Türk Medeni Kanununun 175. maddesi uyarınca yoksulluk Nafakasına hükmedebilmek için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması yanında bu konuda açık talebinin de bulunması gerekmektedir. Dava dilekçesinde "başka türlü geçinmelerini sağlaması ve iş bulup çalışmasının olanaksız" olması şeklinde açıklamalar, yoksulluk nafakası isteği olarak değerlendirilemez. Açıkça tedbir nafakası talebinde bulunulup, yoksulluk nafakası isteği bulunmadığından, davacı-davalı kadına yoksulluk nafakası verilmesi yönündeki bozma doğru bulunmamıştır. Davalı-davacı erkeğin karar düzeltme isteğinin bu yönden kabulü ile Dairemizin 20.10.2014 gün, 2014/9832- 2014/20170 sayılı bozma, onama ilamının 3. bendindeki bozma kararının kaldırılarak, hükmün yoksulluk nafakası yönünden onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret karşılığı çalışmanın" yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olmadığı kabul edilmektedir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum somut olayda dikkate alınmalıdır. O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı; ancak ekonomik durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alınmalıdır. Açıklanan nedenle, yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken davanın tamamen kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalıya bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, davacının yoksulluk nafakası talebi ile menfi tespit talebinin reddine karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasında bulunan "Protokol" başlıklı anlaşma ile davacının 19 adet taşınmazını ve aracını davalı kadın adına tescilini ve aylık 500 TL yoksulluk nafakasının ödenmesini kabul ettiği ve dosyanın 04.04.2008 tarihinde kesinleştiği, bu davanın ise 04.06.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması sonucunda davalı kadının ev hanımı olduğu, davacının avukat olup, emekli maaşı aldığı açıklanmıştır. Boşanma dosyasında tarafların tespit edilen ekonomik durumları ile şimdiki ekonomik durumları arasında önemli değişiklik olmadığı saptanmıştır. Davada, TMK'nun 176.maddesi gereğince davalı kadına bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmektedir....
Mahkemece; "Dava TMK ’nun 331. maddesine göre daha önce hükmedilen iştirak nafakasının ve irat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasının TMK ’nun 176/4. maddesine göre durumun değişmesi nedeniyle kaldırılmaları talebine ilişkindir. Tarafların Mahkememizin 2009/306- 2010/204Esas-Karar sayılı kararı ile boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davalı kadına verildiği, anne için 200,00.-TL yoksulluk nafakasına ve müşterek çocuk için de 150,00.-TL iştirak nafakasına hükmedildiği, Mahkememizin 2015/387- 2015/464 Esas-Karar sayılı ilamı ile davalı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 330,00- TL.ye, müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının aylık 220,00- TL.ye yükseltildiği, Nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği o tarihten beri bu nafakaların ödendiği anlaşırmıştır....
kalktığı, davacının çocuğun reşit olduğundan bahisle dava açmakta hukukî menfaatinin bulunmadığı, bu nedenle dava şartının olmadığı" gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, aylık 2.850,00 TL olarak takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.350,00 TL azaltılmasına, bu şekilde aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir....
Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Nafaka talep edilen eşin kusursuz da olsa nafaka ödemekle yükümlü kılınması, yoksulluk nafakasının tazminat ya da cezadan farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl davada yoksulluk nafakasının kaldırılması, karşı davada yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı (k.davalı) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde, boşanma ilamı ile davalıya 300 TL yoksulluk nafakası hükmedildiğini, işlerinin kötüye gittiğini, miras yoluyla intikal eden taşınmaz geliriyle geçindiğini, davalının boşandıktan sonra yetim maaşı almaya başladığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu hususun ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığı anlaşıldığından, davalının yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 08.03.2017 tarih 2015/23396 esas 2017/2493 karar sayılı onama ilamının yoksulluk nafakasının onanmasına ilişkin bölümünün kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalının yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 08.03.2017 tarih 2015/23396 esas 2017/2493 karar sayılı onama ilamının yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, hükmün yoksulluk nafakası yönünden yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, davalının diğer yönlere ilişkin karar düzeltme isteklerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.11.2017...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/02/2014 NUMARASI : 2013/918-2014/140 Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, tarafların 2002 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte müvekkili lehine aylık 60,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, 2009 yılında yoksulluk nafakasının mahkeme kararı ile aylık 150,00 TL'ye çıkartıldığını, aradan geçen zaman içerisinde hükmedilen nafaka miktarının davacının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını ileri sürerek, aylık 150,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 500,00 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda, boşanma davası ve yoksulluk nafakasının artırımı davası sırasında davacının çalıştığı, davalının ise çalışmadığı, davalının yoksulluk nafakasının artırımı davası sonrasında 26.04.2014-04.08.2014 tarihleri arasında 1.200 TL ücret ile bir özel güvenlik şirketinde çalıştığı, dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı anlaşılmaktadır. Davalının dava öncesinde çalışmış olması yoksulluğunu ortadan kaldırmadığı, kaldı ki davalının dava tarihi itibariyle çalışmadığı anlaşılmaktadır. Davacının yoksulluk nafakasının indirilmesi talebinin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasının indirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....