########## ########## ########## Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;.....Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.12.2012 gün ve 2012/934 E, 2012/1454 K sayılı kararın incelenmesi .....tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ..... Dairesinin 09.05.2013 gün ve 2013/6654 E., 2013/ 7771 K sayılı ilamı ile; (... Davada yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş olup, mahkemece davalının sigortalı olarak çalışması nedeniyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairemizin 18.01.2012 tarih ve 2011/18831-2012/1027 sayılı kararı ile; “HGK.nun istikrar kazanmış kararlarında açıklandığı üzere asgari ücretle sigortalı olarak çalışmak, yoksulluk durumunu ortadan kaldıran değil, nafaka miktarını etkileyen bir olgudur....
Bu karar, taraf vekillerinin temyiz talebi ile Dairece yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesi ile bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulmak sureti ile kadın yararına aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacı kadının dilekçeler aşamasında aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, bozma sonrasında tahkikat işlemi olmaksızın ıslah talebinde bulunulamayacağı gibi talebin bozma sonrası artırılmasının iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve talepten fazlasına hükmedilemeyeceği dikkate alınmaksızın (6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası) Mahkemece aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hatalı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası miktarı yönünden BOZULMASINA, 2....
Tarafların ekonomik sosyal durumları, evlilikte geçen süre, tarafların yaşları ve kadının toptan yoksulluk nafakası talebi olmadığı dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına irad şeklinde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-davacı kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, bozma sebebine göre tarafların yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden ...'...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, 2001 yılında 15,00 TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının 150,00 TL olarak belirlenmesi istenilmiş, birleşen dava dilekçesinde ise yoksulluk nafakasının kaldırılması talep ve dava edilmiştir.Mahkemece, asıl davanın reddine; birleşen davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı (birleşen davalı) tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan delillerden davacıya miras yolu ile bir kısım taşınmazların paylı olarak intikal ettiği anlaşılmaktadır....
Kararın davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23.12.2019 tarihli ilamı ile davacı kadın yararına az da olsa yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru bulunmayıp bozulmuştur. Bölge adliye mahkemesince bozma ilamına uyularak, davacı kadın yararına aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Yeniden kurulan hüküm bozma ilamında belirtilen ilkelere ve bozmanın amacına uygun olmayıp, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası çoktur. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece davacı kadının gelirinin kendisini yoksulluktan kurtaracak mahiyette olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de toplanan delillere göre, erkeğin Sakarya Üniversitesinde temizlik görevlisi olarak çalıştığı, kadının da Digitürk Çağrı Merkezinde çalıştığı, tarafların gelirlerinin birbirine yakın düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, TMK'nın 175. madde koşullarının kadın lehine gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde, kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece davacı kadının gelirinin kendisini yoksulluktan kurtaracak mahiyette olmadığı boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de toplanan delillere göre, erkeğin Sakarya Üniversitesinde temizlik görevlisi olarak çalıştığı, kadının da Digitürk çağrı merkezinde çalıştığı, tarafların gelirlerinin birbirine yakın düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, TMK'nın 175. madde koşullarının kadın lehine gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde, kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir....